Baylor Üniversitesi’nin önderliğinde yapılan bir çalışmaya göre; ebeveynleri boşandığında çocukluk döneminde olan insanlar, ebeveynleri evli kalmış insanlara kıyasla yetişkinlik zamanında daha düşük seviyelerde oksitosin (“aşk hormonu” adıyla bilinen hormon) sergiliyor. Bu düşük hormon seviyesi, kişilerin büyüdükleri zaman bağlılık oluşturmakta sorun yaşamalarında pay sahibi olabilir.
Önceki araştırmalarda oksitosinin, hayatın ilk dönemlerindeki sosyal davranış ve duygusal bağlılıklarda önem taşıdığı gösterilmiş. Bu hormon, bebek doğurma veya cinsel etkileşim ya da emzirme ve hatta romantik bir partnerin sarılması gibi bağ kurma davranışları sırasında beyin tarafından salgılanıyor. Oksitosin sistemi ayrıca; ebeveynlik yapmakla, bağlanmakla ve anksiyeteyle de ilişkilendirilmiş.
Journal of Comparative Psychology bülteninde yayımlanan yeni çalışma, çok iyi araştırılmamış bir alanı; oksitosin, erken dönem deneyimleri ve yetişkinlikteki sonuçlar arasındaki bir bağlantıyı inceliyor.
Baylor Üniversitesi Robbins Sağlık ve İnsan Bilimleri Fakültesi’nde çocuk ve aile çalışmaları profesörü olan baş yazar Maria Boccia, şöyle söylüyor: “Toplumumuzdaki boşanma oranları arttığından, boşanmanın çocuklar üzerindeki etkilerine yönelik endişeler bulunuyor. Çoğu araştırmada, akademik verim gibi kısa vadeli etkilere veya ilişkiler üzerindeki etkiler gibi daha uzun vadeli sonuçlara odaklanılıyor. Fakat boşanmanın bu etkilere nasıl sebep olduğu bilinmiyor”
“Oksitosin, bu davranışları düzenlemede önemli bir nörohormon. Ayrıca, hayatın ilk dönemlerindeki stresli olayların etkisine karşı da hassas. Bu çalışma, hangi mekanizmaların bu konuyla ilişkili olabileceğini anlamaya yönelik atılan bir ilk adım niteliğinde.”
Boccia’nın aktardığına göre, ebeveynleri boşanmış çocuklar üzerinde yapılan önceki çalışmalarda, bu deneyimin ruh hali bozuklukları ve madde kullanımıyla ilişkili olduğu bulunmuş; bu davranışların, oksitosinle alakalı olduğu keşfedilmiş. Buna ek olarak boşanma veya bir ebeveynin ölümü gibi çocukluk deneyimleri, gençlerde ve yetişkinlerde depresyon ile anksiyetenin yanısıra; yetişkinlikte ebeveynliğin zayıf olması, ebeveynsel hassasiyet ve sıcaklığın düşük olması, aşırı tepki ve cezalandırma kullanımının artışıyla da ilişkilendirilmiş.