Spor hayatında birçok uluslararası başarıya imza atan serbest dalış şampiyonu Şahika Ercümen; çevre kirliliği, plastik kullanımı ve iklim krizi gibi konularda farkındalık yaratmak için dünyanın her yerinde dalmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Temsilciliği’nin ‘Sudaki Yaşam Savunucusu’ ilan ettiği Şahika Ercümen, dünyada da büyük takdir görüyor. Kendini yaşama döndüren yerin su altı olduğunu söyleyen milli sporcu ile Koton için hazırladığı ‘Suya Saygı’ koleksiyonunun tanıtımı öncesi Momo Bebeköy’de buluştuk. Bekir Saçar / bekir.sacar@posta.com.tr
Doğa aşığı birisin. Pandemi sürecinde eve kapalı kalmak seni nasıl etkiledi?
Süreç beklediğimden uzun sürdü ve hâlâ devam ediyor. Baktım ki bu virüs kısa sürede geçmeyecek Çanakkale’ye ailemin yanına gittim. Uzun süre orada yaşadım. Çok dikkat etmeme rağmen ağır bir COVID-19 geçirdim. Eskiden olduğu kadar iyi antrenman yapamama rağmen bu yıl hayatımın en iyi derecelerini yapıp yeni rekorlar kırdım.
Nerelerde dalmayı seviyorsun?
Ben bulunduğu ortama çok çabuk adapte olabilen bir sporcuyum. Antarktika’ya gidip buz gibi sularda da dünyanın en sıcak yerlerinde zorlu şartlarda da dalabiliyorum. Bazen çok lüks otellerde bazen çadırda kalıyorum. Denizin, okyanusun her yerinde dalmak benim için büyük bir keyif.
‘Deniz Kızı ve Delfi’ adında bir kitap yazdın. Ondan bahseder misin?
Bu kitap benim hayalimdi. Çocukken deniz kızlarının var olduğuna inanırdım. Deniz kızı Şahika ve minik yunus Delfi'nin heyecanlı macerasını anlatıyor. Çocuklar, masmavi okyanusun derinliklerinden yunus parklarına uzanan bu macerada, sayısız deniz canlısıyla tanışacak ve onların dünyasını daha yakından tanıyacaklar.
Çocuklar bu kitaptan ne öğrenecek?
Amacım denizleri ve dünyayı korumak. Birleşmiş Milletler Sudaki Kalkınma programıyla birlikte bu kitaba, çocukların anlayabileceği dilde interaktif çalışmalar ve bilgiler ekledik. İçinde de küçük bir sertifika var. Çocuklar oraya fotoğraflarını yapıştırıp ‘Sudaki Yaşam Savaşı’ adayı olabiliyorlar.
DÜNYAYI ÇOCUKLAR DEĞİŞTİRECEK
İklim değişikliği sence nasıl önlenebilir?
Geleceğimiz olan çocuklara temiz bir doğa emanet etmemiz gerekiyor. Bence dünyayı çocuklar değiştirecek. Biz bir ailedeki bir çocuğu bile bu bilgilerle donatabilirsek, ailelerin çocuklara gösteremediği o yolu çocuklar ailelerine gösterebilir. Bu sebepten bu kitabın devamı gelecek.
İNSAN YAŞAMAYAN ANTARKTİKA’DA BİLE PLASTİK ATIKLARA RASTLADIM
'Sudaki Yaşam Savunucusu' olarak neler yaptın?
Pandemi döneminde oluşan maske ve eldiven atıkları için yaptığım dalışlar tüm dünyada büyük ses getirdi. Çünkü bu Türkiye’nin değil tüm dünyanın sorunu. İtalya’daki bir atık bir süre sonra bizim denizlerimizde var olabiliyor. Tel bir insanın bile yaşamadığı Antarktika bile plastik atıklara rastladım.
Denizlerdeki kirliliğe ve geri dönüşümün önemine dikkat çekmek için atıklardan havlu ürettiniz. Bu projeyi anlatır mısın?
Green Petition, denizlerden toplanan pet şişelerden ve kumaş atıklarından üretilen çok özel bir havlu. Dünyaya bir örnek niteliğinde çok güzel bir proje. Bunun bir Türk markası tarafından üretilmesi de çok anlamlı. Doğayı koruyan, sahiplenen, doğaya zarar vermeyen bu tür projeleri çok önemsiyorum. Elimizdekileri geri dönüşümle değerlendirip bu tüketim çılgınlığını yavaşlatmamız gerekiyor.
BAHAMALAR’DA BEŞ TÜRKİYE REKORU KIRIP ÜÇ MADALYA ALDIM
Bu yıl hangi dalışları gerçekleştirdim
İlkbaharda Kızıldeniz’de yoğun bir dalış programım oldu. Antrenmanlar yapıp küçük yarışmalara katıldım. En iyilerin katıldığı dünya kupası Bahamalar’da yapıldı. Bu işin Grand Prix’i olarak gösteriliyor. Orada beş Türkiye rekoru kırıp üç madalya aldım. Sonrasında Kaş’ta yapılan dünya kupasında iki şampiyonluk aldım. Geçtiğimiz günlerde de bir dünya rekoru kırarak bu yılı kapattık.
BİR DALIŞ YAPMAK İÇİN AYLARCA DENİZDE ANTRENMAN YAPIYORUM
Bu sporu daha ne kadar yapacaksın?
Dalış sporunun yaşı yok. Rakiplerimin çoğu 40 yaş üstü. İstersem daha uzun yıllar yapabilirim. Fakat mental olarak çok zorlayan, çok fedakarlık gerektiren bir spor. Bir dalış yapmak için aylarca denizde antrenman yapıyorum. Özel hayatım bile kalmıyor. Planım dalmaya devam etmek. Çünkü performansım yerinde ve çok yüksek.
OKYANUSTA OLMAK SOKAKTA OLMAKTAN DAHA GÜVENLİ
Dalış esnasında köpek balıklarından korkmuyor musun?
İnanır mısın, insanlardan korktuğum kadar köpek balıklarından korkmuyorum. Su altı fotoğrafçısı Ayşegül Dinçkök ile ‘Derin Tutku’ adını verdiğimiz su altı belgeselini çekmek için dünyanın bir ucuna gittik. Hiçbir korumamız olmadan köpek balıkları arasında daldık ve çekim yaptık. Okyanusta köpek balıklarının arasında olmak, sokakta olmaktan daha güvenli.
ONLAR CANAVAR DEĞİL EKOSİSTEMİN EN ÖNEMLİ HALKALARINDAN BİRİ
‘Derin Tutku’ belgeselinde neyi anlatmak istediniz?
Köpek balıkları canavar değil. Ekosistemin en önemli halkalarından biri. Bizden milyonlarca yıl önce de yeryüzündeydiler. Onlar denizler, mercanlar ve ekosistem döngüsü için çok önemli. Her yıl milyonlarca köpek balığı katlediliyor. Bunların sadece üç-beş tanesi insanlara saldırıyor ama hâlâ korkutucu bir canavarmış gibi tanıtılıyorlar.
KADINLAR SADECE VAR OLABİLMEK İÇİN BİLE ŞİDDETE MARUZ KALIYOR
Gerçekten köpek balıkları söylendiği kadar tehlikeli değil mi?
Tabii ki değil. Kadınlar her gün, üreyebilmek ve var olabilmek için bile inanılmaz şekilde şiddete maruz kalıyor. Buradan yola çıkarak ‘Yanılgı’ adında bir doğa ve kadın projesini ortaya çıkardık. Ben köpek balıklarıyla dalarken, Ayşegül su altında bizim fotoğraflarımızı çekiyor. Global bir proje. Dünyanın farklı yerlerindeki fuarlarda gösterildi. Bu projeyle kadınlara yapılan şiddetin altını çizmek istedik.
ALERJİK HASTALIĞI OLAN BİR ÇOCUKKEN DALIŞLA HAYATIM DEĞİŞTİ
Gelecek için nelerin hayalini kuruyorsun?
Sosyal sorumluk projeleri çevre koruma çalışmaları iklim krizi, denizlerin sorunları gibi sorunlarla ilgilenmeye devam edeceğim. Dünyanın farklı yerlerinde dalmak istiyorum ve yeni rekor çalışmalarım olacak. Hayal kurmaktan hiç vazgeçmeyeceğim. Ben alerjik hastalığı olan bir çocukken, dalışla tanıştıktan sonra hayatım değişti. Umarım daha çok yaşama dokunabilirim. Bir dalış okulu açmak istiyorum.
Aynı zamanda beslenme ve diyet uzmanısın. Bu işi hâlâ yapıyor musun?
Diyetisyenlik sporla paralel, çok özel bir meslek. Üniversite eğitimimi ve yüksek lisansımı diyetisyenlik üzerine yaptım. Milli Takım’ın menülerini ve beslenme programlarını yaptım. Markalarla iş birliği ve danışmanlıklar yapıyorum.
ÇEVREYE DUYARLI BİR KOLEKSİYON
Koton markasıyla ‘Suya Saygı’ koleksiyonunu hazırladın. Bu süreç nasıl gelişti?
Koton’la geçen yaz da bir koleksiyon hazırlamıştık. Felsefesi olan bir koleksiyondu. Şimdi de ‘Suya Saygı’ adını verdiğimiz kış koleksiyonumu çıkardık. Doğaya katkı sağlayan, geri dönüşüm tekniklerinin kullanıldığı ürünler hazırlandı. Bu iki koleksiyonumuz da çevreye duyarlı. Tüketiciler tarafından ilgi görmesi beni çok mutlu etti.
Senin için moda nedir?
Moda benim için zamansız bir şey. Tekstil sektörü, her zaman doğaya zarar verdi. Giydiğimiz kıyafetler ne kadar iyi tekniklerle üretiliyor, doğaya hizmet edebiliyor mu, giydiğimiz şey içimize siniyor mu? Ben alışverişlerimde bu kriterlere dikkat ediyorum.
- Felç geçirdi hayatı değişti! Doktorları şaşkına çeviren gelişme: Kendi sesini tanıyamadı
- Kaşık kaşık yiyoruz ama metabolizmayı alt üst ediyor! Her kahvaltı sofrasında var, ömrü 10 yıl kısaltıyor, diyabete davetiye çıkartıyor
- Karaciğeri resmen yeniden doğmuş gibi yapıyor! Her sabah aç karnına 1 kaşık yutmak yetiyor: Bağırsakları fokur fokur çalıştırıp ömre 10 yıl ekliyor!
- Göz altı morluklarını tarihe karıştırıyor! 3 malzemeyle evde hazırlanıyor: Kan dolaşımını hızlandırarak cilt tonunu eşitliyor
- 3 hafta uygulayınca iğne ipliğe çeviriyor! Vücuttaki yağları eritiyor: Metabolizmayı çalıştırıp forma sokuyor