Saçaklı, derbeder bir görüntüsü vardır diğer taze otların yanında. Yanyana gelmiş kahküllü kızlar ordusu gibidir pazarda. Demetinin ucundan kavrayıp narin yaprakları teninize değdirdiğinde içiniz gıdıklanır, kokusunu derin nefesiniz ile taa içinize çektiğinizde ruhunuz tazelik dolar. Mutlaka sepete atılmalı ancak o narin dokusunun üzerine fazla yük bindirmemelidir ki; çabucak eğilmeye razı boynu çabuk bükülmesin. Dereotundan bahsediyoruz, enginarın, balığın, patatesin dostu koyu yeşil, saçaklı, güzel kokulu, narin lezzetten... Fakat biz bambaşka bir aşk hikayesine değineceğiz bugün; dereotu ile somonun aşkı. Bakalım bu aşkın hikayesi size de enteresan gelecek mi?
Somon keçi peyniriyle bir olmuş ama yine de somonsuz yapamamışlar...
Hamur yapmak lazım, hamur yapıp keçi peynirini içine yedirmek lazım. Yarım kilo una, 2 çay kaşığı kabartma tozu, 1 çay kaşığı şeker, yarım çay kaşığı karbonat, azıcık tuz ve taze çekilmiş karabiberi karıştırıyorum ve iyice harmanlıyorum. Şimdi parmakların görev zamanı! 2 yemek kaşığı tereyağını parmakların ucu ile un harmanımın içine yedirmeye başlıyorum. Parmaklarımın ve de friksiyonun ısısı ile tereyağı erimeye ve unun içinde minik toplar oluşturmaya başlıyor. Artık işin içine biraz sıvı ve lezzet katmak lazım. 150 gram keçi peynirini ve 200 ml sütü geniş kabımın içine boca ediyorum ve parmakların görevini bu sefer çatala bırakıyorum. Neredeyse bir hamur için gereken tüm ihtiyaçlar giderildi. Şimdi hamuru normal kalınlıkta açacağım ve bisküvilerim için 8 cm çapında daireler keseceğim. En zor aşama sona erdi... Artık fırınımı 180 dereceye getirip azıcık dinleneceğim.
Fırınım ısındığında ve ben yeterince dinlendiğimde kestiğim bisküvi hamurlarını fırın kağıdının üzerine yerleştirip, 6 dakika bir tarafını ve 6-7 dakika diğer tarafını pişirerek renginin altın rengine dönmesini bekliyorum. Keçi peynirli bisküviler hazır olduğunda biraz daha tereyağını her bir yuvarlağa sürdükten sonra füme somon dilimlerini, en üst kata da dereotunu yerleştiriyorum. Sadece bir- iki damla zeytinyağının ardından hepimiz artık bu aşka hazırız...
Somon tartar ve sevgili dereotu
Bu ilişki kem gözlere fazla maruz kalmaz, basit istekleri vardır birbirlerinden ama ne istediklerini biliyorlardır... Arabulucuları bal, hardal ve mayonezdir, gerisi ancak fanatikleri, hepsi o kadar. Bir kaşık bal, 150 gram hardal ve 150 gram mayonez ilk sorumluluğu birbirlerine karışarak üstlenirler. Tuz ve karabiber de cabası.
Elimde taze bir somon fileto var. Onu güzelce küçük küpler halinde kesiyorum. Aynı şekilde dörtte bir kırmızı soğanı, çeyrek demet dereotunu, 2 kaşık kaparileri ve 2 kaşık arpacık soğanını minik minik doğruyorum. 2 yemek kaşığı lime suyu ve 2 çay kaşığı zeytinyağını da aynı karışıma katıyorum, elbette tuz ve karabiberi unutmadan!
Tam buğday ekmekler hazır mı? Hazır! O zaman taze ekmek dilimlerimin üzerine bal, hardal ve mayonez sosunu serip üzerine de tartar haline gelmiş somonumu yerleştireceğim. “Somon pişti mi ki” diye sormayın, lime suyu sorumluluğunu iyi bilir.
Somon ile dereotu bahar havasına çoktan girmişler, ya siz?
Sıcak çorba ihtiyacı kış aylarına mahsustur, hava ısındıkça daha diri, daha taze lezzetlere ihtiyaç duyar ruhumuz. İşte bu yüzden somon ile dereotu tazeliğin, körpeliğin tadını çıkarmak isterler. Bir kaşıkta kocamanın da mutluluğunu yaşarlar. Yarım avuç tereyağını eritip 1 adet doğradığım soğanı içinde soteliyorum, bu da yaklaşık 3-5 dakika sürüyor. 2 adet patatesi ve 4 tane salatalığı önceden soyup doğramıştım. Onların tenceredeki sırası artık geldiğine göre, sote edilmiş soğanların yanına bocalıyorum. 1,2 dakika birlikte çeviriyor ve serin çorbamın ilk göz ağrısı olan dereotunu 1 litre tavuk suyu ile birlikte sihirli tenceremin içine atıyorum. Ocağın altı kısılmış, tencerenin kapağı kapatılmış olarak hokus pokus ile geçen 25 dakikadan sonra içinden çıkan büyülü iksiri blenderdan geçiriyorum. Tuz ve karabiberi asla ve asla unutmuyorum! Artık işim kolay, dört yemek kaşığı krema, 4 yemek kaşığı dereotundan sonra sevenlerin kavuşması için buzdolabına nazır heyecanlı bekleyişe geçiyorum... Aradan 10 saat geçtiğinde, somon füme dilimlerini bir tel dereotunun kucağında çorbama atmak geriye kalan yegane hevesim...