O, aşk şarkılarının prensi. Yıllardır ne çizgisini bozdu ne de efendiliğinden ödün verdi. Sesi zaten güçlüydü, üzerine bir de oyunculuk ekledi ve onda da başarılı oldu. Kutsi’den bahsediyorum. Şimdilerde TRT 1’in vazgeçilmez dizilerinden biri haline gelen ve izleyiciyi ekrana kilitleyen ‘Benim Adım Melek’ dizisinde Halil Şirhan karakterine hayat veriyor. Buluştuk ve hem diziyi hem yeni şarkısını hem de şöhret yolculuğunu konuştuk. Alev Gürsoy Cimin / alev.gursoy@posta.com.tr
Yeni şarkınız ‘Hayranım Sana’ sevenlerinizle buluştu. Nasıl geri dönüşler aldınız?
Daha çok yeni, bebek bir şarkı. Çok samimi buldular ve çok sevildi. Şarkının içindeki hikaye de dikkat çekti. Bir an evvel klip çekmek istiyoruz. n “Keşke kaset, CD, albüm devri bitmeseydi” diyor musunuz hiç? ‘Keşke’ güzel bir kelime değil. ‘Keşke’leri ‘iyi ki’lerle doldurmak lazım. O dönemlerden de geçtik ama çağa ayak uydurmalıyız ve bu dijital çağın hızını yakalamalıyız.
Ben hâlâ plak dinliyorum, bozmadan saklamaya çalıştığım binlerce CD ve kasetim var, çünkü ben o dönemden geliyorum ve o döneme saygı duyuyorum. Ben her zaman albüm sanatçısı oldum. Dijital platformlarda da tekli şarkılar sunmak da bana büyük bir mutluluk veriyor. Önemli olan ruhumdan ve gönlümden geçenleri en iyi şekilde yansıtabilmek.
OYUNCULUĞU ‘DOKTORLAR’ DİZİSİNİN ÇEKİMLERİNDE ÖĞRENDİM
Peki, oyunculuk maceranız nasıl başladı?
2005 yılında çıkardığım ‘Sana Ne’ albümümün klibinin ardından başladı. MED Yapım’dan Fatih Aksoy’la buluştuk, bana ‘Doktorlar’ dizisinden bahsetti. Anında kabul ettim. Düşünemeden karar vermeme şaşırdı. Oysaki ben dizinin müziklerini yapacağımı zannediyordum. Meğerse başrol teklif ediyorlarmış. İlginç bir olaydı. Oyunculuk tecrübem, eğitimim yoktu. İlk deneyimimdi. Bütün oyuncu arkadaşlarımdan yardım ve destek alarak oyunculuğu ‘Doktorlar’ dizisinin çekimlerinde öğrendim.
Oyunculuğunuz da müzisyenliğiniz kadar etkileyici. ‘Benim Adım Melek’ dizisinde Halil Şirhan karakterini canlandırıyorsunuz. Diziden ve karakterinizden bahseder misiniz?
Diziyi çok samimi buluyorum. Kendi karakterimi de diğer karakterleri de çok seviyorum. Set içerisinde muhteşem bir enerji var. 43. bölümdeyiz ve çok iyi gidiyor. Gaziantep’te sevgi ve saygı dolu bir ortamda çalışıyoruz. Halil; içinden geçenleri söyleyen, adaletli, sevgi ve saygı dolu biri. Ailesine, işine, işyerine, çalışanlarına çok saygılı ve iyi bir adam. Bir karakterin, dizi içindeki duruşu benim için çok önemlidir ve ben bu adamı çok seviyorum.
HER YAPTIĞIM İŞ BİR ÖNCEKİNİ ARATMASIN DİYE ÇABALIYORUM
Benzer noktalarınız var mı Halil ile?
Bunu daha önce düşünmedim ama hayatım boyunca düzgün biri olmaya, doğru yaşamaya ve güzel işler yapmaya çalıştım. Her yaptığım iş bir öncekini aratmasın diye çabalıyorum.
BENİM ÇOCUKLUĞUM KOCAMAN BİR GÜLÜMSEMEYDİ
Nasıl bir aileye doğdunuz?
Malatya doğumluyum ama Ankara’da büyüdüm. Emek mahallesi 65. Sokak’ta neşe ve mutluluk dolu bir çocukluk geçirdim. Taa o zamanlardan müziğe aşıktım. Çocukluğumda biraz yaramazdım ama anne ve babamın sözünü dinlerdim. (Gülüyor) Hiçbir zaman onları çok kızdıracak şeyler yapmadım. Benim çocukluğum kocaman bir gülümsemeydi.
Hüzünlü bir mizacınız var gibi, yanılıyor muyum?
Ben Balık burcuyum, duygusal bir insanım. Belki o duygusallık beni öyle yansıtıyor olabilir. Ama tabii ki her insan gibi üzüldüğüm ve mutlu olduğum zamanlar oluyor ama çok da fazla hüzünlü değilim. Olmayayım da zaten!
HAYATIMDA ÇOK BÜYÜK İNİŞ ÇIKIŞLAR OLDU AMA ÖNEMLİ OLAN İVMEYİ SABİT TUTABİLMEK
Buralara gelene dek hayatınızda çok iniş çıkışlar oldu mu?
Hayatımda çok büyük iniş çıkışlar oldu ama önemli olan ivmeyi sabit tutabilmek. Daha yeni başlıyoruz. Halen hedeflerimiz, hayallerimiz var. Her şey biraz kısmet ve şansla alakalı ama kişi de hayallerinin peşinden koşmalı.
Kutsi’ye göre zirve neresi?
“Ben zirvedeyim, ben artık oldum” diye bir şey yok. Benim için zirve değil hedef var. Fakat ben koştukça hedef uzaklaşıyor. Demek ki hedefi bulma çabam daha devam edecek. Yolumuz uzun…
Mutluyken mi yoksa mutsuzken mi iyi şarkılar çıkarıyorsunuz?
Her ikisi de ama ben olaya şarkının enerjisi olarak bakıyorum. Şarkı, bir su sızıntısı gibidir bir şekilde dinleyiciyle buluşur.
Hayatınızın nasıl bir evresindesiniz?
Hem oyunculuk hem müzik anlamında yoğun bir süreçteyim. Şimdi bir de bu Covid-19’la uğraşıyoruz. Her şey Allah’tan geliyor. Her şeyin Allah’tan geldiğine inandığım için öfkelenmiyorum ve her şeyi kabul ediyorum. Dualar ediyorum. Güzel şarkılar ve projelerde olabilmek için de çaba sarf ediyorum.
ANNE VE BABA OLMAK DÜNYANIN EN ZOR AMA EN GÜZEL DUYGUSU
İki kızınız var. Baba olmak nasıl hissettiriyor?
Parmaklarına diken batsa içim cız eder. Anne ve baba olmak dünyanın en zor ama en güzel duygusu. Elbette onları kendimden daha çok düşünüyorum fakat sadece endişe duyarak yaşanmaz. Onların geleceği için çırpınıyoruz. Onlara iyi koşullar sağlamak, en iyi eğitimleri sunmak görevimiz. Karamsarlıkla olmaz. Böyle dönemler atlatılır, onlara da doğru rol model olmalıyız. Allah bütün çocukları korusun.
Sizi en çok ne üzer?
İnsana dair her şey. Hastalık, ölüm, haksızlıklar, merhametsizlikler...
Türkiye’nin genel durumuna dair kaygılarınız var mı?
Hayır yok. Ben ülkemi ve ülkemin insanını çok seviyorum. Bizim ülkemiz gibisi yok. Cennet gibi... Her şeyiyle dört dörtlük ve şahane. Sadece sevgi ve saygı çerçevesinde yaşayalım, başka hiçbir şey istemem.
Bazı sektörlerin hali perişan gidiyor. Müzik piyasası ne durumda?
Ben Polat Yağcı gibi bir patronum olduğu için şanslıyım, çünkü o müziğe değer veren, adam gibi adamdır. Müziğe değer veren bu adamlar olduğu sürece müzik piyasası ayakta durur.
Sosyal medyayla aranız nasıl. Oradaki zehir gibi dil konusunda ne söylersiniz?
Ben hiç bu tarz polemiklere dahil olmuyorum. Sosyal medyayı da sadece gerektiğinde kullanıyorum. Çok fazla haşır neşir değilim ama kullanmadan da olmuyor.
Yılların size getirdiği en büyük tecrübe ne oldu?
Sabretmeyi öğrendim. Çocukluğumdan beri de merhamet dolu bir yüreğim var. Kimseyi incitmemeye özen gösterdim.
GÖRÜNDÜĞÜM KADAR GİZEMLİ BİR ADAM DEĞİLİM, AŞIRI DUYGUSAL BİR TİPİM
Kapalı kutu gibisiniz. Gizemli bir yanınız da var. Nasıl tanımlarsınız kendinizi?
Göründüğüm kadar gizemli bir adam değilim. Aşırı duygusal bir tipim. Birçok şeyi bir anda yapmaya çalışırım. Beynim sürekli çalışır, hayallerim çok fazladır. Her zaman iyilik, güzellik ve merhametten yanayımdır. Saygı ve sevgi çerçevesinde yaşamaya çalışıyorum.
Sizi tanıdığımızdan beri çizginizi hiç bozmadınız. Bunu nasıl başardınız?
Her zaman yaptığım işle anılmak ve müzik kalitemi yüksek tutmak istedim. Gitar çalıyorum, bir enstrümana sahibim ve onun bütün duygularını ifade etmeye çalışıyorum. Müzik kalitemden ödün vermemeye çalışıyorum. Samimi ve duygusu yüksek melodiler için çaba sarf ediyorum. Çizgimi bozmamak için de özellikle özen gösterdim. Ben müziğe ne veriyorsam, ne kadar çalışıyorsam, ne kadar duygularımı katıyorsam müzik de bana aynı şekilde karşılık veriyor.
DEDEM İSMİMİ DEĞERLİ EDEBİYATÇIMIZ AHMET KUTSİ TECER’DEN İLHAM ALARAK KOYMUŞ
İsminizin bir hikayesi var mı? Neden Kutsi?
Rahmetli dedem ismimi Ahmet Kutsi koymuş. Değerli edebiyatçımız Ahmet Kutsi Tecer dedemin edebiyat öğretmeniymiş ve onu çok severmiş. Dedem de ondan ilham alarak bana bu ismi vermiş.
Aaa! Ben Kutsi’yi sahne isminiz sanıyordum. Peki, ne demek Kutsi?
Sahne ismimi değil ama öyle sanan çok oluyor. (Gülüyor) Kutsi; kutsal, saf, tertemiz demek. Zaten Kuran-ı Kerim’de de geçen bir isim. Rahmetli dedem ben iki yaşındayken vefat etmiş. İyi ki böyle bir isim koymuş. Umarım ismimin verdiği saflığı ömür boyu taşırım.
MÜZİK YOLCULUĞUM YEDİ YAŞINDAYKEN ÇÖPTE BULDUĞUM TEK TELLİ BİR MANDOLİNLE BAŞLADI
En başa dönersek müzik yolculuğunuz nasıl başladı?
Ankara’da, yedi yaşında çöpte bulduğum tek telli bir mandolinle başladı. Kendi kendime şarkılar söyler, besteler yapmaya çalışırdım. Ankara Emek Mahallesi’ndeki evimizin balkonunda tek telli mandolinle çalabildiğim bir tane şarkı vardı ve ben onu saatlerce söyleyerek kendimi konser alanında zannederdim. O yaşlardaki hayalim gerçek oldu. Demek ki insanın hayallerini kovalaması gerekiyormuş. Mandolinden sonra gitara hakim olmaya çalıştım. Hâlâ her gitarla konsere çıktığımda muhakkak o evimizin küçük balkonunda, kendi kendime verdiğim konserler aklıma geliyor.
O zamandan belliymiş meğer yolunuz...
Sesimin güzel olduğunu herkes söylerdi. Ben de gidip şan, gitar, piyano hocasından ders aldım. 28 yıldır müzikle iç içeyim, birçok yerde sahneye çıktım. Hep bir gitarım olsun istiyordum. Ama öğrenciydim ve bir türlü param çıkışmıyordu. Ankara’da gitar satan bir mağaza vardı, önünden her geçtiğimde takılıp kaldığım bir gitar dururdu vitrininde. O zaman için çok da pahalıydı. Almam mümkün değildi. Bir gün Kızılay’a indim. Bir arkadaşımın bankada işi vardı. Onu beklerken Kazı Kazan satın aldım. Tam da o gitarı alacak para çıktı. Hemen gidip gitarı satın aldım.
- İkisini bir araya getirince etkisi 20 katına çıkıyor! Yağları şıpır şıpır eritip metabolizmayı fişekliyor! Kabızlık, gaz ve şişkinliğe son verip karnı dümdüz yapıyor
- Baş ağrısını şıp diye kesiyor! 1 parça kullanmak yetiyor: Migren ataklarını durduruyor, geçmeyen baş ağrısından kurtarıyor!
- Felç geçirdi hayatı değişti! Doktorları şaşkına çeviren gelişme: Kendi sesini tanıyamadı
- Kaşık kaşık yiyoruz ama metabolizmayı alt üst ediyor! Her kahvaltı sofrasında var, ömrü 10 yıl kısaltıyor, diyabete davetiye çıkartıyor
- Karaciğeri resmen yeniden doğmuş gibi yapıyor! Her sabah aç karnına 1 kaşık yutmak yetiyor: Bağırsakları fokur fokur çalıştırıp ömre 10 yıl ekliyor!