Osteoporoz omurga kırıklarına neden oluyor!
Kemik sağlığımızın sessiz düşmanı osteoporoz, hem günlük yaşam aktivitelerimizi kısıtlayan önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ali Dalgıç, osteoporotik omurga kırıklarının tedavisinden yaşam kalitesine etkilerine kadar merak edilenleri sizler için anlatıyor.
Osteoporoz, düşük kemik mineral yoğunluğu ve kemik dokunun mikro-mimari yapısında bozulma ile karakterize, kırık riskinde artışa neden olan sistemik bir kemik hastalığıdır. Osteoporoz en sık görülen metabolik kemik hastalığıdır; kemik dokunun dayanıklılığı azalmakta buna bağlı olarak da kırılma riski artmaktadır. Bu nedenle, rutin yaşam aktiviteleri sırasında karşılaşılabilen basit travmalarla dahi kırık oluşabilmektedir.
OSTEOPOROZA BAĞLI KIRIKLAR ÖNEMLİ BİR HALK SAĞLIĞI SORUNU
Osteoporoz, yaşın ilerlemesi ile beraber değişen kemik metabolizmasının “yıkım” evresine dönmesi ile ortaya çıkmaktadır. Günümüzde yaşlı nüfus yoğunluğunun artması ile osteoporoza bağlı kırıklar önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Özellikle kalça ve omurga kırıkları sonucunda ortaya çıkan ağrının hareket ile artması hastaların günlük doğal aktivitelerini kısıtlayarak yaşam kalitesinde azalma, hareketsizlik ile bir kısır döngüye girerek depresyona yol açmaktadır. Nihayetinde, insanlar sakatlık ve bakım desteğine muhtaç hale gelen hastalar haline gelmektedir.
OSTEOPOROTİK OMURGA KIRIĞI HASTALARDA BİRÇOK PROBLEME NEDEN OLABİLİYOR
Osteoporotik omurga kırığı olan hastalarda ağrı hareket ile şiddetlendiğinden dolayı, hastalar yürümek ve oturmaktan kaçınmaktadırlar. Bu durum, kasların zayıflaması ve sosyal izolasyon ile sonuçlanmaktadır. Diğer yandan; kırılma ile çöken omur gövdesi, kamburlaşmaya yol açarak akciğer kapasitesinin azalması, solunum yolu enfeksiyonları gibi komplikasyonlara dolayısıyla yaşlı insanlarda artmış sakatlık riskine neden olmaktadır. Bu kısır döngü; hastaların ölümcül sakatlık riskini sağlıklı bireylere göre 3 kat artırmaktadır.
Osteoporoz kadınlarda daha sık görülüyor
Osteoporoz, bulunduğumuz yüzyılın “epidemisi” hâlini almıştır. Menopoz sonrasında değişen hormon dengesi nedeniyle kadınlarda daha sık görülmektedir. 50 yaşın üzerinde her üç kadından birinde; oysaki 5 erkekten birinde görülmektedir. 70 yaş sonrasında erkelerde de yaygınlaşmakta ve 80 yaş üzerinde görülme sıklığı yüzde 70’lere çıkmaktadır. Ancak tüm osteoporotik insanlar kırık geçirmeyebilir; ya da mevcut kırıkları yakınma ve bulgulara neden olmayabilir.
OSTEOPOROZ KAYNAKLI KIRIKLARA DİKKAT!
Osteoporoza bağlı kırıklar en çok omurgada, el bileğinde ve kalçada görülmektedir. ABD’de, bireylerin yaşamları boyunca, yakınma ve bulgulara neden olan osteoporotik omurga kırığı geçirme olasılığı kadınlarda yüzde 16, erkeklerde yüzde 5 düzeyinde bildirilmiştir. Bu oran kalça kırığının yaklaşık üç katıdır. Bu hastaların yaklaşık yarısı ise yaşamlarına engelli olarak devam etmek zorunda kalmaktadır. Bu nedenle, osteoporoz için risk faktörlerinin erken tanımlanması ve önleme programlarının geliştirilmesi elzemdir. Böylece kırıkların önüne geçilerek daha sağlıklı bir yaşlılık mümkün kılınabilir.
OSTEOPOROTİK OMURGA KIRIKLARINDA ŞİDDETLİ BİR TRAVMA ÖYKÜSÜ YOKTUR
Osteoporotik omurga kırıklarında, genel olarak kırığa yol açabilecek şiddetli bir travma öyküsü yoktur. Hastalar bu ağrıyı, aniden başlamış, ayağa kalkmakla artan şiddetli bir sırt/bel ağrısı olarak tanımlayabilir. Tipik olarak hasta dinlenirken ağrı şikayeti daha az gözlenirken, aktivite sırasında ağrının şiddeti artmaktadır.
TEDAVİ ÖNCELİKLE AĞRININ KONTROL ALINMASINI İÇERİR
Ağrının mümkün olduğunca kontrol altına alınarak günlük yaşam aktivitelerine dönüşün sağlanması tedavide temel amaçtır. Bu sırada omurga dengesinin idamesi de gözetilmelidir.
Tedavi planlaması yapılırken iki temel husus önemlidir
1- Kırıktan dolayı omurilik basısına işaret eden kuvvet ve/veya his kaybının olmaması kırmızı çizgidir, 2- Omurganın biyomekanik dengesi yerinde ve yaş ile uyumlu olmalıdır.
Omurilik ve/veya sinir kökü basısı saptanmamış osteoporotik omurga kırıklarında ilk basamak tedavi ağrı kesiciler ve korsedir. Bu yöntemler ile kontrol edilemeyen şiddetli ağrı durumunda omur gövdesinin “yapay kemik çimentosu” ile doldurulabildiği vertebroplasti/kifoplasti gibi tedavi yöntemleri kullanılmaktadır. Omur gövdesinin dolgu malzemesi ile desteklenerek çökmesinin engellenmesi, en azından mevcut yüksekliğinin idamesinin sağlanması önemli bir avantajdır. Ayrıca, kesi uygulanmaksızın kas ve kemik anatominin bozulmamış olması da diğer avantajıdır.
Kırığa bağlı omurilik basısı ve nörolojik defisiti olan, omurga dengesinin bozulduğu deformiteli hastalar farklı tedavi planlamasına ihtiyaç duymaktadır. Bunlarda, omuriliğin rahatlatılması ve omurga dengesinin sağlanması için implant içeren ameliyatlar gerekecektir. Ancak osteoporozdan dolayı kemik kalitesinin yetersiz olduğu unutulmadan buna uygun bir implant kurgusu yapılmalıdır.