Ayvalık an itibari ile pek çok sanatçı insiyatifini kucaklayan ve artık deniz, kum, Güneş’ten çok daha fazlası haline gelen bir yer olmuş durumda. Her zaman seyahatlerimi “business & pleasure ” felsefesi üzerine inşa etmiş birisi olarak bayram tatili hayalim pandemi nedeniyle kalabalıktan uzak olmak ve hazır gitmişken Hubdesign olarak yurtdışında farklı projelerde temsil ettiğimiz başarılı sanatçımız Seydi Murat Koç’un Barbara Residency programı kapsamında Ayvalık’ta olduğunu öğrenmem ve nazik daveti üzerine ziyaret etmeden dönmem olmazdı.
2016 yılından bu yana sanata alan tanıyan, yerli ve yabancı pek çok sanatçıyı bulundukları ortamdan bir nebze çıkarmak ve hayat ile sanat bakış açılarına , araştırma ve üretimlerine etki ve katkı yapabilecekleri ortam ve şartlar sunarak misafir eden mekan La Maison de Barbara’nın misyonu kadar hikayesi de oldukça değerli.
Barbara Residency programı Ayvalık’ın sempatik taş evlerinden birisinin restorasyonu gerçekleştirilerek son derece modern bir tasarım ile buluşturulmuş. İş dünyası için çok önemli bir isim olan ve “headhunter” dediğimizde aklımıza ilk gelen isimlerden Şerif Kaynar tarafından geçirilen proje aynı zamanda Şerif bey’ in 1997 de vefat eden Fransız şarkıcı Barbara’ya olan hayranlığı nedeni ile Barbara’ya adanarak mekana ismini vermiş. Mekan ; Bugüne kadar Haluk Akakçe, Yiğit Yazıcı, Barış Sarıbaş, Tunca Subaşı gibi isimlerin aralarında bulunduğu geniş bir sanatçı listesine ev sahipliği yapmış.
Seydi Murat Koç’u hepimiz “İnsanlar Alemi” serisi ile geçtiğimiz yıllarda Contemporary İstanbul’da geyikler ile günümüz metropol insanı ile benzerlik kurarak tuvallerine yansıttığı figürlerinin bulunduğu işleri ile mutlaka hatırlıyoruzdur.Aynı zamanda akademisyen olarak Doğuş Üniversitesi’nde de öğrencileri ile bilgi birikimini paylaşıyor. Barbara Residency Programı süresince ürettiği işlerde ise biraz pandemi sürecinin etkisi bulunuyor. Özellikle karantina süresinde doğaya ve dış mekana duyulan özlemi konu alan manzara resmine bayıldığımı söylemeden geçemem.Üretim esnasında endemik bitkilere (dünyanın yalnızca belirli bir bölgesinde yetişen) de sıkça yer vermeye ve yaptığı incelemeler sonrası bu bitkileri canvas üzerinde yaşatmayı da prensip edindiği küçük ebatlarda işleri bulunuyor. Türkiye ‘de 3000 e yakın endemik bitkinin yetiştiği bilgisini Seydi’den aldım. Avrupa’dan bu konuda kat ve kat öndeymişiz. Haberimiz yok…
Burada daha önce atölyesini ziyaret ettiğim Begüm Mütevellioğlu’nu anmadan geçemeyeceğim. Kendisi endemik bitkileri tıpkı bir bilim insanı gibi , uzun süre inceleyerek resimlerinde kullanıyordu. O zaman da oldukça etkilenmiştim.
Konuya dönecek olursak program süresi tamamlandığında Barbara Residency ‘de kalan sanatçılar ürettikleri eserlerden 1 tanesini Barbara Collection ‘a ithaf ederek ilerleyen dönemde sergilenmek üzere Ayvalık’ta bırakıyor bir diğer eseri ise Şerif Kaynar Koleksiyonu’na dahil ediyor.
Bir başka güzel haber ise La Maison de Barbara ‘nın öncü olarak 2016 yılında başlattığı sanata ve sanatçıya alan yaratma misyonuna bir yenisi Gate 27 Residency programı ile Küçükköy’de bu yaz itibari ile hayata geçirilmiş olması. Umarım ilerleyen dönemde bu katma değeri hayli yüksek ve son derece önemli adımlar örnek alınıp, yenileri eklenerek ve Ayvalık’ın sanat köyü Yeniçarahori ‘nin de genişleyerek çok daha fazla sanata alan tanıyan projelere ve sanatçı atölyelerine ev sahipliği yaptığını görürüz.