Şahane yetenek, muhteşem oyunculuk. Sanki oynamıyor, yaşıyor ve izleyenlere yaşatıyor… Oyuncu Erkan Petekkaya’dan bahsediyorum. Çarşamba akşamları Kanal D’de ekrana gelen ‘O Kız’ dizisinin başrol oyuncusu Erkan Petekkaya, can verdiği Kadir karakteriyle kalplere dokunuyor, tüyleri diken diken ediyor. Ünlü oyuncuyla hem rolünü konuştuk hem de hayatı… Tüm samimiyetiyle karşınızda Erkan Petekkaya...
ALEV GÜRSOY CİMİN / alev.gursoy@posta.com.tr
Oyunculukta altın çağınızı yaşadığınızı söyleyebilir miyiz?
Ne mutlu bana ama bizim işimizde, “Ben harikayım, ben şahaneyim” diye bir şey yok. Olmamalı da... Bu iş iki şeyi sevmez; tembellik ve şımarıklık. Her daim çok çalışacaksın, kendini yenileyeceksin. Hem kendim hem de izleyenlerim için çok çalışıyorum. Mahcup olmamak çok önemli.
Mütevazı duruşunuzu anlıyorum ancak ‘O Kız’ dizisindeki performansınız dillerden düşmüyor.
Şımarıklık bana göre değil. Beğendiyseniz en büyük ödül bu bana. Benim için çok öğretici oldu bu dizi. Beş yaşındaki bir çocuğun zekasına sahip olan Kadir karakterini canlandırıyorum. Çok zor ve riskli bir işti, ben de çok büyük bir risk aldım. Seyirci beğendi ya benim için önemli olan bu. Çaycı da olsam kapıcı da olsam en iyisini yapardım. Ha oyuncu Erkan ha çaycı Erkan… İnsan yaptığı işi sevip saymalı.
SEYİRCİ OLMAZSA OYUNCU BİR HİÇTİR
Bu kadar mı önemli seyirci? Para, şöhret daha önemli değil mi?
Seyirci olmadan onlar olmaz. Seyirci olmazsa oyuncu bir hiçtir. Benim şöhretle pek ilgim yok. İşimi yapıyorum; eve gidince de sadece Erkan’ım. Babayım, eşim, dostum, mahallelinin komşusuyum... Yaşayabileceğin kadar paran olsun yeter. Fazlasında gözüm yok. Öldüğümde güzel anılmak isterim. Cüneyt Arkın, Tarık Akan, Fatma Girik ve daha nice ustalarımız gitti. Türkiye arkalarından ağladı. Ustalıkları, iyilikleri konuşuldu. Allah herkese nasip etsin. Son nefesimi verirken, “Şu sahneyi keşke şöyle oynasaydım” diyecek kadar seviyorum işimi.
CÜNEYT ARKIN VE TARIK AKAN’IN ANCAK ÇIRAĞI OLABİLİRİM
Sizi Cüneyt Arkın, Tarık Akan, Kadir İnanır gibi isimlerin veliahtı gibi gören bir kitle var. Buna ne dersiniz?
Ustalarımın hepsini çok seviyorum, örnek alıyorum. Bırakın onların koltuğunu doldurmayı, koltuklarının yanında sandalyede oturabiliriz ancak. Tabureye yani! Ben sadece onların çırakları olabilirim.
GÜZEL KIZLARIN YAKIŞIKLI ERKEKLERİN OYUNCULUKTA KALICILIĞI OLMAZ
Güzel kızlar, yakışıklı erkekler başrolleri kapıyor. Bu anlayışa ne dersiniz?
Onların oyunculukta kalıcılığı olmaz. Güzellik bir yere kadar… Eskiden öyle olabilir ama artık yapımcılar güzelliğe, yakışıklığa bakmıyor. Çünkü seyirci ona bakmıyor. Seyirci işi hakkıyla yapanı izliyor. Diğerini yemiyor.
Başrolü paylaşacağınız isimleri size danışırlar mı?
Ben meslek hayatımda buna hiç karışmadım. Öyle bir sorumluluğa girmem, kimseyi de ekmeğinden etmem. Herkesle oynarım. Kendi oyunculuğuma bakarım ben. Büyük dağları da ben yaratmadım. Ukalalık yapmam.
“Asla oynamam” dediğiniz roller var mı?
Seçme şansımı elbette kullanıyorum.
BENİ ÖFKELİ ZANNEDERLER AMA ÇOK DUYGUSALIM
Çok merhametli olduğunuzu biliyorum. Bu kadar duygusal olup da belli etmemeyi nasıl başarıyorsunuz?
Beni öfkeli zannederler ama aslında çok duygusalım. Çabuk parlarım, hemen sönerim. Dik bir adamım, dürüstüm. Yalan, dolan, hile yok bende. Haksızlığa gelemem. Gıybet, nankörlük, yalan olmasın, gerisi çözülür. Hepimiz insanız.
En büyük ödül nedir sizin için?
Alkış tabii ki. Benim mesleğim alkışla var. Bizim iş göle maya çalmak gibidir. Ne başarılı olacak ne olmayacak bunu kestirmek çok zordur.
‘BU KAZMADAN BİR ŞEY OLMAZ’ DEDİKLERİ KİŞİYDİM BEN
Kariyer yolculuğunuz için, “Nerden, nereye…” dediğiniz oluyor mu hiç?
“Bu kazmadan bir şey olmaz” dedikleri kişiyim ben… Büyükelçi olmak istiyordum aslında. Tiyatro okudum. Sıfır yeteneğim vardı. Bir gün Kadıköy’de, otobüs durağında bir kız gördüm. Pendik otobüsüne bindi. Tek biletim vardı, ben de peşinden bindim. Tanıştık. Tiyatro yapıyormuş, beni provaya çağırdı. Gitmeye başladım. Bir gün bir oyuncu gelmedi. Bana, “Şunu sen okur musun?” dediler. Sahneye çıktım. İçimde bir şeyler oldu. O anda oyuncu olmaya karar verdim.
Sonra ne oldu?
17 yaşındaydım. Tiyatronun ‘t’si yoktu hayatımda o güne kadar. Ders aldım. Eskişehir'de konservatuvar sınavına girdim, kazandım. Şöhret olmanın değil başarının peşinden koştum. Oyunculukta başarısızlık çok acı bir şey. Allah’ıma binlerce kez şükrediyorum. Karıma ve çocuğuma teşekkür ediyorum. Çünkü çok zor bir sektör, yıllardır bu işin içindeyim çok şükür dimdik ayaktayım.
DÜŞMANIM BİLE OLSA DARA DÜŞÜNCE KOŞARIM
Sinan Akçıl, komşunuzmuş. Sizin için “Türkiye’nin en delikanlı insanlarından biridir” dedi. Ona bunu söyletecek ne yaptınız?
Sağ olsun. Kötü gününde herkese koşarım. Düşmanım bile olsa dara düşünce koşarım. İnsanlık önemli. Üç günlük dünya, göçüp gideceğiz. Kimse buradan bir şey alıp gidemeyecek. Herkesin sonu üç metre kefen bezi… Neyin kavgasını yapalım? Bana kötülük edene iyilik edersem belki düzelir; bir başkasına yapmaz o şeyi diye düşünürüm. Bence kimse kötü doğmuyor.
Kolay affeder misiniz?
Haksızsam özür dilerim. Ben yanlış yapmam, hata yaparım. Yanlış bilinçli, planlı isteyerek yapılır. Bunu kabul etmiyorum ama hata insana mahsustur; affı vardır. Özür dilemek de erdemdir.
Para insanları değiştirir mi?
Beni değiştirmedi. Fazlası da zarar zaten. İnsanlığa faydan olacak. Çok paran varsa ihtiyacı olana dağıtacaksın. Ben yardımseverim, çok dağıtırım ama anlatmam, ayıptır. Para hastalıkta lazım. Annemi Alzheimer yüzünden kaybettim. O zaman gördüm paranın önemini.
Hayatınız film olsun ister miydiniz?
Yok ya olmasın, boş ver. Ben o filmi yaşadım. (Gülüyor) Bir daha aynı filmi izlemek istemiyorum. Ama zor bir hayattı inan ki.
ŞİDDET KONUSUNDAKİ YASALAR DAHA DA SERTLEŞMELİ
Önü kesilemeyen erkek şiddetine dair ne söylersiniz?
Yalnız kadına değil hayvana, çocuğa, erkeğe de şiddet arttı. Şiddetin her türlüsüne karşıyım. Suçsuz, günahsız kadınlar bıçaklanıyor. Kediler yakılıyor… Eğitim şart! Cehaleti yenmeliyiz. Her şey cehaletten. Güçlü kadınlar yetiştirmeliyiz. Kızları okutmalıyız. Ayaklarının üzerinde durmalılar. Bu eğitimle olur. Yasalar daha da sertleşmeli. Adam kadını çat çat dövüyor, arka kapıdan salınıyor. Anlamıyorum, bu nasıl iş!
Ülkede sizi neler üzüyor?
Çok şey! Türkiye’nin içinde bulunduğu öfke ve şiddet! Cehalet çok üzüyor, cahil cesareti üzüyor. 50 yaşındayım eskiden böyle değildi. Çok şey değişti. Emek harcamadan kazanmak isteyenler çoğaldı. Eskiden biri sokakta düşse herkes koşar, yardım ederdi. Şimdi bir tekme de başkaları vuruyor düşene. Ve insanlarda mutsuzluk var. Bir de ciddi öfke kontrol sorunu. Bir şarkı çalmıyor diye müzisyeni cam parçalarıyla öldürmek ne demek? Bunu yapan da koca koca insanlar. Toplum nereye gidiyor? Çok üzülüyorum çok...
- Felç geçirdi hayatı değişti! Doktorları şaşkına çeviren gelişme: Kendi sesini tanıyamadı
- Kaşık kaşık yiyoruz ama metabolizmayı alt üst ediyor! Her kahvaltı sofrasında var, ömrü 10 yıl kısaltıyor, diyabete davetiye çıkartıyor
- Karaciğeri resmen yeniden doğmuş gibi yapıyor! Her sabah aç karnına 1 kaşık yutmak yetiyor: Bağırsakları fokur fokur çalıştırıp ömre 10 yıl ekliyor!
- Göz altı morluklarını tarihe karıştırıyor! 3 malzemeyle evde hazırlanıyor: Kan dolaşımını hızlandırarak cilt tonunu eşitliyor
- 3 hafta uygulayınca iğne ipliğe çeviriyor! Vücuttaki yağları eritiyor: Metabolizmayı çalıştırıp forma sokuyor