8 Mart Dünya Kadınlar Günü tüm dünyada coşkuyla kutlandı. Ülkemizde ise Kahramanmaraş merkezli deprem faciası nedeniyle kutlamaların yerini yurttaşlarımızı anma etkinlikleri aldı bir bakıma... Bu olağanüstü trajedi ruhumuza öylesine sindi, içimize öylesine işledi ki, aldığımız her nefeste, attığımız her adımda o bölgede yitip giden insanlarımızı, sahip olduğu her şeyi kaybeden depremzedelerimizi hatırlamadan geçemiyoruz.
İşte Türk kadınları da senede bir kez kendilerine armağan edilen bugünü deprem faciasından ayrı ele alamadılar. Türkiye Milli Paralimpik Komitesi (TMPK) de 8 Mart nedeniyle merkez ofisinde özel bir etkinlik düzenledi. Etkinlik, ülkemizi uluslararası arenada temsil eden iki başarılı kadın para sporcumuzla söyleşi yapılmasından ibaretti. Söyleşiyi TMPK Eğitim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Fatma Ayanoğlu gerçekleştirdi.
Kendisine bu söyleşide TMPK Yönetim Kurulu Üyesi Berrin Altınöz eşlik etti. Konukları ise; milli tekerlekli sandalye tenisçimiz Ebru Bulgurcu Sulak ve milli para tekvandocumuz Şeyma Nur Talu idi. Söyleşinin teması elbette 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ydü. İki kadın sporcumuzun engelli bireyler olarak yaşadıkları sorunlar ve geleceğe dair beklentilerinin yanı sıra sporun birleştirici gücü üzerine değerlendirmeleri ele alınacaktı, ancak bunu deprem faciasından bağımsız olarak yapmak mümkün olmadı.
Söyleşinin önemli bir kısmında deprem sırasında ve sonrasında engelli bireylerin neler yapabilecekleri konusuna odaklanıldı. Sözü fazla uzatmadan Ebru Bulgurcu Sulak ve Şeyma Nur Talu’ya bırakıyoruz:
2001’de engelli oldum
Ebru Bulgurcu Sulak: Öncelikle tüm Türkiye’ye afet nedeniyle baş sağlığı diliyorum. Umarım geride kalanların yaraları bir an önce sarılır, acıları bir nebze olsun hafifletilir. 2001 yılında yüksekten düşme nedeniyle omurilik felçlisi oldum ve o tarihten sonra hayatımı tekerlekli sandalyede bir engelli olarak sürdürüyorum. Başlangıçta benim için çok zorlu bir süreçti. Ta ki, sporla tanışana kadar... Sporla, dolayısıyla tekerlekli sandalye tenisiyle 2008 yılında Omurilik Felçliler Derneği Başkanı Ramazan Baş vasıtasıyla tanıştım. Kısa süre içinde sporun beni ne kadar geliştirdiğini, değiştirdiğini ve dönüştürdüğünü fark ettim. Sporu bıraktıktan sonra ben ne yaparım diye düşündüm ve Marmara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’ne girdim. Amacım, nasıl ki birileri benim hayatıma dokundu ve beni değiştirdi, ben de başka çocukların hayatına dokunup onları spor sayesinde geliştirmekti. Nitekim bugün itibarıyla 5 çocuğun spora başlamasına vesile oldum. Bir tanesi Türkiye Şampiyonu oldu ve Paralimpik Oyunları kotası almak üzere.
Engellilerin sorunları çok daha ağır
Evet, Dünya Kadınlar Günü’ndeyiz ama şu anda hepimizin kanayan yarası deprem faciası. Deprem tüm insanlar için büyük bir yıkım hiç kuşkusuz ama engellilerin sıkıntıları diğer insanlara nazaran çok daha ağır. Deprem sırasında engelliler kendilerini nasıl koruyabilir? Enkazda nasıl hayatta kalabilirler? Sonrasında temel ihtiyaçları nasıl temin edilebilir? Bütün bu konularda gerek engelli bireyleri gerekse engelsiz insanlarımızı eğitecek, bilinçlendirecek politikalar üretilmesi ve hayata geçirilmesi gerekir. Çünkü bizim yaşadığımız sorunlar, özellikle böyle afetlerde çok daha ağır. Allah korusun, bugün benim yaşadığım yerde bir deprem olsa, 1.5 yaşında çocuğumla 3. kattan ben nasıl kurtulabileceğim. Asansör olmadan çıkmamız mümkün değil. Depremde asansör de çalışmayacağına göre... Gerek kurtarma ekiplerine gerekse depreme maruz kalan engellilere bu tür konularda eğitim verilmeli. Bu depremde engelli basketbol kulüpleri organize oldular ve depremzedelere ilk yardım, temel ihtiyaç maddesi temini gibi ihtiyaçları giderme konusunda çalışmalar yaptılar.
Engelliler bağımsız birey olarak görülmeli
Engelli çocuklar konusunda ailelere çok büyük iş düşüyor. Aileler mutlaka engelli bir çocukla nasıl yaşanacağı konusunda eğitilmeli. Bazı aileler çok korumacı oluyor. Bazen engelli çocuğun bazı şeyleri yapabilmeleri için serbest bırakılması gerekir. Kendi başlarına da başarabilecekleri yönünde cesur olmaları sağlanmalı. Benim annem başlangıçta, aman kızım sen bunu yapamazsın, bırak ben halledeyim şeklinde bir yaklaşım gösteriyordu, ancak daha sonra kazandığım kupaları görünce benimle gurur duymaya başladı. Ailelerin çocukları için yapabilecekleri en iyi şey, onları bağımsız bir birey olarak görmeleri ve destek vermeleridir.
Hem babasız hem engelli büyüdüm
Şeyma Nur Talu: Ben de ülkemize baş sağlığı, geride kalanlara da sabır diliyorum. Sağlık müdürlüğünde çalıştığım için bir bakıma işin içinde sayılırım. Uzaktan da olsa onların yanındaymış gibi işime dört elle sarılıyorum. Onlara yardım malzemeleri hazırlayıp gönderiyoruz, kurumumuzla birlikte. Ben 2016’da para tekvandoya başladım. 2016, 2017, 2018 ve 2019’da Avrupa Şampiyonu oldum. 2017’de Dünya Şampiyonu, 2021’de de Asya Şampiyonu oldum. 2020 Tokyo Paralimpik Oyunları’na katıldım ama ne yazık ki 9. oldum. Doğuştan engelli olarak büyüdüm. Babamı küçük yaşta kaybettiğim için annem tarafından yetiştirildim. Çok zor süreçlerden geçtik.
Sporun engellilere katkısı anlatılamaz
Başlangıçta annem çok korumacı davrandı. Bu da bir şeyler başarma konusunda cesaretimi kırıyordu. Spora başlayınca bütün bunların üstesinden geldik. Sporun o kadar büyük katkısı var ki, kelimelerle anlatamam. Yeni insanlarla tanışmak, sosyalleşmek, artan öz güvenimiz ve yeni nesillere idol olmak... Şu anda beni örnek alan çocuklar var. Bu beni çok mutlu ediyor. Onların hayatına dokunmak gerçekten harikulade bir duygu. Benim babam da sporcuydu. Bizim de sporcu olmamızı istemiş. Kardeşim de benim gibi sporcu. Amacım 2024 Paris Paralimpik Oyunları’nda yarışıp şampiyon olmak. Bunun için çok çalışıyorum. Milli bir sporcu olarak sorumlu davranmamız gerektiğini biliyorum ve bu nedenle normal hayatımdan feragat ediyorum. Bu talihsiz günleri atlatmak için çok çalışmak ve başarılı olmak zorundayız.
NOT: Söyleşinin tamamına; http://www.tmpk.org.tr ve https://www.youtube.com adreslerinden ulaşabilirsiniz.