Skolyoz, gözden kaçan bir problem olsada hayatı olumsuz yönde etkileyebilir. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Şadiye Sarataş, skolyoz hastalığına dikkat çekerek Posta.com.tr okurları için önemli uyarılarda bulundu.
Skolyoz üç boyutlu bir omurga deformitesidir. Tüm skolyozların yüzde 75- 80’i adölesan yaşta ortaya çıkar ve nedenin tam olarak bilinmemesinden dolayı adölesan idiyopatik skolyoz olarak isimlendirilir. Genellikle ağrısız karakterde olduğu için kolaylıkla gözden kaçar. Birçok olguda çekilen grafilerde tesadüfen skolyoz saptanır. İlerleyen ve tedavi edilmeyen olgularda sırt ve bel ağrıları, kardiyopulmoner disfonksiyon, fonksiyonel kısıtlılık, kozmetik deformite nedeni ile depresyon ve yaşam kalitesinde bozulma gibi önemli sağlık problemleri oluşma riski yüksektir. Bu nedenle riskli yaş grubunda yer alan adölesanların erken tanı alması için skolyoz konusunda doğru farkındalığı oluşturmak çok önemli. 10 ila 15 yaş aralığında çocuklar için mutlaka omurga muayenesi öneriyoruz.
Dünya’da, adölesan idiyopatik skolyoz, 10–15 yaş grubu sağlıklı çocukların ortalama %2-3’ünde görülmektedir. Bu oran ülkelere göre yüzde 0.9 ila 12 arasında değişmektedir. Türkiye’ de son yapılan araştırmalarda bu oran dünya ortalamasına benzer şekilde %2.3 olarak tespit edilmiştir. Yani yaklaşık her 100 çocuktan 3’ ünde skolyoz görülmektedir. Skolyoz teşhis edilen vakaların yaklaşık %10’u konservatif tedaviye ihtiyaç duyarken sadece %0,1’inde cerrahi tedavi gereklidir. Tedavide genellikle cerrahi dışı yöntemler tercih edilmektedir.
Genç sporcular kategorisinde en yüksek skolyoz sıklığı jimnastikçilerde ve bale dansçılarında saptanmıştır. Asimetrik yüklenmenin omurgada aşırı fiziksel yüklenme ve asimetrik stres yaratarak rol oynadığı düşünülmektedir. Geleneksel olarak uzun yıllar önerilen yüzme, skolyoz tedavi yöntemlerinden değildir. Hatta rekabetçi yüzme sporu yapanlarda skolyoz daha fazla gözlenmiştir.
Ancak birey yüzme sporu ile ilgileniyorsa skolyoz tedavisinin yanı sıra yüzmeye devam edebilir sadece yüzerek skolyozunun tedavi olmadığı konusunda fikir sahibi olmalıdır. Skolyozu tedavi eden herhangi bir spor yoktur. Ancak adölesan dönemde sporun fiziksel, zihinsel ve sosyal iyilik halini arttırdığı göz önüne alınarak skolyozu olan gençler spora teşvik edilmelidir. Skolyozlu hastaların spor aktivitelerine aktif olarak katılmasını öneriyoruz. Bu durum skolyoz tedavisine katılımı da arttıracaktır. Korse kullanması da spor yapmasına engel değildir. Burada düzenli takip ve uzman tavsiyeleri çok önemlidir. Bir kişide izin verilen spor ve aktiviteler diğer kişide sınırlandırılabilir.
Skolyoz tedavisinde, gözlem, egzersiz, korse ve cerrahi olmak üzere 4 tedavi yönteminden yararlanılmaktadır. Skolyoz ile ilgilenen fizik tedavi hekimleri olarak skolyozun cerrahi dışı ( konservatif) tedavilerini planlıyoruz. Tedavide amaç, hem görünümü hem fonksiyonelliği düzeltebilmektir. Erken tanı ile özellikle puberte döneminde eğriliğin ilerlemesini engellemek ve/veya optimal açıda geriye çevirmek, estetik ve postüral düzeltmeyi sağlamaktır. İlerleyen eğriliklerde ise amaç spinal ağrı, olası fiziksel sorunlar ve solunum disfonksiyonunu engellemektir. Skolyoz tedavi planlaması; bireyin yaşına, cinsiyetine, eğriliğin derecesine ve skolyozun ilerleme riskine göre belirlenir.
Konservatif tedaviler, hastaların belirli aralıklarla gözlemini, skolyoz spesifik egzersiz uygulamalarını, gerekli olgularda korse tedavisini içermektedir. Fakat temel olan, her vakanın kendi klinik değerlendirilmesi temelinde bir tedavi yaklaşımı belirlenmesidir. Gözlem, İdiyopatik skolyozda hastaları belirli bir takip süresi ile düzenli klinik değerlendirmeden geçiriyoruz. Bu takibin zamanlaması, kişiye göre 2 -12 ay arasında değişebilir. Skolyoza özel egzersizler, spinal deformiteyi ve eğriliğin ilerlemesini durdurmayı amaçlar.
Bu özel egzersizler sayesinde kasların esnekliği, gücü ile denge, hareket ve koordinasyon arttırılır.. Postural eğitim ile beden farkındalığı kazandırılır. Günlük yaşam aktivitelerini de içine alan eğitimlerle postür bilinci geliştirilir ve doğru postürün sürekli korunması amaçlanır. Egzersizlerin belirlenmiş sayıda ve bir plan içinde düzenli olarak yapılması gerekir. Korse kullanan hastalarda da korse ile birlikte egzersizlerinin yapılması korsenin başarısını artırır. Düzenli egzersiz ile desteklenen korse uygulamaları cerrahi tedavi oranlarını düşürür.
Erken tanı: Bunu sağlayabilmek için özellikle ailelerin çocuklarının omurgalarını düzenli aralıklarla kontrol etmelerini tavsiye ediyorum. Erken tanı ile tedavide daha iyi sonuçlar alınabilmektedir. Çoğu durumda ilerleyici bir problem olduğu için ne kadar erken müdahale edilirse o kadar iyi sonuçlara ulaşmak mümkün olabiliyor.
Uygun tedavi seçeneklerinden faydalanılması: Düzenli takip-skolyoz spesifik egzersiz tedavisi- gerekli hastalarda korse tedavisi ve gerektiğinde cerrahi tedavi
Hasta uyumu: Hasta uyumu olmadan başarı sağlamanız mümkün değil.
Egzersizleri doğru ve yeterli miktarda yapması: Korse kullanıyorsa korse kullanım saatlerine uyması, takiplere düzenli gelmesi tedavi sonucunu direkt olarak etkilemektedir.
Aile desteği: Genelde 10-15 yaş hastalarda gözlemlediğimiz idiopatik adölesan skolyoz aynı zamanda ergenlik ve sınav dönemine rast geldiği için aile desteği ve uyumu daha önemli hale geliyor.
Anne ve babanın birbirine uyumlu davranması- çocuğu desteklemesi-cesaretlendirmesi ve tedavi takiplerine düzenli bir şekilde getirmesi önemli bir husustur. Skolyoz tedavisinin bir Takım çalışması olduğu unutulmamalı, doktor- fizyoterapist- ortez uzmanı-psikolog- aile-hasta herkes görev dağılımına uygun ve tam bir takım halinde davranmalıdır.