BAK KADIKÖY Lideri Hakan Özdemir: Herkese yetemedik bu bizi yiyip bitiriyor
Kadıköy Belediyesi Kentsel Arama Kurtarma birimi (BAK KADIKÖY) deprem bölgesinde 12 gün boyunca çalıştı. Yeri geldi canlarını hiçe sayıp alevlere daldılar. Yeri geldi oturup çocuk gibi ağladılar. 30 kişilik ekip, bölgeden döner dönmez psikolojik terapi almaya başladı. Kurtaramadıklarının acısıyla baş etmek zorundaydılar. Takım Lideri Hakan Özdemir ekibin yaşadıklarını anlattı.
ALEV GÜRSOY CİMİN / alev.gursoy@posta.com.tr
Depremin olduğu ilk andan itibaren neler yaptınız?
30 kişilik bir ekiple derhal Sabiha Gökçen Havalimanı’nda aldık soluğu. Uçağa bindik, üç kurtarma aracımızı kargo uçağıyla İncirlik Üssü’ne naklettirdik. O üç aracımız da gece saatlerinde Hatay’a, yanımıza ulaştı. Ayrıca arama kurtarma kamyonlarımız da karayoluyla geldi.
Peki, giderken aklınızda ne vardı, gördüğünüz tablo ne oldu?
Olayın vahametinin bu kadar büyük olacağı asla kimsenin aklına gelmedi. Oraya vardığımızda durum anlatılacak gibi değildi. “Anlatılmaz yaşanır” denir ya; asla yaşanmasın! Çünkü orada gerçekten kıyamet kopmuştu. İçine girilecek tek bir ev, tek bir bina kalmamıştı.
RUHEN ORADAYIZ SADECE BEDENİMİZ BURADA
Kendinizi en çaresiz hissettiğiniz anlar hangileriydi?
Herkesin kendi yakınını çıkarmamızı istediği o anlar… İster istemez siz de çok acı çekiyorsunuz çünkü her yere yetişmek keşke mümkün olsa ama değildi. Zaten şu an baş etmeye çalıştığımız psikoloji de bu. Görev bitti, döndük geldik ama ruhen orada kaldık. Sadece bedenimiz burada. Psikolojik destek alıyoruz, almak da zorundayız. Çünkü oradaki insanların hepsine yetemedik. Bu bizi yiyip bitiriyor.
GİDER GİTMEZ ECRİN’İ KURTARDIK
Kurtarmaya nasıl başladınız?
Antakya’ya varır varmaz hemen Odabaşı’na yönlendirildik. Bize en yakın enkaza girdik, Ecrin kızımızı yarım saat içinde o karanlıktan çekip aldık. Ortamda bir sedye yok, Ecrin’i kapının üzerine koyduk. Tuvalet kağıtlarından boyunluk yaptık. Ambulanslara ulaşmak zaten o an mümkün değildi. Kızımızın akrabalarını bulduk ve hemen hastaneye gönderdik. O enkazda gece boyunca çalıştık ve aynı aileden beş kişiyi daha canlı olarak çıkardık.
Sizin şartlarınız nasıldı? Yeme-içme, dinlenme konusunda ne yaptınız?
Marketti, tuvaletti, yemeydi, içmeydi onları unutun. Zaten o an insan yemek falan da düşünmüyor. Ama dinç kalabilmek için en azından birkaç saat dinlenmeniz lazım. Cezaevinin infaz kurumu bizi kabul etti. Dört saat kadar orada dinlendik. Ve o arada 20’ye yakın artçı deprem oldu, diken üzerindeydik.
UNUTULMAYACAK ANLAR
HAYATIMIN EN UZUN 20 DAKİKASIYDI
Depremin 48’inci saatiydi. İçerideki genç, “Ne kadar kaldı?” diye soruyor, biz de ona, “Bir saat” diyoruz. Ama nerede? Zaman geçtikçe çocuk, “Ne kadar geçti?” diye soruyor, “20 dakika diye cevap veriyoruz. İçeridekinin enerjisi düşmemeli. Canlı çıktığında, “Hayatımın en uzun 20 dakikasıydı” dedi. Ama o 20 dakika aslında yedi saat sürmüştü...
ENKAZDAKİ YANGIN HEPİMİZİ YAKIYORDU
Bir enkazda Muhammed adlı bir kişiyi çıkaracaktık. Üç saat çalıştık ve tam finale yaklaştığımızda enkazda yangın çıktı. Alevler yükseliyor. Yangın bir saat devam etti. Arkadaşlara, “Çıkın oradan” dedim ama çıkmadılar. Patlama riskine rağmen devam ettiler. Muhammed’i çıkardık, bina tamamen alev aldı. Son dakika hem o, hem de biz kurtulduk.
AİLEM YAŞAMIYORSA BENİ DE ÇIKARMAYIN
14 yaşlarında bir kızımız vardı. Ulaştık, tam çıkaracağız. Dedi ki, “Abi durun, eğer ailem yaşamıyorsa sakın beni çıkarmayın...” Biz de bu kızımıza, “Onları da bulacağız ama önce seni çıkarmalıyız” diye cevap verdik. O an bilmiyorduk yaşayıp yaşamadıklarını. Neyse ki anne ve babası hayattaydı, onları da kurtardık. Birbirimize sarılıp ağladık.
- Memurlar için en kritik hafta! 2024 yılı bitmeden bunları yapın
- 100 milyon euroluk turizm yatırımı
- LC Waikiki, iki cesur kararla global marka yolculuğunun rotasını çizdi! Zeytinburnu’ndaki bir atölyeden 61 ülkeye
- Memurlar borçlanma ve izin için acele etsin
- BES’te yüksek devlet katkısı fırsatını kaçırmayın!