Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı yaşayan çiftlere öneriler
Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı çocuk sahibi olmak isteyen çiftler için en zor durumlardan biridir. Başarısız sonuçlar ruhsal ve fiziksel olarak oldukça üzücü sonuçlar doğurabilmektedir. Anne-baba olmanın hayaliyle tüp bebek tedavisine başvuran çiftlerin olumsuz sonuçla karşılaşmalarına yol açabilecek pek çok problem vardır diyen, Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Önder Sakin; "İleri kadın yaşı, genetik problemler, rahim kaynaklı sorunlar, sperm sayısının azlığı veya hareketsizliği başarı şansını etkileyen temel faktörler arasındadır. Bu durumu yaşayan çiftlerin tedavisinde mutlaka kişiye özel bir yol haritası çizilmeli, çift adına doğru tedavi şeklini belirlemek için standart yaklaşım yerine her hasta kendi içinde ayrı olarak değerlendirmeye alınmalıdır" şeklinde konuştu.
Kadın yaşı, tüp bebek tedavisinin başarısını doğrudan etkileyen son derece önemli bir konudur. İlerleyen yaşa bağlı olarak azalan yumurta rezervi ve kalitesi bu tedavilerin başarısına yansıyan en temel unsurdur diye konuşan Doç. Dr. Önder Sakin; "Genç yaşlarda gebelik elde etme başarıları çok yüksek olurken ilerleyen yaşlarda bu oran çok dramatik şekilde düşüşler göstermektedir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki özellikle 35 yaşın üzerindeki kadınlarda uygulanan tedavilerin başarı oranlarında önemli derecede düşüşler gözlemlenmektedir. Erken yaşlarda planlanan gebeliklere daha kısa sürede ulaşılabilmekte ve ulaşılan gebeliklerde canlı doğum oranları da oldukça yüksek olmaktadır. Tüm bu nedenlerle gebelik yaşını geciktirmemek ve tedaviye karar verdikten sonra zaman kaybetmeden harekete geçmek en doğru karar olacaktır. Tüp bebek tedavisinde başarısızlığa yol açabilecek bir diğer konu da anne ve baba adaylarının genetik problemlere sahip olmasıdır. Bu durum, gelişen embriyonun da genetik olarak problemli olmasına neden olabilir. Problemli olan embriyonun transferi negatif sonuç alınmasına ya da gebelik elde edildiyse düşük yaşanma ihtimaline yol açabilir. Tekrarlayan gebelik kayıplarında genetik problemler mutlaka incelenmeli ve gerekli ön araştırmalar yapılmalıdır. Günümüzde embriyonun genetik incelemesi yapılarak en sağlıklı embriyo belirlendikten sonra transfer edilmesi mümkündür. Genetik olarak sağlıklı olduğu tespit edilen embriyoların hem gebelik oranları hem de canlı doğum oranları yüksektir" şeklinde ifade etti.
RAHİM KAYNAKLI OLUŞABİLECEK SORUNLAR TEDAVİ ÖNCESİ ARAŞTIRILMALI
Tüp bebek tedavisinin negatif sonuçlanmasına sebep olan rahim kaynaklı faktörler ele alındığında karşılaşılan sorunlardan birinin de rahim iç zarı problemi olduğunu söyleyebiliriz. Rahim iç zarında yani endometriumda problem olması, transfer edilen embriyonun tutunamamasına neden olur. Bu durum da tekrarlayan tüp bebek başarısızlığına sebep olur. Rahim iç zarının doğru tedavilerle hastaya uygun olarak hazırlanması son derece önemlidir. Uygun kalınlıkta ve ideal görünümde olan bir rahim iç zarı tüp bebek başarısını da beraberinde getirecektir diyen Doç. Dr. Önder Sakin; "Buna ek olarak rahimdaki damarlar rahmin ve rahim iç zarının kanlanmasında rol alırlar. Bu bölgelerin yetersiz kanlanması veya damar içi pıhtılaşma sisteminin fazla çalışması durumunda rahim iç zarında yetersiz gelişme olabilmekte ve embriyonun buraya tutunmasında problemler yaşanabilmektedir. Bu durum, tutunan embriyonun erken gebelik haftalarında düşükle sonuçlanmasına sebep olabilmektedir. Tüm bu olumsuz etkilerden uzaklaşabilmek için damar içi pıhtılaşma sisteminde görevli genler araştırılıp bozuk olan genlere sahip olan kadınlarda kan sulandırıcı tedaviler uygulanarak başarılı sonuçlar alınabilmektedir. Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığına sebep olabilecek problemler araştırıldığında karşımıza çıkan faktörlerden birisi de tüplerde sıvı birikme konusudur. Tüplerde sıvı birikmesi ve bu sıvının rahim içine dökülmesi sonucunda rahim zarında bozulmalar olur, bu durumda gebelik gelişmesi mümkün değildir. Hidrosalpenks varlığı tüp bebek tedavisinin başarısını %50 oranda olumsuz etkiler ve son derece önemli bir faktördür. Tedavi öncesinde tüplerin rahim filmi (HSG) ve ultrason ile doğru şekilde değerlendirilmesi ve gereken hastalarda tedavi öncesinde bu tüplere uygun cerrahi işlemler yapılması başarıyı da beraberinde getirecektir" dedi
ERKEK KAYNAKLI FAKTÖRLER DEĞERLENDİRİLMELİ, SPERM İNCELEMESİ YAPILMALI
Çocuk sahibi olmaya engel olan erkek kaynaklı problemler de tedavinin başarısına büyük oranda yansıyan faktörlerden biridir. Sperm değerlendirmesi tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında mutlaka yapılması gereken bir diğer incelemedir. Spermlerin az sayıda olması, hareketliliğinin kötü olması ve morfolojik olarak yapısının bozuk olması hem embriyoların kötü gelişmesine hem de tüp bebek tedavisinin negatif sonuçlanmasına neden olabilmektedir. Sperm parametreleri kötü olan erkeklerde uygun tedaviler ve yaşam tarzı düzenlemeleri ile sperm kalitesinin artırılması mümkündür diye konuşan Doç. Dr. Önder Sakin "Günümüzde araştırılan önemli konulardan biri de kadın ve erkek florasının farklılık göstermesine bağlı gelişebilecek problemlerdir. Erkek florasına ve spermine karşı kadının florası ve savunma sistemi cevap vermekte; bu durumun da gebeliğin gelişmesine engel olabileceği düşünülmektedir. Yapılan flora değerlendirme testlerinin sonucunda uyumsuz floraya sahip olan çiftlerde uygun probiyotikler, antibiyotikler ve flora düzenleyiciler kullanılarak denge sağlandıktan sonra tedaviye başlanmaktadır. Bunlara ek olarak ele alınan konulardan birisi de bağışıklık sisteminin üreme sağlığı üzerindeki etkisidir. Erkekten gelen kromozomlar nedeniyle kadın vücudu ve bağışıklık sistemi bunu yabancı bir canlı olarak kabul edip geri çevirebilir ve kabul etmeyebilir. Embriyonun yerleşememesine veya gebeliğin düşükle sonuçlanmasına bağışıklık sistemindeki aşırı cevap ve reaksiyonlar neden olabilmektedir. Tüm bu sebeplerle günümüzde bağışıklık sistemi gerekli testlerle araştırılır, anormallik saptanan kadınlarda uygun tedavilerle bu sistem düzenlenir ve baskılanır. Sonuçta embriyonun yerleşmesi ve gebeliğin devam edebilmesi sağlanabilmektedir" dedi.