Çiftlerin karantina sınavı
Corona virüs çiftler arasındaki iletişimi de etkiledi. Bu süreçte sadece sağlığımıza değil ilişkilerimize de önem vermeliyiz. İlişki ve Aile Terapisti Klinik Psikolog Büşra Taşpınar karantina sürecinde çiftlerin arasındaki iletişimin bozulmaması için önerilerde bulundu.
Çin’in Vuhan kentinde başlayıp dünyayı adeta kasıp kavuran yeni tip corona virüs iş ve sosyal yaşantımızın yanı sıra ilişkileri de oldukça etkiliyor. Evde birlikte daha fazla vakit geçirmek durumunda olan çiftlerin ilişkisi adeta sınavdan geçiyor. Kimi birbirini daha yakından tanırken kimi ise bugüne dek tanıyamadığını sorguluyor. “Ne kadar süreceğini bilmediğimiz evlerimizde kaldığımız bu süreçte duygu durumu değişikliklerini ortaya dökmenin ve ilişki sorunlarımızı tartışmanın zamanı olmadığını bilmek son derece önemlidir” diyen İlişki ve Aile Terapisti Klinik Psikolog Büşra Taşpınar karantina sürecine ilişkin önemli ipuçları veriyor.
Aralık ayından itibaren yayılım hızıyla tüm dünyayı etkisi alan ve küresel ekonomiyi oldukça etkileyen yeni tip corona virüs bireysel alışkanlıkları ve sosyal yaşantıyı da büyük ölçüde değiştirdi. Virüsün hayatımıza girmesiyle birlikte sosyal mesafe ve karantina dönemi gibi farklı kavramları da beraberinde getirdi. Alınan tedbirler doğrultusunda evde kendimize, ailemize veya eşimize ayırdığımız vakit büyük oranda arttı. İç yolculuğumuza daha fazla yöneldiğimiz, ilişkilerimizi gözden geçirdiğimiz ve birçok yeniliği keşfettiğimiz bu dönemde kimi ilişkiler olumlu kimi ise olumsuz etkilendi. “Evde geçirdiğimiz bu dönem sadece sağlığımız için değil ilişkilerimiz ve kendimiz için de mühim bir süreç. Alışık olmadığımız bir zamandan geçiyoruz ve haliyle kimi ilişkilerde gerginlikler artarken alınan yeni kararlar yanlış olabiliyor” diyen İlişki ve Aile Terapisti Klinik Psikolog Büşra Taşpınar bireylere ve çiftlere önemli ipuçları verdi.
Birlikte güçlenerek bu dönemi atlatın
Teknolojinin ulaşılabilirliği ile danışanlarına online terapiler veren Klinik Psikolog Büşra Taşpınar, danışanlarının sıklıkla bu dönemde onları zorlayan durumun belirsizlik olduğunu söyledi. Evden çalışma sisteminin artmasıyla birlikte iş stresinin de aynı zamanda eve taşındığını aktaran Taşpınar şunları kaydetti: “Hem hastalıkla ilgili kaygılı bir süreç, panik hali hem de normal rutinin dışında dört duvar arasında yaşamın çiftler arasında ki ilişkileri de zorlaması kaçınılmaz bir sonuç. Ne kadar süreceğini bilmediğimiz evlerimizde kaldığımız bu süreçte duygu durumu değişikliklerini ortaya dökmenin ve ilişki sorunlarımızı tartışmanın zamanı olmadığını bilmek son derece önemlidir.”
Taşpınar, değişimin hızını kucaklayarak bu durumunun geçici olduğunun bilinmesi gerektiğinin altını çizdi ve şunları ekledi. “Kaygı yükseldiğinde yaşanan bütün semptomları çiftler şu dönemde ilişkileri arasında yaşayabiliyorlar. Stres, tahammülsüzlük, daha şüpheci ve suçlayıcı eğilimde olmak, kalp çarpıntıları, nefes alamıyormuş gibi hissetmek gibi.. bedensel reaksiyonlar ve somatik belirtiler yaşayabilirler. uykusuzluk problemleri, içe kapanma, motivasyon düşüklüğü, keyifsizlik, iştahsızlık veya daha fazla yemek yeme ihtiyacında bulunabilirler, cinsel isteksizlik beraberinde bedensel hoşnutsuzluk problemleri yaşayabilirler. Endişelerimiz arttığı için bağışıklık sistemimizi hem zihinsel kapasitemizi hem de ruh sağlığımızın normal dengesini bozmaya başlayabiliyor. Bazı durumlarda tartışmalar can sıkıntısından doğabilir çiftler arasında sesin yükselmesi tartışmalara yol açabilecek hassas konuları konuşmak gibi yaygın iletişim tuzaklarından kaçınmalılar.”
Uzak mesafe ilişkileri de bu süreçten fazlasıyla etkileniyor
Klinik Psikolog Büşra Taşpınar, virüs tehlikesi sebebiyle dışarı çıkılamadığı bu dönemde birbirinden ayrı yaşayan çiftlerin veya evlilik hazırlığında olanların da bu süreçte aldığı kararlara çok dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. İletişimin gücünden ve teknolojinin imkanlarından faydalanmanın gerektiğine dikkat çeken Taşpınar, “Kaygılarınızla ilgili duygularınızı düşüncelerinizi bir kağıda yazın. Bunu her gün, aynı saatte yapın. Gündelik yaşamımızı ev içerisinde olabildiğince rutinlerimizi bozmadan sürdürün. Sevdiklerinizle telefonla veya görüntülü görüşüp sosyal çevrenizle iletişimde kalın. Spor ve egzersiz yapın. Özellikle yoga ve meditasyon gibi gevşeme tekniklerini kullanın. Uyku, stres ve kaygıyı yönetmemize yardımcı olur. Düzenli ve yeterli bir uyku düzeninizin olmasına dikkat edin. Sağlıklı bir beslenme planı oluşturun, abur cubur yemekten kaçının. Son olarak; kendinize iyi bakın. Geçecek bu günler, güzel günler gelecek, buna inanın. Çok okuyun, çok sevin, iyi insan olmaya gayret edin. Sevgi çok büyük bir enerjidir, unutmayın “dedi.