Ölüm Ukraynalı kadını yemek yaparken yakaladı! 'Korku filmlerinde bile görmedim' diyerek anlattı
Savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan Ukraynalılardan biri de ülkesinin liman kenti Mariupol’da yönetici olarak çalışan Nataliya Şiyan. Yaşadıklarını, “Savaşta en yakın arkadaşımı kaybettim. Bomba sesleri geliyordu, zamanım kalmamıştı. Yanıma sadece kedimi ve pasaportumu alarak hızlıca evden çıktım. Son kez evime dönüp baktım ve Mariupol sokaklarında ağlayarak koşmaya başladım" diyerek anlatan Şiyan, kedisiyle birlikte otostop yaparak 2 hafta süren Türkiye yolculuğunu gözyaşlarıyla Posta.com.tr’ye anlattı.
Elif BAYRAM / posta.com.tr - Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş 11. ayında hız kesmeden devam ediyor. Bu 11 aylık süreçte savaşın her iki tarafı da sayısız kayıplar verirken, binlerce insanın hayatı da değişmeye devam ediyor. Savaş nedeniyle hayatı değişen isimlerden biri de 24 Şubat gecesine kadar başarılı bir iş kariyeri olan Nataliya Şiyan. Ukrayna’nın liman kenti Mariupol’da bir şirkette yönetici olarak çalışan Nataliya Şiyan’ın, savaş başlamadan önce mutlu bir hayatı vardı. Savaştan 2 gün önce haftaya yapılacak işler için, firmalarla görüşmelerini sürdürüyordu. Tüm bunlar bir gecede geride kaldı. Birçok Ukraynalı gibi onun hayatı da savaşla birlikte tamamen değişti. Savaşta hem işini hem de en yakın arkadaşını kaybetti.
Savaş başladığında yaşadığı şoku anlatan Şiyan, "Kimsenin beklediği bir şey değildi. Sabaha karşı korkunç bir patlama sesiyle uyandım. O korkunç sesi asla unutamayacağım. Pencereden baktığımda her yer yıkılmıştı. Binalar yanıyordu. Dehşete kapılmıştım. Hemen haber sitelerini baktım ve o an gerçeğin farkına vardım” dedi.
‘SANİYELER İÇİNDE TOZ DUMAN İÇİNDE KALDI’
Şiyan, bu durumun hemen son bulacağını düşünerek öğleden sonra işe gittiğini ve 24 Şubat’ta iş yerinde genel bir toplantı yapıldığını anlattı. Şaşkınlık içinde olayı anlamaya çalıştıklarını belirten Şiyan, “İlk başta kimse ne olduğunu anlayamadı. Toplantıda, pazartesi gününe kadar işe gelmeyin, bu durum haftaya kadar nasıl olsa çözülür. Biz de kaldığımız yerden devam ederiz diye konuşuldu. Ancak böyle olmadı. Savaş aylardır devam ediyor ve insanlar ölüyor” diye konuştu.
İşten eve dönerken savaşın korkunç yüzüyle karşılaştığını anlatan Şiyan, sokaklarda otobüs olmadığı için yürüyerek eve gittiğini ve o an yaşadıklarını anlattı. Büyük bir patlama sesi duyduğunu anlatan Şiyan “Her yer saniyeler içinde toz duman içinde kaldı. Çığlık sesleri duydum. Caddeler ağlayan ve şaşkın insanlarla doluydu. Ne açık bir market vardı ne de binebileceğiniz bir araç. Saatler sonra yürüyerek eve döndüm. Mariupol’ dün başka bugün bambaşka bir şehirdi. Gerçekten çok korkunçtu” ifadelerini kullandı.
‘MARİUPOL ARTIK ÖLÜ BİR ŞEHİRDİ’
Havanın eksi 15 dereceye kadar düştüğünü söyleyen Şiyan, evden çıkmaya korktuğunu ve çok uzun bir süre evde beklediğini belirterek, “Savaş başladı, her şey birden sıfırlandı. Ne ısıtma sistemi ne elektrik ne su hiçbir şey yoktu. Mariupol artık ölü bir şehirdi. Sürekli bomba ve siren sesleriyle yaşamak korkunçtu” dedi.
Patlamaların şiddeti artmaya başlayınca Nataliya Şiyan, korktuğu için arkadaşının evine gitmeye karar verdiğini ve yolda karşılaştığı olayları unutamadığını söyleyerek o anları şöyle anlattı:
‘RUS ORDUSU TARAFINDAN ÖLDÜRÜLEN ÇOCUKLAR SOKAKTAYDI’
Rus ordusu tarafından öldürülen çocuklar sokaktaydı. Korkunç görüntülerdi. Sokaklarda yüzlerce ölü insan bedeni vardı. Savaşın korkunç yüzüne tanık olmuştum. Caddelerden geçip gidiyorsunuz ve her yer insan cesedi. Bu cesetler günlerce sokakta kaldı, kimse toplayamadı. Çünkü herkes korkuyordu. Korku filmlerinde bile görmediğim vahşeti her gün yürüdüğüm sokaklarda, caddelerde görmeye başlamıştım. Sokakta her gün ölen çocukları, insanları gören birinin psikolojinin normal kalması mümkün değil. Bu korkunç olayları yaşadıktan sonra psikolojim bozuldu. Daha da korkunç olan bu görüntülere alışıyor olmaktı.
Nataliya Şiyan bir süre 43 yaşındaki arkadaşı Janna Safoşina’nın evinde kaldı. Safoşina’nın 3 çocuğu vardı. Ukrayna'da zorlu kış şartları altında devam eden savaş, her geçen gün daha da zorlayıcı olmaya başlamıştı. Savaşın kış aylarıyla birlikte dayanılmaz olduğunu belirten Şiyan, o günlerde hayatta kalma mücadelelerini anlattı:
‘SU YOKTU ÇATIDAN KAR TOPLADIK’
“Hayatımızı devam ettirmek için kurumuş ağaç dallarını toplayarak ateş yakıyorduk. Bahçede bu ateş ile yemek pişirmeye çalışıyorduk. Ancak su da gerekliydi. Su için temiz bir kar bulup onu eriterek su elde ediyorduk. Apartmanın üzerindeki çatıdan erimiş karları toplamaya başladık. Uzun bir süre bu şekilde hayatta kalmaya çalıştık. İçmek için su bile bulamıyorduk. Yaşadıklarımız çok zordu. Hatırladıkça ağlıyorum.”
Nataliya Şiyan, savaşın her Ukraynalı gibi kendi hayatını da öncesi ve sonrası olarak değiştirdiğini söyledi. Şiyan, savaşta sadece çok sevdiği Mariupol şehrini değil, en yakın arkadaşı olan 3 çocuk annesi Janna Safoşina’yı da kaybetti. Yaşadıklarını, “Önce bütün güzel anılarımı yaşadığım renkli ve canlı bir şehrin yok oluşunu izledim. Daha sonra da en yakın arkadaşımı savaşta kaybettim ve bütün bunlar çok kısa bir sürede oldu.” diyerek yaşadıklarını gözyaşlarıyla anlattı:
ÇOCUKLARINA YEMEK YAPARKEN ÖLDÜ
“Yeni bir şehirde yeni bir hayata başlamış gibiydik. Bir şekilde hayata tutunmaya çalışıyorduk. Janna Safoşina çocukları acıktığı için onlara yemek yapmak istedi. Hava buz gibiydi. Soğuk havaya aldırmadan bahçeye gidip ateş yaktı. Bombalar onu evinin bahçesinde buldu. Bu sırada çocukları evde, onu bekliyordu. Ama Janna Safoşina çocuklarının yanına bir daha dönemedi. Apartmanın bombalandıktan sonraki görüntülerine bakıp hala ağlıyorum.”
Rus işgalinin başladığı ilk günden beri yaşadıklarını korku filmini benzeten Şiyan, şehirden çıkmaktan korktuğunu ama Rus ordusunun tüm şehri sardığını anlattı. Yakın mesafeden savaş uçaklarına tanık olmanın ve sürekli korku içinde yaşamanın dayanılmaz bir hal aldığını ifade eden Şiyan, Mariupol’den ayrılmaya karar verdiğini söyledi:
‘TAHLİYE EDİLMEYİ BEKLEYEN İNSANLARI ARABALARIN İÇİNDEYKEN ÖLDÜRDÜLER’
“Şehrin etrafında Rus ordusu vardı. Oradan tahliye olmak çok zordu. 2 konvoy halinde tahliye edilmeyi bekleyen çocuklar ve kadınlar vardı. Rus ordusu tanklarla bu konvoyu vurdu. O konvoylarda tahliye edilmeyi bekleyen çaresiz insanları arabaların içindeyken öldürdüler. Bu yüzden şehirden çıkmaya çok korkuyordum. Bir süre daha Mariupol’de kaldım. Arkadaşlarımla konuşurken 45 dakika sonra şehirden bir araba kalkacağını öğrendim. Bu arabaya yetişebilirsen sende merkezi bir noktaya kadar gelebilirsin dediler.”
Savaş başlamadan önce, bambaşka bir hayatı olan Şiyan, hayatının en korkulu anlarını yaşadığını belirterek Mariupol’den savaştan kaçışını şöyle anlatıyor:
“16 Mart’ta evime hızlıca girdim. Pasaportumu ve gerekli belgeleri masanın üzerinde duran bir çantaya attım. Son kez gördüğümü hissettiğim evime dönüp baktım. Çalışma masam, bilgisayarım, kitaplarım, kırılmasın diye özenle yerleştirdiğim vazolarım sanki hepsi bana bir şeyler anlatıyordu. Zamanım kalmamıştı. Bomba sesleri arka sokaktan geliyordu. Sadece kedimi ve pasaportumu yanıma aldım ve hızlıca evden çıktım. Ağlayarak Mariupol sokaklarında koşmaya başladım. Yollar, caddeler ölen insanlarla doluydu. Bu cehennemden kaçıp kurtulmak istiyordum. Son anda o arabaya yetiştim ve şehirden kaçmayı başardım.”
‘KEDİMLE BİRLİKTE OTOSTOP YAPMAYA KARAR VERDİM’
Bindiği arabayla bambaşka bir hayata başlayacağından habersiz olan Şiyan, “Mariupol’den geçerken özellikle arabanın penceresinden bakmamaya çalıştım. Çünkü yollar ve sokaklar ölen insanlarla doluydu. Deniz kenarı bir yere sığındık. Burada birkaç gün bekledik. Araçtaki insanların tanıdıkları olduğu için burada kalmaya karar verdiler. Benimse yanımda hiç kimsem yoktu sadece kedim vardı. Daha sonra her şeyi göze alıp, Ukrayna'nın batısındaki Chernivtsi şehir merkezine kadar kedimle birlikte otostop yapmaya karar verdim” dedi.
'O ANI HİÇBİR ZAMAN UNUTAMAYACAĞIM'
Nataliya Şiyan, yaşadığı yorucu ve zorlu yolculuğu ise şöyle özetliyor:
“Yaklaşık 6 saat boyunca yolda ağlayarak birinin geçmesini ve beni aracına almasını bekledim. O anı hiçbir zaman unutamayacağım. Bir aileye beni aracına aldı ve daha sonra Chernivtsi’den otobüse binerek 29 Mart’ta Bulgaristan’a geldim. Buradan da İzmir’e geldim ve oradan da Kuşadası’na ulaştım.”
Şu anda Kuşadası’nda yeni bir hayata başladığını ifade eden Şiyan, “İlk başta sadece buradaki Ukraynalılardan yardım istedim. Çünkü gıda ve giysi hiçbir şeyim yoktu. Sonra da Kuşadası belediyesine başvurdum. Onlar da beni Kuşadası Yabancılar Meclisi’ne yönlendirdiler. Buradakiler bana giysi, gıda ve barınma desteği sağladı. Bir şekilde hayatıma devam edebilmem için çalışmam gerekiyordu. Burada bir aileyle tanıştım ve şimdi onların çocuğuna bakıcılık yapıyorum” diye konuştu.
‘YAŞADIĞIM HAYAT DEĞİL, HAYATTA KALMA ÇABASI’
Ukrayna’daki akrabalarını merak ettiğini söyleyen Şiyan, “İnternetten bazen akrabalarıma ulaşmaya çalışıyorum. Onlardan haber almak istiyorum. İyi olup olmadıklarını merak ediyorum. Ben kaçıp kurtulmuş olsam da kalbim Mariupol’da. Benim bu yaşadığım hayat değil, hayatta kalma çabası. Her gün duyuyoruz. Ukrayna’da sokaklar bombalanmaya, insanlar ölmeye devam ediyor. Bu savaş artık son bulsun istiyorum” ifadelerini kullandı.
‘PARALEL BİR DÜNYADA GİBİYİM’
Ukrayna’da savaşın devam ettiğine dikkat çeken Nataliya Şiyan, “Savaş haberlerini izlemek, okumak bile korkunçken, biz bunları birebir yaşadık. Savaşın içinde yer aldık. Ukrayna’da insanlar aç, susuz ertesi gün yaşayıp yaşamayacaklarını bile bilmiyorlar. Tüm dünyanın bu savaşı görmesi gerekiyor. Ben savaştan kaçıp kurtulmuş olsam da paralel dünyada yaşıyor gibiyim. Yemek yiyorum, yaşıyorum ama oradaki akrabalarım aç, susuz, ilaçsız olduğu için yediğim yemek boğazımdan geçmiyor. Bu yüzden o insanların yaşadıklarını anlatmak gerekiyor. Gündelik hayatın içinde; sabah sıcak bir yatakta uyanmak, kahvaltı yapmak, temiz bir su içmek, hastalandığında doktor ve ilaç bulmak orada yaşayan insanlar için artık çok zor. Bunlar diğer insanlar için ne kadar normal değil mi? Oysa bu durum savaşı yaşayan bizler için artık çok daha anlamlı” diye konuştu.