14 yıl arayla aynı hikaye! Sosyal medyanın konuştuğu yürekleri ısıtan hediyeyi anlattı
Ağrı Merkez’de aile hekimliği yapan Dr. Ayşenur Kırbaş, 14 yıl önce Tıp Fakültesi’ni kazandığında, Samsun’daki köyünün doktoru ona hiç unutamayacağı bir steteskop hediye etti. Kırbaş, hayatını değiştiren bu anlamlı olayı başka öğrencilerin de yaşamasını istedi ve Tıp Fakültesi kazanan 2 kardeşe steteskop hediye ederek o anları sosyal medya hesabından paylaştı. Dr. Kırbaş, “Köyümün doktorunun bana yaptığı iyiliği şimdi ben yapma fırsatı buldum. İyilik paylaştıkça çoğalır ama bu kadar kişiye ulaşacağını düşünmemiştim” diyerek sosyal medyada hızla yayılan ve içimizi ısıtan bu anlamlı olayın nasıl geliştiğini ve kendi hikayesindeki benzerlikleri postacomtr’ye anlattı.
Elif Bayram / Posta.com.tr – Sosyal medya Ağrı Merkez’de aile hekimliği yapan Dr. Ayşenur Kırbaş’ı konuşuyor. Dr. Kırbaş, Tıp Fakültesi'ni kazanan iki kardeşe steteskop hediye ederek geçmişte yaşadığı ve hiç unutamadığı güzel bir olayı onların da yaşamasını sağladı. Paylaşım kısa sürede birçok kişinin ilgisini çekti. “Hediye edilen alalede bir kalem, meslekle ilgili küçük bir hediye, insana motivasyon sağlayıp yıllarca üzerine düşünmesini sağlayabilir” diyen Dr. Kırbaş, sosyal medyada konuşulan olayın nasıl yaşandığını, Tıp Fakültesi’ni tercih etmesindeki asıl nedeni ve Ağrı’da yaşadığı unutulmaz anları anlattı.
Ağrı Merkez'de aile hekimliği alanında hizmet veren Dr. Ayşenur Kırbaş, 31 yaşında genç bir doktor. 2017 yılında Ağrı’nın Hamur ilçesinde acil doktoru olarak göreve başladığını söyleyen Dr. Kırbaş, 6 yıldır Ağrı’da yaşıyor. Dr. Kırbaş bu süre içerisinde birçok kişinin hayatına dokunduğunu ve Ağrı’da tanıştığı insanların da onun hayatında önemli bir yere sahip olduğunu anlatıyor.
“DOKTOR OLUP TEDAVİ EDECEĞİMİ SÖYLERDİM”
Dr. Ayşenur Kırbaş, yıllar önce Tıp Fakültesini seçme nedenini, “O günlerin kötü bir hatırası olarak kardeşimde yüzde 30 işitme kaybı kaldı” diyerek anlatıyor:
Samsun’un Tekkeköy ilçesi Aşağıçinik köyündenim. 2009 yılında Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandım. 2017 yılından itibaren de Ağrı’da görev yapıyorum. Ağrı’yı ilk tercihim olarak yazdım. Bunun özel bir nedeni var; 2000 yılında Erzincan’da yaşarken küçük kardeşim orta kulak rahatsızlığı yaşamıştı. En yakın il olan Erzurum’a gidilmesi gerektiği söylenmişti. Küçük kardeşim ve annem Erzurum’a gidip geliyorlardı. Babam, ben ve ortanca kardeşim evde kalıyorduk. O günlerin kötü bir hatırası olarak kardeşimde yüzde 30 işitme kaybı kaldı. Daha o zamanlarda kendime, büyüyünce doktor olup tüm çocukları evlerine yakın yerde tedavi edeceğimi söylerdim.
“KARA VE SOĞUĞA RAĞMEN ÇAY GETİRDİLER”
Ağrı Merkez’de 3 buçuk yıldır aile hekimliği yaptığını söyleyen Dr. Kırbaş, “Ağrı Hamur Devlet Hastanesi acil servis bölümünde bir yıl çalıştım. Ağrı’nın Diyadin ilçesi Ulukent köyünde 1 buçuk yıl aile hekimi olarak çalıştıktan sonra Ağrı Merkez’de 3 buçuk yıldır aile hekimliği görevime devam ediyorum. Tercihimden hiç pişman olmadım. Ağrı’da hürmet ve sevgi gördüm. Hoca diye hitap ediyorlar. Ne zaman hastalar için köylere gitsem, yoğun kara ve soğuğa rağmen aracımızı durdurup evlerinden çay, peynir ve lavaş getirirlerdi. Ağrı’da her zaman güler yüz ve iyilik gördüm” dedi.
Sosyal medyada hızla yayılarak içimizi ısıtan bu anlamlı olayın nasıl geliştiğini anlatan Dr. Kırbaş, geçmişte kendisinin de aynı olayı yaşadığını ve bu mutluluğu yıllar sonra başka öğrencilere de yaşatmak istediğini heyecanla anlatıyor:
14 yıl önce Tıp Fakültesini kazandığımı duyan Samsun’da köyümüzün sağlık ocağı doktoru Mustafa Bey bana steteskop hediye etmişti. Bu anlamlı hediye bana yıllarca motivasyon kaynağı oldu. Ben de bunu devam ettirmek istedim. Ağrı Fen Lisesi’nde nöbet tutan öğretmen arkadaşımı aradım. Mezun olan ve Tıp Fakültesi’ni kazanan 2 öğrenciyle steteskoplarımı paylaşmak istediğimi söyledim. Okulda Tıp Fakültesini kazanan 2 kardeş olduğunu söyledi. Efe ve Zeynep kardeşler yanıma geldi, sohbet ettik. Başçavuş Köyü’nden olduklarını ama Ağrı Merkez’de yaşadıklarını söylediler. Başçavuş Köyü Ağrı Merkez’in baraj köylerindendir. Burada 3 yıl boyunca aile hekimliği yaptım.
“BU KADAR SES GETİRECEĞİNİ DÜŞÜNMEDİM”
“Bana yapılan iyiliğin aynısını ben de şimdi yapma fırsatı bulmuştum” diyen Dr. Kırbaş, “İlginç ve güzel bir tesadüf oldu. Efe ve Zeynep ile poliklinikte biraz zaman geçirdik, beni izlediler. Bir hastamdan rica ettik ve steteskoplarını denedik. Böylece ilk akciğer sesini duymuş oldular. Meslek hakkında sohbet ettikten sosyal medyada herkes tarafından paylaşılan o fotoğrafımızı çektik. Bu olayın insanların ilgisini çekeceğini ve büyük kitlelere ulaşacağını düşünmemiştim” ifadelerini kullandı.
“14 YIL ÖNCEKİ AYŞENUR’UN HİKAYESİYLE AYNI”
Sosyal medyada karakter kısıtlamasından dolayı bazı noktalarda yanlış anlaşılma olduğunu ve konuya açıklık getirmek istediğini söyleyen Dr. Kırbaş sözlerine şöyle devam etti:
Sosyal medyada çok fazla takipçisi olan bir hesap olmadığım için paylaşımın bu kadar ses getireceğini düşünmemiştim. Twitter’daki sınırlı kelime yazma durumundan dolayı olayı özetlemeye çalışıp o an sevincimi paylaştım. Ancak ifadelerimden Tıp Fakültesi kazanan gençlerimizin köyde yaşadığı ve benim de aile hekimleri olduğum gibi bir anlam çıkıyor. Halbuki Ağrı Merkez’de yaşıyorlar ama Başçavuş köylüler. Ben de 3 yıl kadar o köyün aile hekimiydim. Ortak noktamız bu. Tıpkı 14 yıl önceki Ayşenur’un hikayesi gibi yani.
“BEBEĞİNE BENİM ADIMI VERDİ”
Ağrı’da aile hekimliği yaparken güzel anılar biriktirdiğini belirten Dr. Kırbaş “Buradaki insanların samimiyetine ve içtenliğine hayran kaldım. Örneğin, Ağrı Merkez Başçavuş köyünde bir anne beni çok sevdiği için bebeğinin adını Ayşenur koydu. Hangi köyde aile hekimliği yaptıysam muhtarları bana kızım diye hitap etti. Aile hekimi olduğum ve çok sevdiğim Şahabettin amcanın eşi vefat ettiğinde evlerine taziyeye gittim. Öyle bir günde bile beni güzel ağırlamak için ellerinden geleni yaptılar” diye konuştu.
“VEFATINDAN ÖNCE DEPREM BÖLGESİNİ DÜŞÜNMÜŞ”
Ağrı’da görev yaptığı süre boyunca orada yaşayanlarla özel bir bağ kurduğunu söyleyen Dr. Kırbaş, “Ağrı’da hastalarımdan biri olan Nurettin Muratoğlu’nu ve bizlere yaşattığı anlamlı olayı hiç unutmuyorum” diyerek anlattı:
Nurettin Bey hayatımda tanıdığım en saygılı insanlardandı. Muayeneden sonra ‘Hürmet ederim efendim’ der sırtını bana dönmeden kapıdan çıkardı. İleri evre Koah hastasıydı, son dönemlerde şubat ayında evinde muayeneye gitmiştim. 2-3 hafta sonra vefat ettiğini öğrendim ve çok üzüldüm. Bir gün kapı çaldı. Çocukları Nurettin amcanın tüm ortopedik açı ayarlı dizliklerini, nebülizatörlerini, ilaçlarını ve koltuk değneklerini getirmişti. Çocukları ‘Deprem bölgesine göndermek için size ulaştırmamızı istedi’ deyince hep birlikte poliklinikte ağladık.
“Burada tanıştığım, muayene ettiğim, elimin değdiği herkesi ailem gibi gördüm” diyen Dr. Kırbaş, “Yakında Ağrı’dan, Samsun Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları dalında ihtisasımı yapmak için ayrılacağım. Yıllar sonra memleketime döneceğim için çok heyecanlıyım ama içimde buruk bir sevinç var. Ağrı’da tanıştığım, hayatına dokunduğum herkesi çok sevdim. Burada görev yaparken biraz da Kürtçe öğrendim. ‘Tahlillerim nasıl hoca?’ diye soran teyzelerimize rinde rinde (iyi) dediğimde gülmelerini ve gözlerindeki mutluluğu fotoğraflamak isterdim” şeklinde konuştu.
“BAŞ KÖŞEDE ASILI BİR RESİM”
“Odamda baş köşede asılı duran, çocuk hastanın beni çizdiği bir resim bana hala ilham vermeye devam ediyor” diyen Dr. Kırbaş işini severek yaptığının altını çizdi. Dr. Kırbaş, “Çınar ve annesi sağlık ocağına geliyor ve ben de her zaman onları gülümseyerek bekliyorum. Çocukların dünyasında böyle güzel izler ve anılar bıraktığım için çok mutluyum. Bir çocuğun benim gülümseyerek hastaları beklediğimi fark etmesi ve resmimi çizmesi beni çok duygulandırdı.” diye konuştu.
“İYİ Kİ AĞRI DİYORUM”
Dr. Ayşenur Kırbaş, “Herkese söylemek istediğim en önemli şey, biz doktorlar sizlerle aynı taraftayız” diyerek sözlerine şöyle devam etti:
Doktor olabilmek için en az 18 yıl eğitim görüyoruz ve öğrenme, okuma yıllarca devam ediyor. Hastaneler evimiz oluyor ve ailemizden çok hastalarımızı görüyoruz. Bu yüzden yaşanan şiddet olayları çok üzücü. Karşılıklı daha anlayışlı olabilmeyi diliyorum. Son olarak da iyi ki Ağrı diyorum ve sözlerimi şöyle bitirmek istiyorum. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır’ sözü doğrultusunda ilerledim ve bundan sonra da böyle ilerlemeyi kendim ve milletim için temenni ediyorum.