Binlerce yıldır, İzmir ve Ege Bölgesi'nin verimli ovalarında yetişen tarım ürünlerinin İzmir limanından ihraç edilmesi, kentin her dönemde zengin ticari hayata sahip olmasını sağladı. 19’uncu yüzyılda iyiden iyiye gelişen ticari faaliyetlerin getirdiği ihtiyaçlar sonucunda, İzmir Ticaret Borsası (İTB) ülkemizin ilk borsası olarak 1891’de kuruluyor.
Kısa sürede pamuk ve üzüm işlem salonları ile ulusal ve uluslararası piyasalarda bir referans merkezi halen İTB, 132 yıl önce olduğu gibi bugün de günümüzün teknolojisini bilgi birikimiyle harmanlıyor. Üreticinin emeğinin, tüccarın güvencesi olan İTB, dünya pazarında ürünlerimizin rekabet edebilmesi için yenilikler uyguluyor.
ÖNCÜLÜK VİZYONU GENLERİNDE
İTB’nın öncülük vizyonu bundan 132 yıl önce genlerine işlenmiş aslında. 1800’lü yıllar ve dağılmakta olan Osmanlı İmparatorluğu... Tüm topraklarında olduğu gibi İzmir’de de ticaret hayatında belirsizliğin hâkim olduğu yokluk yılları. Pazara inen ürünlerin belirsizlik yüzünden değerini bulamaması, tüccarların ve üreticilerin ciddi boyutlara ulaşan zararları, ticarete güvensizliğin hâkim olduğu zor yıllar.
Nişli Hacı Ali Efendi öncülüğündeki İzmirli tüccarlar, 132 yıl önce tarımsal ticarete duyulması gereken güveni getirirler ve Türkiye’nin ilk borsasını İzmir’de kurarlar. Borsa, savaş yıllarına uzanan süreçte yaşanan tüm sıkıntılara rağmen ayakta kalmayı başarır. Kurtuluş Savaşı’nı kazandıktan sonra Cumhuriyet’in ilanı ile başlayan gelişmeler ve çağdaşlaşma sürecinde İTB, yeniden öncü olarak yerini alır. Dönemin ünlü mimarlarından Tahsin Sermet’in projesiyle Gazi Bulvarı’ndaki bugünkü yerinde Borsa Sarayı yükselir. 11 Haziran 1928’de açılışı yapılan İTB sarayı gelecek yolculuğuna başlar. Tarım sektörü bağımsız bir ekonomi yaratırken Cumhuriyet’in en büyük dayanağı olmuştur.
BİRÇOK İLKE İMZASINI ATTI
Tarım sektörünün öncü temsilcilerinden olan İTB, piyasa ekonomisinin kurallarının hâkim olduğu şeffaf bir piyasa. Alıcı ve satıcı yüzlerce kişinin karşı karşıya geldiği amfide yüksek sesle teklif usulü pamuk alım satımı yapılıyor. Türkiye’de referans olarak kabul gören pamuk fiyatları tespit ve ilan ediliyor, çekirdeksiz kuru üzümde de referans fiyat belirleniyor. Tarım ve gıda alanında faaliyet gösteren yaklaşık bin 700 üyesi olan borsanın kotasyonunda günümüzde 103 ürün yer alıyor. Birçok ilke imza atan İTB, gerçekleştirdiği projeler ile Türkiye’nin tarım sektörüne aralıksız hizmet vermeye devam ediyor. Türkiye’nin ilk vadeli işlemler borsası olan Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş. (VOB), pamukta ilk, tüm lisanslı depolar arasında ikinci sırada kurulan Ege Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk A.Ş. (ELİDAŞ), İTB öncülüğünde hayata geçen önemli başarı hikâyeleri arasında yer alıyor. İTB şimdi de ülkemiz ve tarım sektörümüz için bir ilk olan, tarımın teknoloji ile entegrasyonunu güçlendirmeyi hedefleyen İzmir Tarım Teknoloji Merkezi’ni Cumhuriyetimizin 100. yılında ülkemizin hizmetine sunmak için çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’nin ilk kadın borsa başkanına sahip olan İTB, İzmir’in tarım başkenti algısının yerleştirilmesine dönük önemli çalışmaları hayata geçiriyor. İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli ile tarım sektöründeki gelişmeleri konuşuyoruz.
ÖNCELİK SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Kestelli, “Dünyanın en eski ekonomik uğraşı tarım, geçmişten bugüne önemini hiç kaybetmeyen bir sektör. Son yıllarda yaşanan gelişmeler tarımın öneminin gelecekte de artarak devam edeceğini hepimize gösterdi. Tarımsal üretimi çevresel, ekonomik ve sosyal açılardan sürdürülebilir kılmak en temel önceliklerimizden biri. Bu nedenle tarımsal üretimi bugünün talebini karşılayacak şekilde yaparken, gelecek kuşakların da üretime devam edebilmesi için tüm doğal kaynakları koruyacak önlemleri almak zorundayız” diyor. Kestelli, şöyle devam ediyor:
TARIM NÜFUSU YAŞLANIYOR
“Tarımda sürdürülebilirliğin şartlarından birisi üreticiler açısından ekonomik olmasından geçiyor. Üreticiler yeterli geliri elde edemediği sürece ya üretimden uzaklaşacak ya da sürdürülebilir tarımsal uygulamalara daha az dikkat edecek. Bir diğer konu ise kırsalda yaşam standartlarının yükseltilmesinin gerekliliği. Bunu hem kırdan kente göçü önlemek hem de genç neslin tarıma olan ilgisini artırmak için yapmak zorundayız. Ülkemizde ortalama üretici yaşı 55 civarında. Fiziksel güç gerektiren, teknolojinin her geçen gün daha fazla kullanıldığı tarıma gençlerin ilgisini artırmak önemli. Ülkemiz dünyanın en önemli tarımsal üretim potansiyeline sahip ülkelerinden. Dünya Bankası verilerine göre 2021’de yaklaşık 45 milyar dolar tarımsal milli gelir ile dünyanın en büyük 14. tarımsal ekonomilerinden birisiyiz. Bu avantajımızı gelire dönüştürmek, üreticilerimizin refahını kalıcı olarak artırmak en öncelikli hedeflerimiz arasında. Üstelik bunu sürdürülebilirliği dikkate alarak yapmak durumundayız. Tüm çalışmalarımızı bu hedef doğrultusunda gerçekleştiriyoruz.”
İTB PROJE ÜRETİM ÜSSÜ GİBİ ÇALIŞIYOR
“Temel görevimiz tarım borsacılığı olmasına rağmen, üretimden tüketime kadar tarımın tüm değer zincirine dokunan, tarımın sürdürülebilirliğine katkı sağlayan projeler üretiyoruz. Tarımın servetini dönüştürmek için çalışıyoruz. Birçoğu ülkemizde ilk olan projelerimizin tamamını doğrudan ya da dolaylı olarak Birleşmiş Milletler tarafından 2030 için belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile uyumlu olacak şekilde oluşturuyoruz” diyen Kestelli, projelerini şöyle anlatıyor:
TEKNOLOJİYİ TARIMA ENTEGRE EDEN MERKEZ
“İzmir Tarım Teknoloji Merkezi (İTTM), tarımı sürdürülebilir, rekabetçi ve verimli hale getirmek için bilgi ve iletişim sektörlerinin tarıma daha güçlü katılımını ve dönüşümünü desteklemeyi amaçlayan tarım girişimciliği ekosistemini hayata geçirmek için kuruldu. Nüfus artışı, doğal kaynaklardaki azalma, iklim değişikliği ve gıda israfı tarımın üzerinde ciddi baskı oluşturuyor. Teknolojinin tarım sektöründe de kullanımını gerektiriyor. Tarım 4.0 olarak adlandırılan bu teknolojik dönüşümün, tarımın sosyal boyutu da dikkate alınarak sektöre entegre edilmesi öncelikli konular arasında. İTTM’nin odaklandığı ana konular arasında doğal kaynakların korunması, enerji sorunu, girdi optimizasyonu, gıda güvenliği ve güvencesi, karbon salımı, tarımsal üretim artışı ve tarımsal nüfusun gençleşmesi yer alıyor.
GMO FREE TURKISH COTTON
Pamuk ülkemiz için kıymetli tarımsal ürün olduğu gibi 33 milyar dolar ihracat gerçekleştiren tekstil sanayimizin de temel hammaddesi. 1.8 milyon ton civarında pamuk tüketimimizin yarısı ithalat ile karşılanıyor. Pamuğun sürdürülebilir şekilde üretilmesi ülkemiz için büyük önem taşıyor. Ülkemizin pamuk tohumları GDO içermezken, dünyada üretilen pamukların yüzde 75’i GDO’lu tohumlardan üretiliyor. Bu yönüyle Türk pamuğu dünyada önemli bir markalaşma avantajına sahip. Borsamız, Ulusal Pamuk Konseyi ve İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçılar Birliği iş birliğinde yürütülen GDO’suz Türk Pamuğu projesiyle pamuk sektöründeki rekabet gücümüzü artırırken, ülkemiz pamuklarından üretilmiş konfeksiyon ürünlerinin markalaşmasını amaçlıyoruz. GMO Free Turkish Cotton markası Türk Patent Enstitüsü’nden garanti markası olarak tescillenmiş ve markamızın ulusal, uluslararası düzeyde tanıtımı için GDO’suz Pamuk A.Ş. şirketi de kurulmuştur.
TOPRAK VE ÇOCUK PROGRAMI
Tarımın sürdürülebilirliği için sadece gençlere değil çocuklarımıza da tarımı sevdirmemiz gerektiğine inanarak, yıllar önce Toprak ve Çocuk Programı’nı başlattık. Program kapsamında ‘Gelecek Toprakta, Toprağımız Emin Ellerde’ temasıyla çocuklarımızı işin içine dahil ettik. ‘Gör, Uygula ve Öğren’ yöntemiyle onları toprak ve tarımla kaynaştırıyoruz. Onlarla ekim, dikim ve işleme gibi çeşitli tarımsal uygulamalar yapıyoruz. Ayrıca, doğal kaynaklarımızı koruyan, çevreye duyarlı, toprağa ve tarıma gereken değeri veren ve sağlıklı beslenme konusunda bilgili bir nesil yetiştirmemiz dünyamızın sürdürülebilirliği için de önemli ve gerekli.
TARIM GENÇLERİN FİKİRLERİYLE YÜKSELİYOR
Gençleri tarım sektörüne kazandırmak, tarımın farklı aşamalarını bir iş olarak seçmelerini sağlamak için geleneksel hale gelen Tarım Gençlerle Yükseliyor Proje Fikir Yarışması’nı yedi yıldır düzenliyoruz. Çağdaş tarımsal uygulamaları geliştirmek, gençleri tarımsal alanda yenilik yaratacak ve tarımın farklı çalışma alanları ile entegrasyonunu sağlayacak fikirler üretmeye teşvik ediyoruz. Yarışmada dereceye girerek ödül alan proje fikirlerinin bazılarının bugün faaliyete geçtiğini görüyoruz. Bu, bizim için gurur ve motivasyon kaynağı.
VERİM, KALITE VE GIDA GÜVENLİĞİNİN ARTIRILMASI
Bölgemizin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu kuru üzüm ve kuru inciri var. Kuru üzüm yaklaşık 500 milyon dolar, kuru incir 250 milyon dolar olmak üzere, ülkemize her sezon toplamda 750 milyon dolar döviz kazandırıyor. Üreticilerimizin tarımsal tecrübeleri ve bilimsel çalışmaların etkisiyle verim ve kalitede oldukça başarılıyız. Ekonomimize katkısı yüksek olan bu iki ürünü sürdürülebilir kılmak çok önemli. Sahada görevli uzmanlarımızla yıl içerisinde, üreticilerimizi bilgilendirici faaliyetler yapıyoruz. Eğitimler veriyor ve onlara çevre dostu tarımsal uygulamaları anlatıyoruz.
TOPRAKTAN FIRINA KIZIL BUĞDAY
Atalık tohumlar her türlü koşula dayanarak günümüze gelebildikleri için yaşamın sürdürülebilirliği açısından önemli genetik hazineler. Üretimi sınırlı alanlarda yapılan atalık kızıl buğdayın üretimini canlandırmak için ‘Topraktan Fırına Kızıl Buğday’ projesini başlattık. Yerel buğday çeşitlerinin toplanmasını, muhafazasını, yaygın olarak kullanılmasını hedefliyor, bölge insanımızın kültürel becerilerinin ekonomik faydaya dönüştürmesini sağlayacak fırsatlar ve alanlar yaratılmasını, biyoçeşitliliğin korunmasını amaçlıyoruz.
KARABURUN SULTANİYE ÜZÜMÜ CANLANDI
Unutulmaya yüz tutan bir başka kıymetli tarım ürünümüz Karaburun Sultaniye üzümünün üretimini bölgede yeniden yaygınlaştırmak için proje geliştirdik. Karaburun’un iklimi, toprağı ve doğasından etkilenerek kendine has özellikler taşıyan üzümün yılardır üretimine ara verilmişti. Örnek bağ tesisi kurarak organik olarak üretilmesini sağladık. Her yıl yöre halkına yeni fidanlar dağıtarak üretimin yaygınlaştırılmasını da temin ediyoruz.
BORSAV İLE GELİŞİME KATKI
Türkiye’deki oda ve borsalar arasında ilk olma özelliğine sahip İzmir Ticaret Borsası Eğitim, Kültür ve Sosyal Entegrasyon Vakfı’nı (BORSAV) kurduk. Tarımla ilgili üretim ve teknoloji eğitimleri, gastronomi eğitimleri olmak üzere tarım ve bağlantılı sektörlerin gelişimine katkı sağlamak amacımız. Borsanın bütünleşik eğitim faaliyetlerinin tek çatı altında yürütülmesini de kolaylaştıracak. Ayrıca, tarım ürünlerinin markalaştırılarak ekonomik değerinin artırılmasına yönelik çalışmalar da BORSAV’ın faaliyet alanları arasında yer alıyor.”
1891 yılında ülkemizin ilk borsası olarak kurulan İzmir Ticaret Borsası (İTB), kısa sürede pamuk ve üzüm işlem salonları ile ulusal ve uluslararası piyasalarda bir referans merkezi haline geldi.