Ben askerliğimi komando olarak yaptım, çukurdan çıkmayı başardım. Oğlum ve eşim boğazına kadar suya gömüldü. Su balçık, aşağı doğru çekiyor. Onları çekiyorum, başaramıyorum. Yeniden atladım. Birbirimize sarıldık, ‘Öleceksek birlikte ölelim’ dedik. Ardından su deposunun patlamasıyla kendimize geldik, ben yeniden çıktım. Oğlum alttan ittirdi, ben yukarı çıkıp tekrar çektim, eşimi kurtardık sonra da oğlumu. O sırada köpeğimiz Çilek de suyun içinde debeleniyor, onu çıkarttım. Zifiri karanlık, neresi çukur neresi düzlük göremiyoruz. Çilek bizi bir an olsun bırakmadı. Havlaya havlaya önümüzden giderek yolu gösterdi ve bizi cehennemden kurtardı. Biz koşarken önümüzde yol durmadan yarılmaya devam ediyordu.”