'Romantizm nedir bilemedim'
Yüzlerce film çevirdi, kılıktan kılığa girdi. Ama kömür karası gözlerinden, şelale misali saçlarından yayılan dişilik asla değişmedi. Yeşilçam'ın Sultan'ı Türkan Şoray'ın ne kadar mütevazı, anne sıcaklığını yansıtan, şefkatli, kibar olduğunu görünce insan şaşırmadan edemiyor...
Ama bir yanıyla da çocuk... Sana markası ile işbirliğine giren Türkan Şoray ile yaptığımız röportajdan keyif alacağınızı umuyoruz...
RÖPORTAJ: Mina YAZICI
İlkgençlik yıllarınızdan başlayalım. Yaşıtlarınız sokakta oynarken siz para kazanmak zorundaydınız, filmlerde oynuyordunuz. Çocukluğunuzu, genç kızlığınızı yaşayamadınız. O yıllara geri dönmeniz mümkün olsaydı ne isterdiniz?
O yılların masum aşklarını isterdim herhalde. Çok kısa bir çocukluk ve genç kızlık dönemi geçirdim. Hemen hayat gailesi çöktü omuzlarıma. Zaten çok baskıcı bir ortamdı, dedem sokağa çıkarmazdı.
Oyuncu olunca birden yetişkin gibi davrandılar bana, “Türkan Hanım” dediler. Sevdiğimle el ele parkta oturmayı, flörtümle gezmeyi çok isterdim. Ukde kaldı içimde.
Sadece filmlerde senaryo gereği flört ettim. Belki içimde kaldığı için başarılı oldu o sahneler. Hatırladığımda hâlâ hüzünleniyor, filmlerde yaşadığım o romantizmi gerçek hayatta tatmadığım için üzülüyorum. ‘Kamera benim kolum’
Gerçek hayatta romantizmi hiç mi yaşamadınız gerçekten?
Hiç yaşamadım.
Ama perdede aşk yaşarken kameraya başka bakıyordunuz. Ne hayal ediyordunuz ki o kadar farklı oluyordunuz?
Gerçekten kamera benim için başka bir şey. Onun içinde milyonlar var. Sanki o insanlar sizi o vizörden izliyor.
O toplum, sevdiklerim, onlara bir bakış, bir haslet, bir aşk, o geçiyor aklımdan. Kamera da onlara ulaşmam, bakmam için bir araç. Kamera benim kolum, bacağım, herhangi bir uzvum gibi...
7 YAŞINDAKİ İLK AŞK
İlk aşkınızı sorsak... Hatırlıyor musunuz?
Aşk denebilir mi bilmiyorum ama 7 yaşındaydım, adı galiba Semih’ti. Sarışınlığına aşık olmuştum. Çocukça bir şey işte.
Şimdi aşka bakışınız nasıl?
Artık aşk yaşını geçtim. Giderek dinginleşiyor insan ama o zaman da aşk olmuyor. Kavurucu aşk, kavuruyor. Sonra giderek hayatı paylaşmaya, sevgiye dönüşüyor. Aşk yaşanması gereken bir şey. Ben de yaşadım bir zamanlar.
Etkisinde kaldığınız yönetmenler kimler?
Atıf Yılmaz ve Lütfi Akad. Atıf Bey’in hayatımda özel bir yeri var.
Sizi tekrar yönetmen olarak görebilecek miyiz?
Bu yıl bir film yöneteceğim inşallah.
Birlikte rol almaktan en keyif aldığınız oyuncular kimler?
Hepsi. Set, o kadar kader birliği edilen bir yer ki! O an orada aynı kaderi paylaşan insanlarsınız, bu yüzden sevmemek mümkün değil. “Ameliyat olmam gerek”
Yaşlanmak sizi korkutuyor mu?
Yaşlanmak değil ama elden ayaktan düşmek beni çok korkutur. Yakınlarıma yük olmak istemem.
Sağlığınız iyi mi?
Kendime bakmaya çalışıyor, kontrollerimi aksatmıyorum. Sol dizimde menisküs var, ameliyat olmam gerekiyor.
Resim sergisi açacak
Resim yapmaya devam mı?
Yeni bitirdim birini. Çok istek geliyor, galiba bir sergi açacağım. Gelirini bir kadın kurumuna bırakmayı düşünüyorum. Çok seviyorum resim yapmayı, kendimi kaybediyor, dünyadan uzaklaşıyorum.
‘Sarı ve kısa saç isterdim’
Filmleriniz hariç kısa saçlı olmayı düşündünüz mü?
Şimdi de ne çok istiyorum bir bilseniz. Hem kısa hem sarı saç müthiş olurdu. Sarışınlık bana ne kadar yakışır biliyor musunuz? Marilyn Monroe’ya benziyorum. Ama seyircimin görsel hafızasında siyah ve uzun saçlı olduğum için onları hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.
‘HER ŞEYİN BİR SONU VARMIŞ’
Hayat size ne öğretti?
Her şeyin gelip geçici ve bir sonu olduğunu, hırsların, egoların yersizliğini hatta komikliğini, güzelliğin, zenginliğin, şöhretin bir gün bitebileceğini, önemli olanın yaşadığınız her an insanların kalbini kırmadan, sevgiyi hissederek, nefes almanın güzelliğine vararak yaşamayı öğretti.
Yaşarken güzel anların farkına varmıyoruz çünkü. Ruh huzuru çok önemli. Kaderci olmak gerektiğini de öğretti hayat. Hedefiniz olacak ama gerçekleşmeyecek hayaller kurmamak gerekiyor.
Sahip olduklarınızın değerini bilerek, tadını çıkararak, sakin, huzurlu ve sevgiyle yaşamalı. Bu farkındalıkla ilgili ve kendimi bu konuda bilge noktasında hissediyorum. Zaman zaman hayatı, kendinizi sorgulamalısınız ‘neden, niye’ diye...
Bir kadın olarak en çok hangi yönünüzle ortaya çıkmak istersiniz?
Aklımla, özgüvenimle.
‘Beğendili kebabım iyidir’
Yengeç burcusunuz. Bu burç mutfağı sever. İlk kez ne zaman girdiniz mutfağa?
Geç yaşta girdim, çünkü fırsatım olmadı. Önce okudum, sonra dedemlerin yanında yaşadım. Ardından sinema geldi. İlk yemek denemem, evlenip Ankara’ya gittiğim zamandı.
İki yılım yemek pişirmekle geçti. Yağmur çocukken çok yapardım. Hâlâ da yaparım. Beğendili kebabım güzeldir. Annemden müthiş bir kültür aldık. El çabukluğunu öğretti bize.
Beş dakikada en zor, en güzel yemekleri yapabilir, evdeki malzemelerle harikalar yaratabilirim. Ailece yetenekliyiz. Çok isteyerek, severek yaparsanız yemeğiniz mutlaka güzel olur zaten.
Çocukluğunuzu hatırladığınızda burnunuza hangi özlemin kokusu gelir?
Kızarmış ekmek kokusu...
Bir evi ev yapan sizce nedir?
Sevgiyle paylaşım. Evde yalnızsanız ya da sevgisiz bir ortam varsa, ayağınız geri geri gider. Sevgi yumağının olduğu ev, evdir. Yaşadığım evde de hep o sıcaklığı yaşatmaya çalışırım. Benim olduğum evde mutlaka sıcaklık vardır.
‘Beş çocuklu ev kadını olabilirdim’
En büyük şansınız ne?
Sinema oyuncusu olmam ve kızım. Yağmur gibi bir evlada sahip olmak hakikaten büyük şans. Oyuncu da olmayabilirdim, bambaşka bir hayat sürebilirdim. Beş çocuklu bir ev kadını da olabilirdim mesela. Sinema da bir şans oldu.
Bence farklı hayatınız olsa bile yine farkınızı hissettirirdiniz.
Bence de hangi işte olursam olayım mutlaka başarı kazanırdım.
Hayatınızın rolü hangisi?
Hepsi. Çünkü tamamı hayatın içinden. Mekanlar değişti ama duygular hep kadınlık halleriydi. Hepsinde ben vardım. Duygularım, yaşadıklarım vardı.
Geç yaşta anne oldunuz. Birkaç çocuğunuz daha olsun ister miydiniz?
Kaç çocuğum olursa olsun mutlaka onları da kucaklardım ama Yağmur beni o kadar mutlu etti ki on çocuk tadı verdi. Önemli olan, iyi insan yetiştirebilmek. En zor tarafı çocuğu hayata hazırlamak. Sorumluluğu size ait.
Sizce nasıl bir annesiniz?
Çok iyi bir anne olduğuma inanıyorum. Doğamda vardı. Belki tek kötü tarafım, endişeli bir anne olmam. Tedirginim.
Ama çocukken bile Yağmur çok sakin bir çocuk olarak beni sakinleştirir, dengelerdi. Hayatta en korktuğum şey çocuğun şımarık olması. Maşallah bambaşka bir çocuk Yağmur. Çok insancıl, sevecen...
(13.07.2013 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır. )
- Yemeklerin lezzetini 2 kat artırıyor! Zengin besin içeriğine sahip: Bakliyatların gazını alıyor, sindirim sistemini çalıştırıyor
- İkisini bir araya getirince etkisi 20 katına çıkıyor! Yağları şıpır şıpır eritip metabolizmayı fişekliyor! Kabızlık, gaz ve şişkinliğe son verip karnı dümdüz yapıyor
- Baş ağrısını şıp diye kesiyor! 1 parça kullanmak yetiyor: Migren ataklarını durduruyor, geçmeyen baş ağrısından kurtarıyor!
- Felç geçirdi hayatı değişti! Doktorları şaşkına çeviren gelişme: Kendi sesini tanıyamadı
- Kaşık kaşık yiyoruz ama metabolizmayı alt üst ediyor! Her kahvaltı sofrasında var, ömrü 10 yıl kısaltıyor, diyabete davetiye çıkartıyor