İzmirli, tam bir sörf tutkunu ve oyunculuğa aşık. 'İnsanlık Suçu' dizisiyle oyunculuğa başladı. Şimdi yazın en çok izlenen dizisi 'Afili Aşk'ta Volkan rolüyle karşımızda... 29 yaşında ve ''Artık bir kadında beni cezbeden tek şey zeka, çok güzel ama zeki olmayan bir kadınla beş dakika sohbet edemem'' diyor.
‘Afili Aşk’ yazın en izlenen dizilerinden biri oldu. Başlarken dizinin bu kadar tutacağını tahmin etmiş miydiniz?
Açıkçası hissetmiştim. Daha birinci bölümü okuduğumda klişe romantik komedinin dışında bir hikaye olduğunu gördüm. Özellikle kadın karakterin hikayesinin yorumlanış şeklini, benim canlandırdığım Volkan karakterinin enerjisini çok sevdim. Ve bu projenin içinde olmak istedim.
Sizce seyirci bu işi neden bu kadar sevip sahiplendi?
Başrol oyuncularının enerjisi çok önemli oluyor ama beraberinde yan karakterlerin hikayelerinin de güçlü olması gerekiyor. Sadece başrole yüklenmemek gerekiyor. Öyle olunca da her sahneyi kendi içinde başka bir heyecanla izliyor seyirci. En azından ben öyle izliyorum. Seyirci de böyle hissediyor ki bu kadar güzel sonuç aldık.
VOLKAN’I OYNARKEN SERKAY’IN ESKİ HALİNE DÖNÜYORUM
Kerem’in suç ortağı Volkan rolündesiniz. Volkan bana gerçek hayatta Serkay Tütüncü ile taban tabana zıt bir karakter gibi geliyor…
O kadar zıt değil aslında. Tabii ki Volkan daha hareketli ve hayatın her noktasında zevk almayı, kendini mutlu etmeyi bilen biri. Benim daha pesimist yanlarım vardır. Volkan daha enerjik. Büyük farklarımız var ama bir yandan da benim altı-yedi yıl önceki halime benzetiyorum onu. O yüzden Volkan’ı oynarken Serkay’ın eski haline dönüyorum bazen.
Sizin kendinizde zaaf olarak gördüğünüz neler var?
Duygusalım biraz, hatta fazla duygusalım.
İzmirli olmaya çok önem atfediliyor. Siz de İzmirli’siniz. Ne ifade ediyor size İzmir?
Muhteşem bir şey! Biri “Ben İzmirliyim” dediği an enerjim değişiyor. Genelde de o insanlar gerçekten çok sevdiğim insanlara dönüşüyor. Biz İzmirliler biraz akışta yaşarız. İstanbul’da herkesin çok isteyip yapamadığı bir şey. Para yok, çaba yok, hırs yok. İzmir öyle bir yer. Ama bu da handikapa dönüşebiliyor bazen. Fazla rahatlık da iyi değil. Hiç üretmediğini fark ediyorsun bir süre sonra. Ama şunu biliyorum, bir gün yeniden dönüp yaşayacağım yer İzmir.
Eleştiri karşısında tutumunuz ne?
Ne yönde eleştirdikleri çok önemli. Oyunculuksa söz konusu olan onu zaten ben de eleştiriyorum. Tüm çabam ve adımlarım daha iyisini yapabilmek üstüne çünkü. Sürekli kendimi geliştirmeye çalışıyorum.
Dışarıdan o kadar duygusal durmuyorsunuz…
Yok, gerçekten çok duygusalım. Çok yazı yazarım mesela kendi iç dünyama dönük. İleride bir kitap çıkarmayı da çok istiyorum. Özellikle son altı yedi yıldır, kendimi tanıdıkça ve sanırım biraz yoganın da etkisiyle çok dökülmeye başladım. Unutmamak için de her şeyi kaydediyorum. Sonra yazıya döküyorum.
Fazla duygusal olmanızın zararını gördünüz mü hiç?
İçinde bulunduğum sektörde, iş tercihlerimde zaman zaman tamamen duygusal bakarak hareket ettiğim için yanlış kararlar verdiğim oldu. Ama çok büyük zararını gördüm de diyemem.
Oyunculuk çocukluk hayalinizmiş. Gerçekten tek motivasyonunuz muydu, yoksa bir şekilde şöhret olmak mı istiyordunuz?
Tanınır olmayı herkes ister, bunu reddetmiyorum ama amaç değil sadece yaptığınız şeyin sonucu oluyor. Kaldı ki benim yaptığım her işte kendi çevremde tanınırlığım vardı. Sporda mesela 12 yıldır sörf yapıyorum ve o çevrede herkes beni tanırdı. İyi sörfçüydüm. Diğer yandan oyunculuk hevesim hep vardı. Çok film izlerdim. 9 Eylül Üniversitesi’nin tüm tiyatro oyunlarına giderdim. Amatör tiyatrolarda oynuyordum zaten.
Kendinizi izlerken ne hissediyorsunuz?
Çok eleştiririm. “Yapma şunu” diye sinirlenirim falan yani (Gülüyor).
KADINLARLA İLİŞKİMDE SÜREÇ ODAKLIYIM
“Her işte, her zaman işin en sonunu düşünürüm” demişsiniz. Kadınlarla ilişkinizde durum nasıl?
Süreç odaklıyım. Çünkü dediğim gibi çok duygusalım ve o anda ne hissediyorsam odur benim için. Karşımdakiyle iyi hissettiğim noktada aşktan ya da ilişkiden kesinlikle kaçmam. Takıntılı bir adam değilim. Mutluysam tamamdır benim için. Ötesini berisini çok hesap etmem.
Şöhret olduktan sonra kadınların ilgisi arttı mı?
Bu biraz şizofrenik bir durum bence. Normal hayatınızda, tanınmıyorken bir kadının ilgisini hissetmek, onu elde etmek, beraber olmak ya da arkadaş olmak çok tatmin edici. Çünkü karşısındaki sensin sadece. Şöhret olduktan sonra bununla ilgili bazı soru işaretleriniz oluşabiliyor doğal olarak.
Ama o hisse kapılıp sizinle ilgilenen birine, hayatınıza alacağınız kadına “Neden?” sorusunu sormak da öz güvensizlik gibi geliyor bana. Çünkü bir kadının hatta bir insanın herhangi biriyle sadece kariyeri ya da şöhreti yüzünden birlikte olmak istemesi de çok mantıklı gelmiyor bana.
DEĞİŞKEN DAVRANANLARLA İLİŞKİMİ DİREKT KESERİM
Bir insan size her konuda güvenebilir mi?
Şu ana kadar hayatıma giren çıkan kimse güvenle ilgili bir sorun yaşamamıştır. Arkadaş ilişkilerimde de ikili ilişkilerimde de en özen gösterdiğim konu. Değişkenlikten hoşlanmam. Bir masada başka, diğer masada başka türlü konuşulmasından hoşlanmam. Öyle durumlarda karşı taraf için “Vardır bir bildiği, bir nedeni” diyemiyorum. Direkt o ilişkiyi kesip atıyorum.
Siz de aynı durumda kalabilirsiniz ama. Çok sert değil mi ilişkiyi kesmek?
O noktada empati kuramıyorum, affedici olamıyorum çünkü inanın ben asla yapmam. Her zaman çok düz ve netim. Her zaman söylediğimin, yaptığımın arkasında dururum.
HIRSIM BENİ MOTİVE EDİYOR
Göründüğünüz kadar hırslı mısınız?
Hırslıyım evet, kendime hedef koyduğum zaman onu yapmak için hayli hırslanabiliyorum.
Genelde insanlar hırsı zaaf olarak görür…
Ben hiç öyle görmüyorum, çünkü hırsın bana zarar verdiğini düşünmüyorum. Hırs, benim için başkasının üzerine basmak değil. “Hırslıyım” derken kendi kendime koyduğum bir hedefe koşmaktan bahsediyorum. O da beni olumlu yönde motive ediyor.
SAPSYOSEKSÜELİM, ZEKİ KADINLARI SEVERİM
İlişkilerde tavlayan taraf mısınız tavlanan taraf mı?
Duruma göre değişiyor. Çok süründüren kadınlar da oldu hayatımda, ilgisini çok gösteren kadınlar da.
Hangisi daha zevkli? Biri için uğraşmak mı yoksa sizinle uğraşılması mı?
Çok değişken bir şey ya! Ama tavlanmayı, bir kadının beni etkisi altına almasını seviyorum galiba (Gülüyor).
Sizi en çok ne cezbeder?
Bence bu yaşla da alakalı. Şu anki kafamla kesinlikle zeka derim. Belki altı-yedi yıl önce sorsanız bu soruyu “Küçük bir burnu olsun, saçları şöyle olsun” diyebilirdim. Artık bunların gerçekten hiçbir öneminin olmadığını düşünüyorum. Çok güzel kadınlar görüyor, tanıyorsunuz ama beş dakika bile aynı ortamda duramayabiliyor, irite olabiliyorsunuz. O yüzden artık kesinlikle zeki kadın! Ne deniyordu ona sapyoseksüel mi? (Gülüyor).
Aşk tanımınız ne?
Geçici.
Kendinizi yakışıklı buluyor musunuz?
Bazı açılardan (Gülüyor). “Yakışıklıyım” demem ama olduğu kadarıyla kendini bilen, kendinin farkında biriyim.
Sizce sizden iyi arkadaş mı olur, iyi sevgili mi?
Ben kesinlikle Serkay’ın arkadaş halini tercih ederim.
OYA ÇINAR
oya.cinar@posta.com.tr
- Yoğurdun içine koyup kaşık kaşık tüketin! Yiyenler kolesterol nedir bilmiyor, bağırsakları motor gibi çalıştırıyor
- Tütün kadar zehirliymiş: Bardak bardak içiyoruz ama tansiyonu, şekeri tavan yaptırıyor
- Beyaz saçlardan kurtulmanın en doğal yolu: 1 saat bekletince saçlar eski rengine dönüyor, boyatmaya gerek yok
- Ehliyet yaşında büyük değişiklik! Gençler direksiyon başına daha erken geçecek
- Tırnağı böyle olanlar soluğu hastanede alsın! Mantar, egzama ve sedefin yanı sıra organ sağlığına işaret ediyormuş