Sınav maratonu mu, dalgacılık mı!

Gerçekten anlayamıyorum; bir yıl boyunca hazırlandıkları ve hayatlarının en önemli günü olan bir sınava insan nasıl geç kalır? Nerede gireceğine bir gün önceden gidip bakarsın. Yerini öğrenirsin, ne kadar sürede gidildiğini saptarsın ve sınav günü, bu bilgilere bir saat daha fazladan koyarak yola çıkarsın! Tuhaf bir yerse kapıda sabahlarım yine kaçırmam!

Pazar sabahı Haliç Metro Köprüsü üzerinde Kadir Has Üniversitesi’ne gitmek üzere yürüyen pek çok genç vardı. Hatta bana yolu soran da! Gitmemiş, bakmamış, son gün adres arıyor, üstelik on beş dakika kalmış!

Kızmayın bana sevgili gençler ama hadi ilk seferde neyse, fakat artık mazeretiniz kalmadı!

Dalgacısınız, burnunuz telefonunuzdan çıkmıyor, sosyal medya sizi paralize ediyor. Hayatı ciddiye alın biraz!

Daha ilkokul bitirirken cüppeler kepler takılıyor; evleniyorlar, kına geceleri, düğünler.

Bunların hiçbirini yapmadık, bizim derdimiz, memleketi kurtarmaktı! Diyeceksiniz ki kurtaramadınız!

İslam coğrafyası terörist mi üretiyor?

Terör uzmanları da artık iddia etmeye başladı. Körfez Savaşı’ndan bu yana, dünyanın her yerine yayılmış bir terörist İslamcı profili var. Mazeret ve gerekçe hazır: Beyaz adamın kandırması, kışkırtması! Petrol ve güç kavgasında ABD’nin en büyük kozu, mezhep savaşlarını körükleyerek Müslümanları birbirine düşürmek ve üstelik silah da satarak ballı lokma yemek!

Irak’ın Kuveyt’e saldırması ve ardından İran’la yıllar süren Körfez Savaşı böyle çıktı. Afgan, Pakistan savaşı ve Taliban böyle çıktı! Arap Baharı palavrası, Suriye krizi böyle çıktı! IŞİD dünyanın başına böyle bela oldu.

Ve bakınız mübarek Ramazan ayı, bütün Müslümanların ibadet edip arınması gerekirken birbirlerinin boğazını sıkmaları yetmiyor, kriz üzerine kriz çıkarıyorlar!

Ne için?

Daha çok güç, daha çok para, efendileri ABD’ye hizmet! Müslüman Müslümanın boğazını Hıristiyanın silahıyla sıkıyor. Allah için, kötü beyaz adam tanımı da Trump’a pek güzel uyuyor, Obama’da tuhaf kaçardı.

Bu Müslüman’ın aklı fikri yok mu, niye oyuna geliyor? Niye hepsi beraber olup da Batıya, ABD’ye kafa tutmuyor?

Mazlum Katar emperyalistlere karşı diyenlere gülüyorum. Dünyanın en zengin 500 bin kişisinden söz ediyorsunuz! Başınız secdeye vardığında bunu düşünsenize?

Biz bir din bezirganının başımıza açtığı darbe krizi nedeniyle cezaevine doldurulmuş 50 bin tutuklu, işlerinden olmuş 100 bin kişi ve hepsinin aileleriyle bir milyonu aşkın yurttaşın inleyen nağmeleriyle nasıl Ramazan Bayramı yapacağız? Tabii tek suçlu o din bezirganı mı, yoksa ne istedin de vermedik diye kızlarına kadar verenler mi, ayrıca düşünülmeli.

Bize kalan kültür, sanat!

Ne kadar söylesek dinleyen yok! Adalet sancılı, eğitim yarım, seçimler şüpheli, demokrasi yaralı! Bize kalan alan kültür sanat, ki orada da eksik olduklarını, henüz ele geçiremediklerini itiraf ediyorlar. Çünkü kültür sanat, özgürlük, yürek, birikim ister.

Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği Kitap Günleri, özgür düşüncenin, fikrin buluştuğu yer oldu. Haydarpaşa Garı’nın nostaljik yalnızlığı, kitapların ve sevdikleri yazarların peşine düşen öteki Türkiye’nin merkezine dönüştü. Zaten Beyoğlu ne kadar Araplaşıyor ve boşalıyorsa, Kadıköy de tam da bu nedenle, yükselen değer.

Bize kalan Trakya, Batı Marmara, Ege kıyıları mı, çekilir kitabımızı okur, müziğimizi yapar, düşüncemizi üretiriz!

İKSV’nin konserleri dolu. İDO’nun yıl sonu gösterisine gittim, bale yapan gençlerimizle gurur duydum. Pera Müzesi’nde yeni sergiler var, kaçırmayın, Paris’de, Londra’da bu sergilere paralı girmek için kuyruk olunur, burada bedava! Başka Sinema’nın John Berger gösterimlerine girmek için gençler kapıları zorladı! Kendi alanımızda ilerleyelim!