Gülseren Budayıcıoğlu: Mesleğime ihanet etmiyorum. Bu dizilerden sonra psikiyatriye olan ilgi arttı, bu bile ülkemiz için ne kadar önemli
Uzun zamandır popüler olan pek çok dizinin hikayesi hep aynı kalemden çıkıyor: Ünlü psikiyatrist Gülseren Budayıcıoğlu. Önce ‘İstanbullu Gelin’ ardından ‘Doğduğun Ev Kaderindir’, ‘Masumlar Apartmanı’, ‘Kırmızı Oda’ ve şimdi de ‘Camdaki Kız’ dizisiyle yine karşımızda. Kitaplarını severek okumuştum, şimdi de kitaplarından uyarlanan, gerçek hayatın içinden çıkan dizilerini izliyoruz. Ünlü psikiyatristle buluştuk ve her şeyi konuştuk. Şöyle diyor: “Bizi neden yazmıyorsun” diye sitem eden hastalarım var. Türkiye’nin dört bir yanından bana mektuplar, mesajlar geliyor. İnsanlar hayatını yazıp bana gönderiyorlar çünkü bana güveniyorlar.Alev Gürsoy Cimin / alev.gursoy@posta.com.tr
Dizi sektörünü resmen ele geçirdiniz! Hemen her kanalda kitaplarınızdan uyarlanan diziler var ve reytingler uçuyor…
Çok mutluyum. Sanat amatörleri sever. Ben de bu sektörde amatör ve acemiydim. Ömrüm boyunca işini çok seven idealist bir psikiyatrist oldum. Bu işi yaparken istedim ki insanlar bu diziler aracılığıyla kendini tanısın, keşfetsin ve evlerinde keyifle dizi izlerken ufak ufak bir değişimin ve gelişimin temellerini atalım hep birlikte.
İnsanlar bu dizilerin arkasındaki ismi merak ediyor. Kendinizden bahseder misin?
Önce öğrenciydim sonra doktor ardından psikiyatr sonra yazar oldum şimdi de dizilerde senaristlere destek veren biriyim. Dizilerdeki hedefim, insanların bu karakterlerle empati yapmalarını çok istiyorum. İnsanlara dünyadaki bütün kötülüklerin kaynağını göstermek istiyorum. Çünkü bir bebek dünyaya geldiğinde iyi de değil kötü de…
‘İSTANBULLU GELİN’ DİZİSİ HAYATIMDA BİR MİLATTIR
Yapımcılar kapınızı dizi için çaldığında ne hissettiniz?
Çok heyecanlandım çünkü bunlardan dizi olacağı fikri aklıma hiç gelmemişti. Bir de Ankaralıyım yani, dizi piyasası hep İstanbul’dadır. ‘İstanbullu Gelin’ dizisi hayatımda bir milattır. Ben de bu diziyle inandım ki bu kitaplardan güzel dizi oluyor.
Kitaplarınızın kurgusu dizilerde değişiyor mu?
Tabii ki değişiyor. Hastalarımın hayatını ifşa edecek halim yok! Bu mümkün değil, mesleğime ihanet etmiyorum. Ben hikayenin sadece özünü alır, onu başka dünyalarda yaşatırım. Zaten kahramanların; isim, aile, şehir, meslek, her şeyi kitaplarımda değişir. Yani o kişiye ait, onun tanınabilecek hiçbir özelliğini oraya koymam.
HİÇBİR DOKTOR HASTASININ HAYATINI İFŞA ETMEZ, MÜMKÜN DEĞİL!
Hastalarınızın hayatını ifşa ettiğinizi söyleyenlere ne söylemek istersiniz?
Yaptığın işin etikliğini savunuyorum. Ne ifşası? Sadece psikiyatrist değil, hiçbir doktor bunu yapamaz. Mümkün değil! Özel hayat gizliliği vardır, yasalar vardır. Kitapta geçen isimler bile okuduğunda kendilerini tanımakta güçlük çeker. Küçük bir ipucu bile asla vermem. Yer zaman, isimler, meslekler, çağlar hepsi değişir. Bir de ekrana gelince iyice değişir bunlar.
DRAM PORNOSU YAPTIĞIMI SÖYLEYENLERE KATILMIYORUM ÇÜNKÜ BUNLAR HEPİMİZİN GEÇTİĞİ YOLLAR
Bazıları sizin ‘dram pornosu’ yaptığınızı söylüyor.
Buna katılmıyorum ve haksızlık olarak görüyorum. Arada bir insanları üzüyorum, farkındayım. Bunları görmek, hazmetmek, bunlarla yüzleşmek kolay bir şey değil. Çünkü bunlar hepimizin de geçtiği yollar. Ben olayların kaynağına inerek kendilerini keşfetmelerini sağlamaya çalışıyorum.
Hastalarınızın hayatını kitap yapma fikri nasıl oluştu?
Severek yaptığınız meslek sizi bilgeleştiriyor. Bana gelen her insanı bir kitap gibi kabul ederim. Kitaplara da acayip düşkünlüğüm vardır. Gördüklerimi insanlarla paylaşmak istedim. Hatta bunu misyon edindim. Psikiyatrist olduktan 10 yıl daha geçti ve ancak o zaman bunları kitaba dökebildim. Elimde binlerce hayat hikayesi var ve bunları kitaba dökmek kolay değil.
GERÇEK AİLE ‘MASUMLAR APARTMANI’NDA OLDUĞUNDAN ÇOK DAHA ABARTILI
‘Masumlar Apartmanı’ndaki gibi bir aile var mı sahiden yoksa abartı mı var?
Gerçek aile ‘Masumlar Apartmanı’nda olduğundan çok daha abartılı. O kadarını insanlar kaldıramaz diye ben kitapta da olabildiği kadar azalttım. Gerçek hikayeler, benim kitaplarımınkinden çok daha abartılı. Hatta bazen bunu yazsam insanlar inanmaz ki diye düşünüyorum.
Size de ne zor, ne tuhaf hastalar gelmiş!
Öyle demeyin! Hepimizin hayatı aslında dizi de film de roman da olur. Hepimizin hayatında insanlarla paylaşamadığımız çok özel ayrıntılar var. Topluma örnek olabilecek, benim mesajlarıma uygun olacak, Şiddete ve kötülüğün her çeşidine “Dur!” diyen hikayeleri seçiyorum.
BAZI HASTALARIM ‘BİZİ NEDEN YAZMIYORSUN’ DİYE SİTEM EDİYOR
Ya bizi de yazarsa diye panikleyen hastalarınız olmuştur…
Hiç olmadı, hatta bazı hastalarım, “Bizi neden yazmıyorsun” diye sitem ediyor. Hatta yeni hastalarım “Hocam benim hayatım da güzel roman olur, lütfen beni de yazın” diyor. Bir de bu dizilerden sonra Türkiye’nin dört bir yanından bana mektuplar, mesajlar yağmaya başladı. İnsanlar hayatını yazıp defter halinde bana gönderiyorlar. Bana güveniyorlar, hayatlarının ifşa edilmeyeceğinden bu kadar emin olmasalar böyle olur mu?
Hastalarınızdan dizilerdekilerin kendileri olduğunu anlayan oldu mu?
Hayır. Sadece ‘İstanbullu Gelin’deki aile bilirdi onları yazdığımı. Onlar da çok beğenmiş. Hatta “Bizim evin içinde yaşasanız anca bu kadar anlatabilirdiniz” demişlerdi. Bütün ülke o aileyi aradı ama kimse bulamadı onları.
Bu hastalıklı, saplantılı insanların olduğu diziler toplumu olumsuz etkilemez mi?
Tecavüzler, ensestler, babalardan gelen tecavüzler, satılan çocuklar o kadar çok ki… Gerçekleri bilelim ve bunlarla mücadele edelim. Gerçekleri bilmeden mücadele edemeyiz. “Bir dizi yapalım” dediler ben de hemen “Hay hay” demedim. Bir amaca hizmet etmek istedim. Yoksa bu yaştan sonra neden bu kadar çok çalışayım?
‘Kırmızı Oda’da Binnur Kaya’nın psikiyatr performansını nasıl buldunuz?
Şahane! Binnur Kaya, bir mucize gibi geldi bana. Beni oynayacak kişinin çok farklı olmasını hayal ediyordum ve gökten Binnur düştü. Gözlerim yaşararak hayranlıkla izliyorum. Tarzı bana da çok benziyor.
‘CAMDAKİ KIZ’I 10 KEZ ÇEKSEM YİNE O BEKARET SAHNESİNİ KOYARDIM
‘Camdaki Kız’ dizisinde en son bekaret sahnesi vardı ve çok tartışıldı. Buna ne dersiniz?
Bu diziyi 10 kez çeksem yine o sahneyi oraya koyardım. Amacım, özellikle anne babaların yaptığı yanlışların çocuklarının kaderini nasıl etkilediğini gösterebilmek. Dizilerdeki şiddeti eleştirmeye kalkacak olursak, benim kitaplardan uyarlananlara sıra gelmez. Beni geçmişte çok travmatize eden bir olayı anlatacağım.
50 yıl önce tıp fakültesinde kadın doğum stajı yaparken kızıl saçlı, 13 yaşlarında bir kızı bekaret kontrolüne getirmişlerdi ve bizler bu sahneye tanık olduk. Bu hastanelerin rutinidir. Analar babalar saçından sürükleyerek kızlarını getirirler. Biz o sahnede kızın ne kadar acı çektiğini, utandırıldığını gösterdik. Ben de üzüldüm izlerken ama değişim için üzülmek gerekiyorsa hep birlikte üzülelim. Hem kadınlardan hem erkeklerden bu konuda destek bekliyorum.
Ama RTÜK o sahne sebebiyle ceza verdi…
Çok üzgünüm. Televizyonlarda o kadar korkunç şeyler izliyoruz ki; ölenler, öldürülenler… Neden bunlara değil de bir kadının bekaret kontrolüne götürülüşüne ceza yazılıyor? Diğerleri serbest de bu mu yasak?
Sizi bazı psikiyatristler de eleştiriyor.
Ben tüm meslektaşlarıma saygı duyuyorum. Fakat bu bir psikiyatrı semineri değil, psikologlara özel hazırlanmış bir eğitim semineri değil. Bu halka açık bir televizyon dizisi. Bizim psikiyatriyi halka ulaştırmamıza olanak veren programlar bunlar. Bu dizilerden sonra psikiyatriye olan başvuru sayısı çok arttı. Bu bile ülkemiz için ne kadar önemli ve büyük bir adım.
Siz hasta olsaydınız ve doktorunuz sizin yaşadıklarınızı kitap yapsaydı ne yapardınız?
Ağlayarak izlerdim. Nasıl hastalarımın hayatını izlediğimde gözlerim doluyorsa kendiminkinden daha çok etkilendirdim. Ben kendi yazdığım kitaplarımı bile gözlerim dolarak okurum. Bu dizilerin yapımında emek veren tüm ekip arkadaşlarıma buradan teşekkür etmek isterim. Bir dizi çok büyük emeklerle ekrana geliyor. Eğer bu diziler beğeniliyorsa burada ortak bir emek var.
PSİKİYATRİST OLDUĞUMU UNUTMAYIN! HARİKA HAYATLARI OLAN İNSANLAR BİZE GELMEZ
“Sürekli ekranda dram görmek daha da toplumu geriyor” diyen bir kitle var.
Psikiyatrist olduğumu unutmayın. Harika hayatları olan insanlar bize gelmez. Hayatın görünmeyen yüzü her zaman karanlıktır. O karanlıkları ekranlarda aydınlatmaya çalışıyoruz. Haftada 35 dizi var, isteyen istediğini izleyebilir ama demek ki bizim dizileri izliyorlar. Sağ olsunlar!
- Egzamanın kökünü kurutuyor! Nasır, mantar ve egzamayı tarihe gömüyor, 5 dakikada ayakları pamuk gibi yapıyor!
- Böbrekleri resmen diyalize sürülüyor! Bardak bardak içiyoruz ama ömrü 10 yıl kısaltıp organları çürütüyor, keşke zehir içseydik dedirtiyor!
- Ayakkabıları kar beyaz yapıyor! Yeni almış gibi pırıl pırıl parlatıyor, doğal temizleyici! Sirkeye 1 kaşık eklemek yetiyor
- 1 parça eklemek yetiyor! Turşunun ömrünü uzatıp kütür kütür olmasını sağlıyor, sebzelerin erimesini engelliyor!
- Doğal antibiyotikte hasat vakti! Çayını yapıp bardak bardak içince kolesterolü damardan silip atıyor, kemikleri beton gibi yapıyor! Doğal antibiyotik