Tam 9 yıl olmuş, 9 yıldır Notre Dames de Sion Lisesi Edebiyat Ödülleri’nin jüri üyesi olarak bir yıl Fransız, bir yıl Türk edebiyatından eser seçmişiz. Geçtiğimiz hafta Fransız Sarayı’nda İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter’in ev sahipliğinde ödüller iki genç kadına verildi: Bahar Aslan, Moskova Defteri ve Melisa Kesmez, Bazen Bahar (mansiyon) adlı eserleriyle.
9 yıl içinde NDS mezunu, akademisyen, gazeteci, yazar 9 kadından oluşan bir jürinin seçtiği kitaplar, öyle değerli bir seçki oluşturmuş ki. Hepsi birbirinden değerli. Üstelik İlk seçtiğimiz yazarlardan Gürsel Korat, bu yıl da Orhan Kemal Ödülü’nü aldı. Önceki yılın ödüllü yazarı Şebnem İşigüzel bu yıl Duygu Asena ödülünü. Okumak için kitap ararken NDS ödüllü olanları tercih edebilirsiniz, garanti veriyorum!
Bu yıl Fransız Kültür Müsteşarı’na önerdim: Biz nasıl Türkçe basılmış bir Fransız yazar seçiyorsak, seçtiğimiz Türk yazara da ödül yerine Fransızcada yayınlanma olanağı verilse, bu tam bir kültürler arası diyalog olsa daha iyi olmaz mı? Moskova Defteri, Rusya’da çalışmaya gidenlerin ağzından yalnızlık ve gurbet duyguları; Bazen Bahar ise anne kız duyarlılığı ve geçmişten esintileri yansıtıyor. Türk kahvesi tadında, lokumu da yanında!
Haydarpaşa Garı’nda kitap
Hatırlatmadan geçmeyeyim: Kadıköy Belediyesi’nin Haydarpaşa Garı’nda düzenlediği Kitap Günleri de başladı. 11 Haziran’a kadar 200’e yakın yayınevinin katıldığı etkinlikte pek çok yazar kitaplarını imzalayacak, film gösterileri ve atölyeler olacak. Haydarpaşa Garı’na ulaşım için vapur iskelelerine ring seferleri konuldu.
Sadece ölüleri makbul,şehit olunca!
Acısı öyle kolay geçecek gibi değil. KATO Operasyonu’nun beyin takımı, dağların hakimleri 13 pırıl pırıl askerimiz, ölüm tabutuna dönüşen bir helikopterin içinde şehit oldu. Aynı gün 3 şehit de çatışmada vermiştik. Oldu 16 şehit. Türkiye terörle savaşıyor.
Güneydoğu’da hergün şehit veriyoruz. Terörü yerinde bitirelim dediler, Suriye’de de çok ağır kayıplar verdik. Bunların önemini, bizden bir onlardan on diyerek azaltmanın imkanı yok. İnsandan bahsediyoruz, her biri ayrı değerli. Ya öncesi? Helikopterde şehit olan ekibin komutanı, darbe girişiminden sonra sanık olarak tutulmuş, sonra aklanmış ama bir süre yurt dışı çıkışı yok, adli kontrole tabii olmuş.
Güvenmediğin askere dağda operasyon komuta ettiriyorsun! Hepimizi gözyaşlarına boğan kadın jandarma yarbayımız Songül Yakut, FETÖ’cülerin kumpasıyla ordudan atılmış, hukuk mücadelesiyle geri dönmüş.
Askeri vesayeti kıralım, demokrasi gelsin dediler, Atatürkçü, Cumhuriyetçi subaylara öyle bir darbe vurdular ki, komuta kademesi FETÖ’cülere kaldı.
Hava dönmeseydi hepsi hapiste, casusluktan, komutanını öldürmeye teşebbüse, FB stadına bomba atmaya kadar saçma sapan suçlamalarla çürüyordu, hayatları karardı ama hiç olmazsa özgürler. Darbe girişiminde bu kez FETÖ’cü üstleri tarafından kullanılan, kandırılıp sokağa sürülen askerler tutuklu, aylardır içeride inim inim inliyor.
İçlerinde yıllarını Güneydoğu’da geçirmiş, çarpışmış olanlar var. Adalet yerini bulur, suçsuzlukları anlaşılır, salıverilir ve görevlerine dönerlerse yine gidecekleri yer, şehit olacakları dağlardır! Askerlik mesleği ille de şehit olunacak yer değil. Savaşmak zorundalar madem, helikopterin teçhizatı da tam olsun, engeli de görsün.
Zaten ne okulları kaldı, ne hastaneleri, ne mahkemeleri! Askerin karnı da doysun ama zehirlenmesin! Bedelli çıksın diye de çaktırmadan lobi yapmayın, ayıptır!
04 Haziran 2017, Pazar 05:00
Haberin Devamı