Bu yemeklere herkes bayılıyor ama sürekli bu tip beslenme gözlerde hasara yol açıyor
Kebapları, dolmaları; katmerinden içli köftesine kadar sofraları mideleri bayram ettiren Güneydoğu Anadolu mutfağı ne yazık ki pek masum değil. Güneydoğu Anadolu mutfağı eğer bazı konulara dikkat edilmezse hem diyabet hastalığına zemin hazırlıyor hem de farkında olunmayan diyabete bağlı olarak gözlerde kalıcı hasarlar bırakmaya başlıyor. Diyabetin gelişmesinde hastaların bazı hatalı alışkanıklarının da büyük etkisi var.
Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Belgin Ekmekçiler, diyabet hastalığıyla birlikte gözlerde oluşan hasara dikkat çekerek, “Maalesef Güneydoğu Anadolu bölgesinde dolmalar, kebaplar, ekmek çok ağır ve o yüzden de hastalar diyetlerine dikkat edemiyorlar. Ancak hastaların daha çok Akdeniz iklimine uygun şeklinde beslenmesi gerekiyor” uyarısında bulundu.
Op. Dr. Belgin Ekmekçiler, şeker hastalığının, böbrekten sonra etkilediği ikinci organın göz olduğunu söyledi. Şeker hastalığının tip 1 ve tip 2 olmak üzere iki türünün olduğunu hatırlatan Op. Dr. Ekmekçiler, “Tip 1 diyabet özellikle genç yaşlarda başlıyor ve tip 1 diyabet hastaları insüline bağımlı. Tip 2 diyabet ise en sık gördüğümüz grup ve özelikle ilerleyen yaşlarda kilo alımına bağlı ve genetik eğilimle 40’tan sonra başlayan bir hastalık. Bizi en çok yoran da tip 2 diyabet. Tip 2 diyabet hastası sayısı çok fazla ve büyük kısmı şeker hastası olduğunun farkında değil. Şeker hemen göze vurmuyor aslında. Zaman içinde ve uzun süre sonra göze hasar vermeye başlıyor” dedi.
“ŞEKER HASTALARINA SEBZE AĞIRLIKLI BESLENMELERİNİ ÖNERİYORUZ”
“Özelikle şekerin beşinci yılından sonra yavaş yavaş göz retina dokularında kan damarlarında önce patlamalar anevrizmalar, daha sonra da sızıntılar ve ödemler yapıyor” diyen Op. Dr. Ekmekçiler, “Hasta şeker tanısı aldıysa mutlaka hiçbir şikayeti olmazsa bile senede bir defa göz doktoru kontrolünü istiyoruz. Bölgede pirinç, ekmek ağırlıklı besleniliyor ancak biz şeker hastalarına sebze ağırlıklı beslenmelerini öneriyoruz. Bol salata tüketilmeli, az ve sık sık beslenilmeli. Maalesef bu bölgede dolmalarımız, kebaplarımız, ekmeğimiz çok ağır ve o yüzden de hastalarımız diyetlerine dikkat edemiyorlar. Bölgesel olarak bu hastalara daha çok Akdeniz iklimi şeklinde beslenmelerini öneriyoruz” uyarılarında bulundu.
HAREKETSİZLİK BU BÖLGEDE GENEL SORUN
Bölge insanın hareket etmeyi çok sevmediğini aktaran Op. Dr. Ekmekçiler, özellikle kadın hastaların hareket etmeyi sevmediğini belirtiyor.
“Hele de kadın hastalarımız hareket etmeti hiç sevmiyor. Oysaki günde bir saat yürüyüş yeterli. Hastalarımızdan ağır spor istemiyoruz. Günde sadece sabahları 1 saat yürüyüşle bile şekerlerini düzenlenebilirler. Son yıllarda kilo alımına bağlı olarak diyabet oldukça arttı. Çocuklarımız da, bu yaşta kilo aldığı zaman çocukluk kiloları ileriki yaşlarına da taşınıyor ve obezite arttığı için de daha erken yaşta tip 2 dediğimiz diyabetlerle karşılaşabiliyoruz.”
Gözde kanamaların ve hasarın yıllar içinde oluştuğunu kaydeden Op. Dr. Ekmekçiler, “Hasta ne kadar erken şekere yakalanırsa o kadar uzun süre şekere maruz kalıyor ve diyabet tip 2 dediğimiz diyabet daha çok rastlıyoruz ileriki yaşlarda. 40’lı yaşlarda hastalar mutlaka kilolarına çok dikkat etmeli. Obeziteden kesinlikle kaçınmaları gerekiyor." dedi ve şeker hastalığının dikkatle takip edilmesi gereken ciddi bir hastalık olduğunu ifade etti.
Şeker, adı gibi tatlı bir hastalık değil, tam tersine çok ciddiye alınması gereken, önemsenmesi gereken bir hastalık. Hastalığa karşı yaşam şartları değiştirilmeli ve bu uzun dönem sürdürülmeli. Şeker hastalığı multidisiplinel dediğimiz yöntemle takip edilmeli. Tek tip doktor ile değil; endokrin doktoru, göz doktoru, böbrek doktoru, kalp doktoru; hepsiyle beraber takip edilmesi gereken bir hastalık, çünkü şeker hastalığı tüm organları etkiliyor.