Sahte doktor ve Anna Delvey... İkisinin de ortak noktası aynı
Türkiye Ayşe Özkiraz’ı “sahte doktor” olarak tanıdı. Ayşe, kurguladığı yalanlara ve doktor olduğuna herkesi inandırmayı başardı. Son günlerde Türkiye’nin konuştuğu sahte doktor olayı, New York sosyetesi dahil Silikon Vadisi'ni bile dolandırdığı düşünülen Anna 'Delvey' Sorokin'in hikayesiyle benzerlik taşıyor.
Elif Bayram / Posta.com.tr | Sahte doktor Ayşe 'Ayşem' Özkiraz ile Silikon Vadisi sahtekarı Anna 'Delvey' Sorokin'in izledikleri yöntem aynı gibi görünüyor. İkisi de hayalleri için kestirme bir yol seçiyor. Klinik Psikolog Ebru Şalcıoğlu, iki gerçek hikayede, benzerlikler olduğunu belirterek, narsistik kişilik örgütlenmesine dikkat çekti. Narsist kişilerin çalışarak bir yere gelmektense, hak ettiklerini düşündükleri bir şeyi kendilerince uygun yollardan elde etmeyi normalleştirdiklerini anlattı.
Sahte doktor olayını, "sahte doktor hasta mı suçlu mu?" bakış açısıyla değil, farklı bir açıdan ele almak gerektiğine değinen Klinik Psikolog Ebru Şalcıoğlu, “Bu kişinin sahte doktorluğunun bir tek açıklaması olduğunu düşünmek gerçekçi olmayacaktır. Bireylerin kendi çabalarıyla bir yerlere gelmelerinin çok ön plana çıkarıldığı, başarı vurgusunun çok fazla yapıldığı, rekabetin çok yoğun olduğu bir dönemde yaşıyoruz” diyerek sözlerine başlıyor.
HAYALLERE UZANAN KESTİRME BİR YOL
Ayşe Özkiraz’ın 21 yaşında, Z Kuşağı bir genç olduğuna dikkat çeken Şalcıoğlu, "Başarılı olabilmek için de her ülkenin kendine göre sistemi var. Bizim sistemimizde sınavlar var. Bu sınavları ekonomik olarak toplumun daha avantajlı kesimlerinde yaşayanlar daha fazla kazanıyor olabilirler. Bütün dünyada böyle bir bulgu var. Dolayısıyla bu kişi, erişmek istediği statüye sınavları geçip, okulu bitirerek erişmek yerine, daha kestirmeden varmaya çalışmak gibi bir yol seçmiş olabilir.” diyor.
"HEPİMİZ -MIŞ GİBİ YAŞIYORUZ"
Hepimiz hayaller kuruyoruz, hayata dair isteklerimiz var ama bazı insanlar bu yollara başvuruyor. Şalcıoğlu, işte bu noktada bazı kişisel özelliklerin rol oynadığını söylüyor.
Sahte doktor olayında, kişinin Narsistik Kişilik Bozukluğu olabileceğini belirten, Şalcıoğlu, “Hepimiz bazen -mış gibi yaşıyoruz ama neden bir insan bu kadar ileri gidiyor? Bu kadar ileri gidebilmesini açıklamak lazım. Bu kadar ileri gidebilmesini açıklayabilecek olan da kişinin narsistik özellikler olabilir.” diyerek sözlerine devam ediyor:
"Kişinin hayatında olan şeyler, başına gelenler yaşadığı olaylar bir öğrenme geçmişi oluşturuyor. Kişiye anne baba nasıl davranıyor? Okulda neler oluyor? Nelere tanık oluyor? Bütün bunlar kişide öğrenme geçmişi oluşturuyor. Bu etkinleştiğinde ortaya birtakım sonuçlar çıkıyor. Sahte doktorun kendisine doğum gününde çelenk göndermesi, birincilik plaketleri yaptırması Narsistik Kişilik Bozukluğu olabileceği izlenimini veriyor."
Sosyal hayatımızda statünün kilit bir nokta olduğunu ifade eden Klinik Psikolog Şalcıoğlu, “Toplumsal ve sosyolojik açıdan baktığımızda, bir yandan bireyin üzerine sistemin yüklediği başarı yükü, diğer yandan statü kilit bir nokta oluyor. Buradan sağladığı prestij ve bu prestijin kimliğine yansıması gibi bir gerçeklikle de karşı karşıyayız.” diyor.
NARSİST KİŞİLER AYRICALIKLI OLDUKLARINI DÜŞÜNÜR
Psikolojik faktörlere de dikkat çeken Şalcıoğlu, “Kişinin birtakım psikolojik kişilik özellikleri daha fazlasını hak ettiğine inanmasını sağlayabiliyor. Bu durumda, bazı uygun olmayan yollardan bunlara ulaşma hakkını kendinde görmesi gibi birçok faktör burada rol oynuyor olabilir." diyor.
"Bu olayda bir narsistik kişilik örgütlenmesi olduğu düşünülebilir. Narsistik kişiliklerin kendi değerleri kendi içlerinde değildir. Dışarıdan o değeri yaratabilmek ve sürdürebilmek için dışarıdan gelen onay ihtiyacı içerisinde hayatlarını kurgularlar ve sürdürürler. Sahte doktorun davranışlarına baktığımızda kendi değerini üretmeye çabaladığını görüyoruz.”
Klinik Psikolog Ebru Şalcıoğlu, sahte doktor Ayşe Özkiraz’ın, doğum gününde kendisine 'Çapa'nın gururu' yazan çelenk göndermesinin, dönem birincisi olduğunu dair sahte plaketler yaptırmasının, kazanmadığı bir okulda okuduğunu iddia etmesinin 'narsistik kişilik bozukluğu ile ilişkilendirilebileceğini belirtiyor.
"Narsistik kişilikler ‘Ben zaten her şeyi hak ediyorum’ illüzyonu içerisindedirler. Narsistik kişiliklerin çoğu, ayrıcalıklı olduklarını düşündükleri için başka bir yoldan da bunları yapabilirim algısına kapılabilirler. Çünkü ona sorsanız 'çok zeki, çok akıllı, çok farklı yetenekleri' olduğunu iddia edebilir. Dolayısıyla sahte doktor olayındaki bütün bu özellikler kişinin, narsistik kişilik örgütlenmesine sahip olduğunu düşündürüyor. Ayrıca bütün bunlar kendi değer algısının ne kadar zayıf olduğunu ve değer algısını dışarıdan tamamlama çabası içerisinde olduğunu da gösteriyor."
‘ANNE SEN ÇOK ÇEKTİN, BEN SENİ KURTARACAĞIM’
Annesinin "Kızım ben büyüyünce 'doktor olacağım’ derdi. ‘Anne sen çok çektin, ben seni kurtaracağım’ derdi." ifadelerine dikkat çeken Şalcıoğlu, “Dünyaya geldiğimizde birtakım genetik özelliklerle dünyaya geliyoruz ama yetiştiğimiz ortamlar içerisinde psikolojik yapılanmamız oluşuyor” diyerek sözlerine devam ediyor.
"Kişinin yetiştirilirken bütün çocukluk dönemi boyunca ‘doktor olup bizi kurtaracak’ söylemleriyle doktor olarak kurtarıcı rolüne sokulması, değerin dışarıda olduğu algısı yaratmış olabilir. Aile bilerek ve isteyerek çocuğun üzerinde baskı kurmuyor olabilir. Fakat bazı aileler de bilinçli bir baskı yapıyorlar. Bir beklenti dile getirmek bile onu beklentilerini sıklıkla dile getiriyor? Hangi koşullarda dile getiriyor? Nasıl söylüyorlar? Bu etkenler bile kendiliğinden bir baskı yaratmış olabilir."
Ailelerdeki yanlış söylemlerin çocuklarda ileride farklı sorunlara yol açabileceğini belirten Şalcıoğlu, “Kişi annenin söylemlerinden şunu bile öğrenmiş olabilir: ‘Ben çok zekiyim, çok akıllıyım, çok yetenekliyim, zaten doktor olacağım, doktor olmayı hak ediyorum ve bunu olabilmek için de çabalamama gerek yok, ben kısa yoldan bunu yapabilirim.’ algısı oluşmuş olabilir.” diyor.
Z KUŞAĞI VE SOSYAL MEDYA
Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte narsisizm oranında artış olduğunu yapılan araştırmalardan bildiklerini belirten Şalcıoğlu, narsistlerin değerlerin daha çok dışarıda aradıkları için o değer için aslında sosyal medyanın da bir kıyas alanı oluşturduğunu belirtiyor.
"Orada insanlara bakarak ve onlara öykünerek ve onlar gibi olmaya çalışarak aslında kişi değerini yaratmaya çalışıyor ve kendisini sahte bir şekilde ilk önce sosyal medyada yaratıyor."
Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle kendimizi diğer insanlarla çok fazla kıyasladığımızı ifade eden Şalcıoğlu, “Genellikle de insanın eğilimi daha iyisiyle kıyaslamak. Daha kötüsüyle değil, bakıp da 'ben bundan iyiyim' demek yerine daha iyisine, daha zenginine, daha mutlusuna daha statü sahibi olana bakarak kendisini eksik görme eğilimine giriyor. Bu durum büyük bir kaygı, sıkıntı ve öfke halini de beraberinde getiriyor. Bu duygulardan kurtulma çabası da çeşitli psikolojik sorunların kaynağı oluyor.
SOSYAL MEDYADA HERKES KENDİSİNİ VAR ETME ÇABASI İÇERİSİNDE
İnsanların bir noktadan sonra kendisine ait olmayan bir hayatı, bir duygu ya da bir durumu ‘mış gibi’ yaparak yaşadığına dikkat çeken Şalcıoğlu, “Ayşe Özkiraz 21 yaşında ve Z kuşağı… Daha fazla sosyal medyaya maruz kaldığı için böyle bir olasılık olduğunu da söylemek mümkün. Sosyal medyada herkes kendisini var etme çabası içerisinde. Takipçiler, beğeniler, paylaşımlarımızın tekrar paylaşılması, izlenmesi bütün bunlar ‘-mış gibi’ bir hayatı da normalleştirmeye başlıyor. Kişinin ifadesinde söylediklerine baktığımızda da yalan bir hayat yaşadığını ve buna inandığını görüyoruz.” diyor.
NARSİST KİŞİLER DAHA FAZLA ALDATIYOR
Sahte doktor Ayşe Özkiraz'ın yalanları; sevgilisiyle ilişkisi devam ederken Instagram üzerinden V.C. isimli bir kişiyle görüşmeye başlaması ve iddiaya göre aldatma, kıskançlık durumu sonrasında ortaya çıkıyor.
Narsistlik düzeyi yüksek kişilerin diğer kişilere göre partnerlerini aldatma oranının daha yüksek olduğu söyleyen Şalcıoğlu, “Her narsist aldatır' diyemeyiz fakat bu tür kişilikler kendilerine çoğu şeyi hak görmeleriyle tanındıkları için bu tür davranışları normalleştirebiliyorlar. Narsist kişiler daha fazla aldatıyor, bunu biliyoruz. Dolayısıyla yaşanan bu olay da kişinin narsist bir yapıya sahip olduğunu destekleyen bir bulgu olarak düşünülebilir. ”diyor.
SİLİKON VADİSİNİ DOLANDIRAN ANNA 'DELVEY' SOROKİN ETKİSİ
Şalcıoğlu, sahte doktor olayının New York sosyetes dolandırıcısı Anna 'Delvey' Sorokin'in hikayesiyle benzerlik taşıdığına dikkat çekti.
Anna Sorokin, kendini Anna Delvey adında bir Alman mirasyedi olarak tanıtıp New York jet sosyetesini dolandırmıştı. Dijital bir platform, Sorokin'e 320 bin dolar ödeyerek, hayatını "Inventing Anna" (Anna'yı İcad Etmek) adıyla ekranlara taşımıştı.
Sahte doktor ve Anna’nın izledikleri yolun aynı olduğunu ifade eden Şalcıoğlu, “İkisi de hayalleri için kestirme bir yol seçmiş. Narsist kişiler çalışarak bir yere gelmektense, hak ettiklerini düşündükleri bir şeyi kendilerince uygun yollardan elde etmeyi normalleştiriyorlar.” diyor
Klinik Psikolog Ebru Şalcıoğlu, “Narsistik kişilik bozukluğu olan kişiler, güçlü bir hak duyma duygusuna sahip olabilir. Özel muameleye, tanınmaya ve ayrıcalıklara layık olduklarına inanabilirler. Sahte doktor Ayşe 'Ayşem' Özkiraz ve Anna 'Delvey' Sorokin olayın olduğu gibi narsist kişiler kurdukları hayallere, gerçekmiş gibi inanıp kendilerini değersiz hissetmekten kurtulurlar. Kendilerinde her şeyi hak görürler” diyerek iki gerçek hikayede benzerliklerin olduğunun altını çiziyor.