Aşırı para harcama ve düşüncesizce cinsel aktivite gibi riskli davranış belirtileri varsa dikkat!
Günümüz şartlarında duygu durumumuzun değişkenliği yaşam biçimimizle farklılıklar gösterirken, iş ve ilişkiler ile değerlendirildiğinde kişilere değişik boyutlarda yansıyabiliyor. Dışardan gözlem ile kişinin yaşadıkları ve bazen anlamlandıramadıkları bütün olarak ele alındığında uzman psikiyatrların değerlendirmeleri önemli.
Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Fuat Torun ‘Bipolar Bozukluk’ ile ilgili görüşlerini paylaştı
Bipolar duygudurum bozukluğu ülkemizde farklı adlarla da kullanılmaktadır. Bunlar arasında en sıklıkla ‘iki uçlu duygudurum bozukluğu’ ve ‘manik depresif bozukluk’ sayılabilir. Adından da anlaşılacağı gibi bu hastalıkta kişinin duygudurumu iki uç arasında dalgalanmaktadır. Bu uçlar depresyon ve manidir. Kişi depresyonda olduğunda hayattan zevk alamaz, mutsuz, keyifsiz, umutsuz, çaresiz ve daha önceden keyif aldığı birçok aktiviteye karşı isteksiz ve ilgi kaybı yaşar. Manide olduğu zaman ise depresyonun tam tersi bir şekilde çoşkulu, enerjik, aşırı mutlu, aşırı konuşkan ve kendisini birçok şeyi yapabilecek güçte hisseder ve aşırı para harcama ve düşüncesizce cinsel aktivite gibi riskli davranışlar içerisine girer. Bipolar bozukluğu olan kişi bu iki ucu uçlarda yaşayabileceği gibi ‘hipomani’ ya da hafif düzey depresyon gibi ara formlarda da yaşayabilir.
Bipolar bozukluğun nedeni nedir?
Bipolar bozukluğun nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte genetik yatkınlığı olan bireylerde çevresel ve psikolojik stres faktörlerin yanı sıra kişinin beynindeki bazı biyokimyasal maddelerin değişiminin hastalığı ortaya çıkarabildiği bilinmektedir.
Bipolar bozukluğun tedavi yöntemleri nelerdir?
Bipolar bozukluk günümüzde etkili bir şekilde tedavi edilebilmekte ve hastalar rutin işlevselliklerini sürdürebilmektedir. Öncelikle kişinin hastalığı ile ilgili yeterli bilgiye sahip olması ve hastalığın evrelerinde ortaya çıkan erken uyarıcı belirtileri tanıması hastalığın tam olarak ortaya çıkmasını engellemek açısından tedavinin belki de en önemli aşamasıdır. Örneğin uykusuzluk birçok hastada mani dönemlerini tetikler. Hasta uykusuzluğunu anlayıp hekimi ile görüştüğünde belki de mani atağı ortaya çıkmadan önlenmiş olacaktır. Bunun dışında kişinin birlikte yaşadığı ya da çalıştığı kişilerinde hastalıkla ilgili bilgi sahibi olması ve hasta ile destekleyici bir tutum içerisine girmesi hastalar açısından önemlidir.
Bipolar bozukluğun günümüzde en etkili tedavisi ilaçlarla yapılmaktadır. Her iki uçta da kullanılan farklı ilaçlarla ataklar sonlandırılmaya çalışılmaktadır. Ataklar sonlandırıldıktan sonra ise hastada uzun dönemli kullanılacak duygudurum düzenleyici ilaçlarla normal iyilik hallerinin sürmesi sağlanmaktadır. Atakları tetikleyen alkol ve madde kullanımı gibi durumlardan uzak durmak da koruyucu olabilmektedir. Ayrıca bu hastalarda uygulanacak psikoterapi de atakların sıklığını azaltmada etkilidir.
Çocuk ve gençlerde bipolar bozukluğu seyri nasıldır?
Çocuk ve gençlerde yaş dönemine uygun olarak iniş ve çıkışlar olabileceği için bipolar bozukluğu anlayabilmek oldukça zor olabilir. O nedenle erişkinlerdeki bipolar bozukluğun görünümü ve hastalığın gidişi açısından farklılıklar olabilir. Bu nedenle çocuk ve gençlerdeki davranış biçimleri aileleri zorlamaya başlar ve aileler çözümsüz kalırlarsa ilgili uzmandan yardım almalarında fayda vardır.
Bipolar bozukluğu olan hastalara ailelerinin davranış biçimi nasıl olmalıdır?
Öncelikle ailelerin kişideki bu hastalığı kabul etmesi ve ona uygun davranış biçimi geliştirmesi gereklidir. Kişinin kendisi gibi ailesinin ve yakınlarının da hastalığın belirti ve bulguları konusunda bilgi sahibi olması hem hastalığa erken müdahale etmek hem de olası olumsuz davranış biçimlerinin önüne geçmek açısından önemlidir. Ayrıca aile hastanın tedavisi konusunda hem yönlendirici olması hem de kullanılacak ilaçların takibi açısından yol gösterici olması gereklidir. Hastalığı bilen ve belirtilerini takip eden aileler kişilerin davranışlarının altında yatan motivasyonu daha iyi anlayabilir ve ona yardımcı olabilirler.
Özellikle ergen ve genç yaş grubu için ailelerine önemli görevler düştüğünü ifade eden Prof. Dr Fuat Torun, onların doğru izlenmesi, çevre faktörlerine dikkat edilmesi ve mutlaka uzmandan destek alınarak hastalığın seyri ve tedavisine katkıda bulunulmasını sözlerine ekledi.