Bir anda her şeyi bırakıp köye göçtüler! 'Bizim en zoru ikinci yıldı'
Şehir hayatının kaosundan, kalabalıklığından bıkan Atakan ailesi işlerinden istifa edip evlerini satıp soluğu köyde aldı. Yaklaşık 5 yıldır şehir hayatından uzakta bir yaşam süren Gizem ve Kaan Atakan çifti hiçbir plan hazırlık yapmadan çıktıkları yoldaki maceralarını ve deneyimlerini posta.com.tr’ye anlattı.
İpek ALEMDAR GÖDE / ipek.alemdar@posta.com.tr – Ankara’da bir ilaç firmasında çalışan Atakan çifti bir anda aldığı karar ile köy hayatının yolunu tuttu. Kalabalık ve karmaşadan kaçmak için işlerinden istifa eden evlerini satan Gizem ve Kaan Atakan küçük kızları Ada ile birlikte Muğla’da yeni bir hayata adım attı. Aradıkları evi ve huzuru İzmir’in Bayındır ilçesine bağlı bir köyde bulan Atakan ailesi 2 çocukla köy hayatını ve deneyimlerini tek tek anlattı.
‘ÇOCUKLAR BÜYÜDÜKTEN SONRA GEÇ OLABİLİR’
Gizem Atakan kentten köye göç macerasındaki deneyimleri anlatırken, “Biz şehri terk edip köye yerleşeli yaklaşık 5 yıl oldu. Ankara’da eşim de ben de ayı ilaç firmasında çalışıyorduk. Sıradan bir şehir hayatımız vardı o zaman da. Hayatımızı yüzde 100 değiştirerek şehir terk etme kararı aldık. Daha sonra şehri terk etme hayalimizi gerçeğe çevirirken ilk rotamız Muğla oldu. Birkaç yıl orada kaldıktan sonra son olarak şimdi de yaşadığımız İzmir’in Bayındır ilçesine bağlı bir köye geldik. İki çocuğumuz var kızımız Ada şu anda 11 yaşında. Onunla beraber yola çıkmıştık. Daha sonra da köyde oğlumuz Ata dünyaya geldi.
Çoğu aile köye göç etme hayali kurarken çocukları ve kurulu bir düzenleri oldukları için cesaret edemiyorlar. Çocuklar biraz büyüdükten sonra köye göçmek biraz daha zor oluyor. Fakat biz göç ettiğimizde bizim kızımız ilk okula yeni başlamak üzereydi. Biz de o okula başlamadan adım atmak zorundaydık. Ya hemen adım atıp gidecektik ya da okula başlayınca bir daha gitmemiz zor olacaktı. O yüzden o sene apar topar yola çıkmış olduk. Gerçekten çocuklar büyüdükten sonra onların düzenini tekrardan bozmak çok zor. Bu kararın erken verilmesi gerekiyor” dedi.
"KORKU İÇİNDE YAŞAMAYA BAŞLAMIŞTIM"
Ankara’dan Muğla’ya taşınma kararı almalarında şehir hayatının insan yaşamı üzerindeki olumsuz etkilerine değinen Atakan, “Şehir hayatındaki karmaşa ve sıkışıklık bizi çok rahatsız etmeye başlamıştı. Son dönemlerde şehirlerdeki hareketlilik bizi sıkıyordu. Onun dışında özel sektörde çalışıyor olmak, kendimize zaman ayıramamak hoşumuza gitmiyordu. Kendi paramızı kazanmak istiyorduk. Sistematik bir düzenden çıkmak istedik aslında. Başımıza ne gelirse gelsin, ne olursa olsun biz toprakla uğraşmak istedik. Bir süre sonra şehir hayatından korkmaya başlamıştık. Biraz panik atak sahibi biriyim. Şehirde bir apartmanın altından geçerken bile başıma bir şey düşecek gibi hissediyordum. Sürekli böyle bir korku yaşamak, ürkmek bu kararı almamıza yardımcı oldu. O yüzden daha uzak daha sade bir hayat yaşamak istedik” ifadelerini kullandı.
‘İKİNCİ YIL BİZİM İÇİN ZORUYDU
Köyde nasıl para kazandıklarını anlatan Atakan, en çok ikinci yıllarında zorlandıklarını ifade ederek “Biz köyden ayrılırken işlerimizden istifa etmiştik. Ne yapacağımızı ne edeceğimizi bilerek yola çıkmamıştık. Bu konuda gelen her şeye razı olduk. Bizim yaptığımız aslında biraz delilik. İlk olarak bir zeytinlik kiralamıştık. Aslında kaderimize razı olduk diyebiliriz. Kiraladığımız zeytinlikten elde edilen mahsullerle zeytinyağı satarak para kazanmaya çalıştık. Ankara’da bir evimiz vardı onu satarak sermaye oluşturmaya çalıştık hem de buralardan ufak bir ev alma hayalimiz vardı. Ama bir sonraki sene bizim için çok kötü bir seneydi. Hiçbir şey yapamadık o yıl hamileydim ve bir de evden çıkartılmıştık. Daha sonra bahçesi olan bir kiralık ev bulduk. Eşim de bir yandan ekonomik piyasalarla meşgul olmaya başlamıştı.
O dönemde bir şekilde hayatımızı idame ettirdik. Evet zor günlerden geçmiştik ama başarmıştık. İzmir Bayındır’a geldikten sonra da youtube videoları çekmeye başladık. Oradan az da olsa bir gelir elde etmeye başladık. Tabi bu noktadan para gelince biz de videolarımıza yoğunlaşmaya başladık. Ben de 2 yıldır burada doğal ürünler yapıyorum.
O doğal ürünleri satarak ben de ev ekonomisine katkıda bulunmuş oluyorum. Tabi ilerleyen süreçlerde ne olur onu bilemiyoruz. Ürünlerimi internet üzerinden satıyorum. Çektiğimiz videolardan dolayı bizim aslında bir pazar kitlemiz vardı. Bu bizim için hazır bir pazardı. Bizim avantajımız o oldu” şeklinde konuştu.
‘MUCİZELERLE DOLU BİR HAYAT YAŞIYORUZ’
Hayatın mucizelerle dolu olduğunu ve önemli olanın korkmadan cesaret edebilmek olduğunu belirten Atakan, “Yola çıktığımız bir para vardı onu artık arttırdık. Ona bir şeyler katabilmeyi başardık. En son bir ev aldık. Kendinize ait bir eviniz olduğu sürece bu durumda para zaten bir şekilde kazanılıyor. Eğer bir şeyler yapmak istiyorsanız zaten hayat onları bir şekilde karşınıza çıkartıyor. Korktuğunuz sürece, cesaret edemediğiniz sürece harekete geçemediğiniz sürece hayat size hiçbir şey vermiyor. Ama siz ne kadar çok isterseniz o kadar çok şans karşınıza çıkabiliyor. Mucizelerle dolu bir hayat yaşıyoruz ve önemli olan onun farına varabilmek” dedi.
‘UMARIM BİR GÜN O KALABALIK KALMAZ’
Bir gün herkesin köy hayatını yaşamasını dilediklerini belirten Atakan, “Şehir hayatından artık kesinlikle kurtulunması gerektiğini düşünüyorum. Hayat artık kırsal yerlerde yaşanmalı. Korkulardan uzaklaşılması gerekiyor. Eşlerin birlikte göç etme kararına varmaları gerekiyor. Anlaşamayacağınız noktalar mutlaka olacaktır. Aslında aman şunu yapmayın diyebileceğim bir şey yok ama önemli olan korkmamak. En kötü geri dönüp bir yerde iş bulup çalışabilirsiniz. Biz bunu göze alarak çıkmıştık çok şükür öyle bir şey de yaşamadık. Umarım bir gün o şehir kalabalığı kalmaz. Şehre gittiğimizde ‘Ay ne kadar sakinmiş’ diyebileceğimiz günler olsun isterim. Kaotik yaşam insan sevgisini de azalttı. İnsanların tahammül seviyesi birbirine olan saygısı azalıyor böyle durumlarda. Devlet politikalarıyla da gençlerin özellikle kırsal alana yönelmesinin önü açılmalı” ifadelerini kullandı.