Deniz Akbulut kimdir? Kaç yaşında ve hangi filmlerde oynadı?
Yeşilçam’da birçok filmde oynayan, görme yetisini kaybeden Deniz Akbulut’un hayatı merak ediliyor. İnternette sıklıkla “Deniz Akbulut kimdir? Deniz Akbulut kaç yaşında ve hangi filmlerde oynadı?" soruları aratılıyor. İşte Deniz Akbulut ile ilgili detaylar…
Deniz Akbulut kimdir? Deniz Akbulut kaç yaşında ve hangi filmlerde rol aldı? sorularının cevapları burada...
Deniz Akbulut kimdir?
Pırıltılı dünyanın en içe dokunan öykülerinden biri Deniz Akbulut’un yaşamı... 1965 yılında zengin bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Deniz Akbulut, bir süre Londra'da genç kızlara görgü eğitimi veren bir okula devam etti. Daha sonra Türkiye'ye dönerek Nejat Uygur Tiyatrosu'nda oyunculuğa başladı. 1976 yılında Yirmidört Saat adlı filmle sinemaya adım attı. “Kaderi Zorlama” filminin de aralarında bulunduğu 50'ye yakın filmde oynadı.
Deniz Akbulut görme yetisini nasıl kaybetti?
1991 yılında bir gün film setindeyken aniden görme yetisini yitirdi. Kimi tansiyon dedi sebebi için kimi kullandığı bir ilacın buna yol açtığını söyledi. Deniz Akbulut, üstelik sadece 31 yaşındayken gözlerini kaybedip sonsuz bir "beyazlığa" gömüldü. Bir süre kariyerine de ara vermek zorunda kaldı. Akbulut. Gözlerinin açılması için ameliyat olması gerekiyordu ama yeterli maddi imkanları olmadığı için ameliyat olamadı. Akbulut, Çöpten Kalpler, Deniz Sınır gibi yapımlarda rol aldı. Deniz Akbulut "Film gibi" kitabında gözlerini neden kaybettiğini anlattı.
İşte kitabın arka kapağında kısaca anlattığı hikayesi: "Daha 13 yaşındayken Nejat Uygur’la tiyatro oyunculuğu yapıyordu. 15 Yaşında Yeşilçam’la tanıştı ve Cüneyt Arkın’la başrol oynadı. Dünyanın en hızlı senaristiyle nişanlandı. Nişanı atınca, Yeşilçam’dan da atıldı. Prenses Leydi Diana ile Londra’da sınıf arkadaşıydı. Türkiye’ye uluslararası fotomodel ve manken olarak döndü. Türkücü arabeskçi filmlerin aranılan başrol oyuncusuydu. Daha sonra ‘gazino devri’nin masaları ful dolduran assolisti olarak tanıdık onu... Uğruna yerin üstü kadar yerin altı da birbirine girerken, henüz daha yirmili yaşlarının başındaydı... Erkekler onun için deli oluyordu ama, o bir tek kişiyi sevdi... Bir tek kişiyle de evlendi... Fakat erkeklerden yana hiç de şanslı olmamıştı... Fazla sevilmek kıskançlığı, kıskançlık ise şiddeti beraberinde getiriyordu hep... Prodüktör nişanlısı da, kocası da onu hep öldüresiye sevmişlerdi... Daha otuzuna bile gelmeden ölümcül bir komadan uyandığında, artık başka bir dünyada yaşıyordu... Simsiyah ve sadece kendini görebildiği bir dünyaydı bu... Birçok insanın ‘dayanamaz, kendini öldürür’ dediği noktadan yaşama yeniden tutundu. ‘Yıldız olmak, ışığı görmek değil, ışık vermektir’ dedi ve bambaşka bir yaşamı sıfırdan öğrenerek, artık görmediği bir dünyada görenlerden daha çok şey yaptı.
- Ihlamuru sakın böyle tüketmeyin! Böbrekleri bitiriyor...
- Aydın Dağları’nda son yılların en verimli hasadı yapıldı! En güçlü antioksidan: Kalbe giden damarlarda yağ çözücü etkisi yaratıyor
- Karlı ve yağmurlu havalarda tabak tabak için! Vücudu soba gibi ısıtıyor: Böbrek ve karaciğere kalkan oluyor
- Kaşık kaşık yiyoruz ama tansiyonu, şekeri tavana çıkarıyor! Zehirden bile daha zararlı 3 besin, ağzınıza bile sürmeyin
- Her yemekte sarımsak soymaya son! Dondurucuda aylarca tazeliğini koruyor