Bugün size içimizdeki eril ve dişil dengesinden bahsedeceğim.
Görünür olan cinsiyet kimliğimizde yazsa da, biz bunu tamamen hissedip yaşıyor muyuz acaba?
Sıklıkla rastladığım şu: Günümüz kadınlarının en büyük çatışması eril işletmede olmaları.
Güçlü bir eril ne yapar? Ekmeğini taştan çıkarır, ailesine bakar, kadınına saygı duyar, baş tacı eder ve onu aşırı yük içeren işlerde çalıştırmaz.
Ancak görüyorum ki bu tarzı daha çok kadınlar benimsemiş ve erkekler ile yarış halindeler.
'Çocuk da yaparım kariyer de' demek kolay gibi görünse de, yalnızlaşmış ve bir türlü ilişki sorununu aşamamış kadınların asıl çıkmazı bu.
Dişi olmak ne demek?
Dişilik; çok güzel olmak, çok güzel giyinmek ya da sosyal medyada en filtreli fotoğrafları paylaşmak demek değil elbette.
Dişi olmak; hayatımıza ne tür erilleri çektiğimizle ilgili. Ona annelik değil, sevgililik etmekle ilgili.
Onun bakıcısı ya da annesi rolündeyseniz, sizi terk etmez. Ancak bir tarafıyla hep sevgili olacağı kadını arar.
Ya da kendinize fazla yeterliyseniz, içten içe 'Ya ben bu kadına yetemezsem?' diye içten içe korkar. Dolayısıyla bu ince bir çizgidir.
Bir de özgür olmak için ister istemez erkek gibi güçlü görünmek isteyen kadınlar var.
Bilirsiniz; ordunun içine girseler bir şey olmaz onlara.
Program çok açıktır: Erkek Fatma olursan hiç bir erkek sana dokunamaz!
Erkek olması beklenirken kız olarak dünyaya gelen çoğu kadının en başta hayal kırıklığıdır bu.
Dişi olmanın iyi bir şey olmadığını bebek hemen programlar ve hayat boyu bu çatışmayı yaşar.
Benzer şekilde kız beklenirken erkek olanlar da cinsiyet çatışmaları yaşayabilir.
Kısacası bu yazıyı okuyan anne ve baba adaylarının gelecek olan bebeği her türlü kabulde olması en başta iyi bir temel olur.
Sevgi ve şükranla.