TBMM Darbe Araştırma Komisyonu Başkanı AKP’li Reşat Petek, rapor taslağını açıkladığı basın toplantısında şapkadan tavşan çıkarır gibi bir alıntı makbuzu çıkardı:
İzmir’de vaizlik yaparken Fetullah Gülen, CHP’ye 5 bin TL bağış yapmıştı! CHP’liler bu makbuzların koleksiyoncularda boş olarak dolaştığını, bunun rastgele doldurulup kumpas yapıldığını iddia ederken kimileri de 5 bin TL’nin o zaman için çok büyük para olduğundan bahisle İzmir’de vaiz olan Gülen’in maaşıyla bu bağışı yapamayacağını, dolayısıyla sahte olduğunu ispata çalışıyorlardı.
Oysa sorulacak olan tek soru var:
Biri bir yere bağış yaptığı zaman makbuz kimde olur?
Bağış yapanda!
Bağışı Gülen yaptıysa makbuz ondaydı. Kimden aldığını hatırlamıyor ama Reşat Petek bu makbuzu Gülen’den mi aldı? Zaten CHP’nin bütün arşivi 12 Eylül’de yakılmış olduğu için bu makbuz, partide de olamaz. İnsan kumpas yaparken biraz zeki olmalı değil mi?
Darbe yoksa MİT Başkanı niye kaçırılır?
FETÖ duruşmaları Anadolu’nun çeşitli illerinde sessiz sedasız görülürken Çatı Davası’nın başlaması projektörleri buraya çekti. Hele ilk gün sanıkların tarihi filmleri hatırlatır bir mizansenle getirilmesi unutulmayacak ve uluslararası çevrelerde bu davaları sorgulatacak cinsten!
Nasıl olduysa TBMM Araştırma Komisyonu, çok tartışma yaratan rapor taslağını da yayınladı ve aynı gün, ne tesadüf, GenelKurmay Başkanı Akar da aylardır beklenen açıklamasını yaptı. Tabii bu süreç içinde önce YeniŞafak Gazetesi’nde yayınlanan, sonra gazetelerin köşe yazılarına konu olan binbaşı O.K.’nın ifadesini de hesaba katmak gerek.
Medyada ve siyasi çevrelerde heyecanla tartışılan bu üç gelişmenin iktidar yanlısı köşe yazarlarının bile ağır eleştirilerine hedef olduğunu görmek ilginç. Darbe girişimini öğleden sonra MİT’e giderek ihbar eden O.K.’nın ifadesi niçin TBMM raporunda yok?
O.K.’nın başına ne geldiği de güvenlik gerekçesiyle olsa gerek, aylarca bilinmedi. Şimdi çocuklarının isimlerine kadar ortada! İfadesinde de var ama MİT’te DARBE dedi mi, demedi mi hâlâ net değil. Genelkurmay Başkanı dememiş diyor. Koskoca Genelkurmay Başkanı, emrindeki pilotların MİT Başkanını kaçıracağını öğreniyor, ama bunun darbe girişimi olduğunu söylemedi diye aklına getirmiyor öyle mi?
MİT Başkanı niye kaçırılır ki?
Kaçırıp fidye mi isteyeceklerdi?
Bazı önlemler alıyor ama bu tehlikeyi Başbakana bildirmiyor. Aldığı önlemler sonucunda darbenin öne çekildiğini ve böylece engellenmiş olduğunu bile düşünüyor.
Ve bunu “Canım o kadar kusur da olur” diye hoş görenler var!
Uzun tutukluluklar
Bununla kıyaslanmayacak kadar küçük kusurları olan askeri personel ise 11 aydır tutuklu yatıyor. Onlar sadece üstlerinin verdiği emre uyarak sokağa çıktılar. Kimi terör saldırısı var diye, kimi tatbikat diye dışarı çıkarıldı.
Kiminin iddianamesi bile yazılmadı, kiminin ilk davası yapıldı, tahliye yok, ikinci duruşma Ağustos’a verildi. FETÖ duruşmalarında adalet tam anlamıyla gerçekleşmeli. Baş sorumluların bilmiyorum, hatırlamıyorum demelerini deneyimli hakimler aşar.
Ama terörle mücadelede canlarını vermelerini beklediğimiz erler, bir gelecek umuduyla askeri okullara girmiş öğrenciler, üç kuruş ekmek parası için bu işe girmiş uzman çavuşlar başta olmak üzere alt rütbedeki tutukluların durumlarını bir an önce netleştirmeli.
Cezaevleri de bu yükü kaldıramıyor. İçlerinde akli dengesini yitiren, psikolojisi bozulanlar var, tedavi edilemiyor. Ve onlar acı çekerken kimi arkası kalın, zengin tutukluların, artık nasılsa, sudan bahanelerle serbest kalması da vicdanları fena halde yaralıyor.
01 Haziran 2017, Perşembe 05:00
Haberin Devamı