Zeynep Alkan: Aşkı yaşama konusunda cesurum ama kısıtlayıcı tavır beni deli eder
Çok güzel, akıllı ve hedef odaklı. Ne istediğini biliyor! Babasının deneyimli tiyatrocu Hamdi Alkan olmasının olumlu yanları kadar olumsuz yanlarına da maruz kalmış ama bunu çoktan geride bırakmış görünüyor. Uzun süre yurt dışında yaşadı. Amsterdam’da oyunculuk eğitimi aldı. Hayatın bir an önce normale dönmesini ve hayallerini gerçekleştirmeyi iple çektiğini söylüyor. Zeynep Alkan ile bugüne ve gelecek hayallerine dair konuştuk. Oya Çınar / oya.cinar@posta.com.tr
Zeynep, daha önce çok başarılı dizilerde ve filmlerde izledik seni ama şu an hayat neredeyse durmuş vaziyette. Mesleğin ve geleceğin adına endişeler yaşıyor musun?
Evet tabii! Herkes kadar benim de kaygılarım, endişelerim var. Sadece birkaç ayda yeni bir dünya düzenine alışmak zorunda kaldık. Ama hepimizin aynı gemide olduğunu ve benzer duygular yaşadığımızı bilmenin bizi yakınlaştırdığını düşünüyorum. Birbirimizi daha çok arar, sorar daha da önemlisi dinler olduk. O yüzden olabildiğince pozitif bakmalıyız olan biten her şeye.
Sen, bunu tam anlamıyla başarabildiğini düşünüyor musun?
Beni üzen tek şey, daha yolun çok başındayken böyle bir durumu deneyimlemek ve bunun yapmak istediğim bir sürü şeye engel olması… Daha keşfetmek istediğim çok şey var ama sabırlı olmam gerekiyor. Elbet dünya eski haline dönecek. Belki eskisinden de daha güzel olacak her şey. Geleceğe dair çok büyük umutlarım ve hayallerim var. Bir oyuncu olarak potansiyelime ve hayatın bana getireceklerine güveniyorum.
BAZEN KAYBOLMUŞ GİBİ SAATLERCE BOMBOŞ BAKIYORUM
Sen bu süreci nasıl geçirdin? Nelerle meşgul oluyorsun?
Daha çok düşünüyorum… Hatta bazen sadece saatlerce düşünüyorum... Bazen de hiç düşünmüyorum. Bomboş baktığım çok oluyor, kaybolmuş gibi. Birinin dürtmesiyle kendime geliyorum. Meditasyona başlamamı sağladı bu süreç mesela, o kadar iyi geliyormuş ki. Farkındalığımı artırdı ve bu bende çok iyi etkiler yarattı. Kendimle yüzleşmemi sağladı, kim olduğumu sorgulattı bana. Özetle bu süreç beni bayağı olgunlaştırdı.
Bildiğim kadarıyla Amsterdam’da oyunculuk eğitimine devam ediyorsun…
Amsterdam’daki oyunculuk eğitimim sona erdi. Sertifikamı aldım ve çok mutluyum. İnanılmaz deneyimlerim oldu. Tüm dünyadan, farklı kökenlere sahip öğrenciler ve büyükler tanıdım. Bir sürü yeni alana merak sardım, yemek yapmak büyük ilgi alanım şu dönemde. Kendimi aştım diyebilirim. (Gülüyor) En son brokoli tabanından pizza yaptım, harikaydı… Komediye karşı büyük bir ilgim var. Stand-up tarzı senaryolar yazıyorum. Hikayeler yazıyorum, bazıları kısa film olma yolunda ilerliyor. Fotoğraf çekmeyi çok seviyorum ve mitolojiyle ilgileniyorum.
DAHA HER ŞEYİN BAŞINDAYIM BU YÜZDEN ÇOK HEYECANLIYIM
Genel olarak nasıl bir hayatın var? Şu ana kadar yaptığın seçimlerden mutlu musun mesela?
Sakin ama bir o kadar renkli bir hayatım var. Tabii ki renklendirmek kişinin kendi elinde. Olabildiğince aktif ve üretken olmaya çalışıyorum. Her ne olursa olsun,
“Keep moving forward” yani “Her zaman ilerlemeye devam et” diyorum kendime. Çünkü hayat çok güzel. Yurt dışında olduğum süre boyunca da evimde oturan bir tip olmadım. Her fırsatta müzelere, tiyatrolara, sanat galerilerine, konserlere gittim. Bunlar bana çok şey kattı. Yaşadığım hayattan memnunum. Bazen düşünmüyor değilim tabii ki, acaba yurt dışına gitmesem ve burada çalışmaya mı başlasam diye... “Zaman mı kaybettim, geç mi kaldım?” diye. Sonra kendine dönüp bakıyorum. “Ne geç kalması” diyorum! Hayatımın en değerli zamanları bunlar ve asla unutmayacağım anılar deneyimledim. O yüzden şükrediyorum. İyi ki yapmışım. Her şeyin başındayım ve bu yüzden çok heyecanlıyım.
Gelecekte, kendini içinde görmek istediğin bir fotoğraf karesi anlatsan… İçinde neler var?
Dev bir sahnede, kalabalık bir seyirci kitlesi önünde, başarısıyla ailesinin gözlerini doldurmuş, mutluluk göz yaşları döken bir Zeynep var.
YETENEĞİNİZ YOKSA KİMİN KIZI OLURSANIZ OLUN BİR ŞEY OLAMAZSINIZ
Baban Hamdi Alkan, deneyimli bir tiyatrocu; annen Canan Hoşgör de aynı şekilde. Bu durumun, yaşıtlarına göre senin hayatını zorlaştırdığını düşünüyor musun?
Ünlü bir anne ve babanın çocuğu olmanın hem pozitif hem negatif yönleri var. Öncelikle söylemem gerekiyor ki annemin ve babamın bende yerleri çok ayrıdır. Hayatımın büyük bir bölümü sette babamı izlemekle geçti. ‘Reyting Hamdi’ vardı o zamanlar, her gün farklı bir karakter tiplemesiyle komedi yapardı. Çok etkilenirdim izlerken… O kostüm odası büyülüydü benim için. Bu yüzden çok şanslıyım.
Zor yanlarına gelirsek…
Bir dizide ya da filmde rol almak için, çok çalışarak seçmelere girip seçilmiş olsan da “Torpil var zaten, babasından dolayı almışlardır” gibi önyargılarla çok karşılaşıyordum. Oysa herkesin göz ardı ettiği bir gerçek var. Yeteneğiniz yoksa, kimin kızı olursanız olun, bir şey olamazsınız.
BABAM BANA HEP ‘NASIL MUTLU OLACAKSAN ÖYLE YAŞA’ DER
Dışarıdan bakınca, tüm seçimlerinde çok özgür görünüyorsun. Görünmeyen tarafı nasıl? Nasıl bir ilişkin var annen ve babanla?
Bence yaptığın seçimlerde, birine veya kendine zarar vermedikten sonra bir sorun yoktur. Babam bana hep “Nasıl mutlu olacaksan öyle yaşa” der. Ben de aynısını ona derim. Aldığım kararlar da hep bu doğrultuda, iyi niyet üzerine kurulu. Seçimlerimin arkasında durmayı ailemden öğrendim ve güvenlerini hiç kırmadım.
SOSYAL MEDYADA ÇOK TAKİP EDİLMEMİ ENERJİME BAĞLIYORUM
Sosyal medyada da bir fenomensin resmen. Bu kadar beğenilmeni ve takip edilmeni nelere bağlıyorsun?
Enerjime bağlıyorum. Renkli paylaşımlar yapmaya çalışıyorum, bu da fark ediliyor. Zaman zaman komik skeçler, videolarla insanların ilgisini topluyorum. İnsanlar gerçekliği seviyor. Bunun yanında; güzel müzikleri, sanat eserlerini, kimi zaman yaptığım yemek tariflerini paylaşıyorum. Hayat gerçekten paylaştıkça güzelleşiyor. Benim de amacım pozitif enerji yayıp, insanların yüzünde tebessüm oluşturabilmek.
AŞK, ALMAK DEĞİL VERMEKTİR, VERDİKÇE DE ALIRSIN
Aşk sana ne ifade ediyor?
Aşk tek başına bir kavramdan çok; saygıyla ve koşulsuz sevgiyle, yaşanılan, maceralarla dolu; birbirin için aldığın risklerle, karşılıklı verilen özgürlükle, birbirini tamamlayan düşüncelerle ve daha konuşursam çook uzayacağını bildiğim sayılamaz büyüyle dolu, çok güçlü bir duygu. Aşk, benim için heyecandır, adrenalindir. Almak değil, vermektir. Verdikçe de alınır. Bir günde ya da bir hareketle var olamayacağı gibi, hiç değişmeyen bir duygu da değildir. Her geçen gün, karşılıklı gösterilen sevgiyle daha da alevlenir. Aşka inanıyorum...
Sonsuz aşk var mı sence?
Bilime göre yok. Ama ben aşkı deneyimleme konusunda cesurum. Sonsuz olacak mı, onu da yaşayıp göreceğim sanırım.
KISKANÇLIK MESLEĞİMİ VE ÜRETİMİMİ İPOTEK ALTINA ALIR, BUNA İZİN VERMEM
İlişkilerde kıskançlık konusuna nasıl bakıyorsun?
Kıskanç değilim, hiç değilim hem de! Böyle bir duygum yok. Ne sevgililikte ne arkadaşlıkta ne de hayatta… Bana karşı yapıldığında da rahatsız olurum. Kısıtlayıcı tavır beni deli eder. Hele de benim mesleğime karşı böyle bir tavır, üretimimi, yaratıcılığımı, her şeyimi ipotek altına alır. Dolayısıyla hiç tahammülüm yok.
İlişkide “Tolere edemem” dediğin başka neler var?
İnsan yaşadıkça görüyor. Ben genellikle rahat tutumu olan bir insanım ve empati kurarım. Karşımdakinin yerine kendimi koyup, “Neden böyle yaptı?” diye düşünürüm. Bu yüzden tolere etmek epeyce kolaylaşır. Edemeyeceğim bir şey yaşamadım çok şükür! Dürüstlüğün ve söyleyeceklerini içinde tutmamanın, daimi iletişimde olmanın ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Ama yalanı asla tolere edemem. İçinde yalan olan bir ilişki hiç yaşanmamalıdır.
ÖZGÜVENİ GÖZLERİNDEN OKUNAN KADIN GÜZELDİR
Çok güzel bir genç kadınsın. Güzellik tanımın ne? Sen aynaya bakınca gördüğün Zeynep’le mutlu musun?
Çok teşekkür ederim… Aynaya baktığımda kendimi ne kadar iyi hissediyorsam o kadar güzel görüyorum. Eğer çok mutluysam parlıyorum! Birinin gözlerinin içinin gülmesi, kendini mutlu hissetmesi, sağlıklı olması asıl güzelliktir. Bir kadının gözlerinden özgüveni okunuyorsa, kendisiyle barışık ve mutluysa aynaya baktığında da güzelliği ortaya çıkıyor.
ERKEKLER DE ESTETİĞİ KADINLAR KADAR İLGİLİ AMA BUNUN ÜZERİNDE DURULMUYOR NEDENSE
Estetiğe nasıl bakıyorsun?
Estetiği kadınlar kadar erkekler de tercih ediyor ama nedense sadece kadınlar üzerinden konuşuyoruz, bunu anlayamıyorum. Kendi özelimde her zaman doğallığı sevmişimdir. Karakteristik güzellik ilgimi çekmiştir. Güzelliğin sadece fiziksel özelliklere bakılarak yorumlanmasını yanlış bulurum. Aura deriz ya, odur önemli olan… Estetiğe karşı değilim, kişi öyle mutlu olacaksa, beğenmediği bir yerine müdahale edebilir. Fakat sokakta yürürken çoğu kişinin birbirine benzediğini fark ediyorum bazen. Kalıplaşmış bir estetik görünüşü var ve sırf o kalıba uymak için estetik yaptıranlar oluyor. O güzellik algısı bana boş geliyor. Estetikte modaya karşıyım. Herkes kendine has olmalıdır. Dayatılan güzellik algısının esiri olmamak gerek.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET ÇIĞRINDAN ÇIKMIŞ DURUMDA
TUTTURMUŞLAR BİR FİZİKSEL ÜSTÜNLÜK…
HİÇBİR GERÇEKLİĞİ YOK
Kadına yönelik şiddet hakkında ne düşünüyorsun?
Aklım almıyor. Utanarak ve kalbim acıyarak takip ediyorum. Sadece kadına değil; yaşlılara, hayvanlara, doğaya karşı çok acımasız bir dünyada yaşıyoruz. Ama özellikle benim ülkemde kadına yönelik şiddet çığırından çıkmış durumda. Biliyorum ki, kadının ‘dişi’ değil ‘insan’ olarak algılandığı gün dünya değişecek! Tutturmuşlar bir fiziksel üstünlük… Hiçbir gerçekliği yok. Kadın ve erkek arasında tam bir eşitliğe inanıyorum.
Kısa kısa…
INSTAGRAM ÜZERİNDEN ALDIĞIM EVLİLİK TEKLİFLERİ ÇOK KOMİK GELİYOR
Bugüne kadar Instagram’dan aldığın en en komik mesaj neydi?
Evlenme teklifi alıyorum zaman zaman. Garip geliyor çünkü bazıları gerçekten çok ciddi görünüyor.
Bir erkeği gözünde çekici hale getiren üç özellik ne olabilir?
Akıllı, vicdanlı ve komik olması.
Kendinde en sevdiğin üç özellik?
Empatimin gelişmiş olması. Adalet duygum ve hep pozitif oluşum.
- İkisini bir araya getirince etkisi 20 katına çıkıyor! Yağları şıpır şıpır eritip metabolizmayı fişekliyor! Kabızlık, gaz ve şişkinliğe son verip karnı dümdüz yapıyor
- Baş ağrısını şıp diye kesiyor! 1 parça kullanmak yetiyor: Migren ataklarını durduruyor, geçmeyen baş ağrısından kurtarıyor!
- Felç geçirdi hayatı değişti! Doktorları şaşkına çeviren gelişme: Kendi sesini tanıyamadı
- Kaşık kaşık yiyoruz ama metabolizmayı alt üst ediyor! Her kahvaltı sofrasında var, ömrü 10 yıl kısaltıyor, diyabete davetiye çıkartıyor
- Karaciğeri resmen yeniden doğmuş gibi yapıyor! Her sabah aç karnına 1 kaşık yutmak yetiyor: Bağırsakları fokur fokur çalıştırıp ömre 10 yıl ekliyor!