Binlerce yıllık tarihinde kadınların egemen olduğu bu coğrafya pek çok ünlü, güçlü kadına ev sahipliği yaptı. Anadolu’nun tarih öncesi dönemlerinde kadın, bereket ve doğurganlığıyla ön plana çıkarıldı ve tanrıça figürleriyle sembolize edildi. Anadolu’da rastlanan, Prehistorik çağlara ait bu tür tasvirlerin en eskisi, M.Ö. 7 binlerde, yani besin üretimine geçişin sağlanmış olduğu Neolitik Çağ’a tarihlenen Konya Çatalhöyük’te ele geçen pişmiş topraktan yapılma ana tanrıça heykelidir...
Tarihte Anadolu yüzyıllarca inanılıp, tapınılmış ana tanrıça toprağın ve bereketin simgesidir. Analığı, üretkenliği, yaşamın sürekliliğini ve bereketi simgeler. Binlerce yıldır Anadolu’yu var eden kadınlar, gün doğmadan açılan kapıdan girecek bereketin peşindedir. Üzerine güneş doğmuş aydınlık savaşçıdır onlar. Bu toprakların özünü oluşturan, toprakla, ağaçla, ürünle, masallarla, tarihle, savaşlarla bir olan, Anadolu’nun farklı çağlarına tanıklık eden kadınlar, günümüzde de gösterdiği başarılarla her alanda topluma yön veriyor. Bu hafta ülke sınırlarını aşan Anadolu kadınının hikayelerini paylaşıyorum.
KENDİNİ ÜLKENİN TOPRAĞINA ADADI
Mardin’in kapılarını turizme açan Sosyal Girişimci ve Şef Ebru Baybara Demir, hayalini gerçekleştirmek için çıktığı yolculukta Mardin’deki kadınların hayatlarında büyük değişim yarattı.
Demir, “Her gün yüzlerce kişiyi doyuran bir şefken şimdi toprağıma, ülkeme olan borcumun bilinciyle yerel kalkınmayı ve yerel halkı güçlendirmek için çalışıyorum” diyor. Demir’in hikayesi bir şehir ve o şehrin insanları ile başlayan, daha sonra ülkeye ve ülkenin toprağına, insanına, geleceğine adanmış bir hikaye... Demir, yerel yönetimler ve bakanlıkların yanı sıra çeşitli uluslararası örgütler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör girişimcilerinin de desteğini alarak, Mardin ve çevresinde halkın doğrudan ekonomik dönüşüme katkı sağladığı pek çok alanda çalışmalar yapıyor. Dünyanın en iyi şefleri arasında ödüle layık görülen Demir, Mezopotamya’nın ortak yaşam değeri olan mutfak kültürünü araç olarak kullanıp insanların istihdam edilmesine katkı sağlayan projelere öncülük ediyor. Demir, beraberindeki destekleyicilerle 6 yıl önce kurdukları Topraktan Tabağa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi aracılığıyla tarım faaliyetlerini genişleterek, küçük üreticiye ulaşmanın yollarını buldu. Bugün 6 farklı işletmede 48 sigortalı çalışan ve sözleşmeli tarım yapılan 170 çiftçinin 136 çeşit ürünü alıcıyla buluşarak bir ekosisteme dönüşüyor.
TÜRK GASTRONOMİSİNİN İLK DENEYİM MERKEZİ OLACAK
Mezopotamya’nın en eski buğdayı sorgüle ve dünyanın en eski sabunu Halep Sabunu’nun kadınların elinden yeniden hayata dönmesini sağlayan Demir’in fikriyle deneyim restoranı ‘Sabunhane 1890’ açılmaya hazırlanıyor. İçinde sabun üretim yeri de olacak restoran kooperatifin işletmesi olarak faaliyet gösterecek. Mardin’in unutulmaya yüz tutmuş Derik ilçesinin zeytin ve zeytinyağı kültürünü yeniden canlandıracak bir proje. Tarihi bir Mardin hanındaki Sabunhane 1890’ın bir köşesinde Doğu Akdeniz Mutfağı’ndan zeytinyağlı yemekler servis edilirken diğer köşesinde yine yöre zeytinyağlarından geleneksel sabun üretimi yapılacak. Diğer restoranlardan en büyük farkı kooperatif yapısını gastronomi sektörüne uyarlamak açısından ilk olan Sabunhane 1890, çiftçinin ürettiği ürüne katma değer kazandırarak nihai tüketiciye sunulan bu zincirin şimdilik son halkası niteliğinde. Demir, ilham veren hikayesini şöyle anlatıyor:
SURİYELİ KADINLARDAN ÖĞRENDİK
“İlk projemiz Topraktan Tabağa’ya başlarken amacım, iyi tarım için gerekli olan yerel tohumlara ulaşmaktı. Çalışmalarımız toprağını terk eden yerel üretici ve çiftçilerin de toprağa yeniden dönmesini sağladı. Ayrıca, mülteci entegrasyonu konusunda önemli başarı kaydettik. Suriyeli kadınlar bize geleneksel tarımla toprağı iyileştirmeyi öğretti. 70 kadınla başlayan yerel çeşitlerin çoğaltılmasını amaçlayan Sorgül projesinde 350 kadın çiftçiye sürdürülebilir istihdam sağladık. 2018’de Halep Sabunu projesine başladık. Bu sabunu yapmayı bilen 4 Suriyeli kadın 44 kadına işi öğretti. Pandemiyle birlikte 1.5 ayda 22 bin kalıp sabun satan ‘Şemim Sabun’ markasını kurduk; onlarca kişiye istihdam sağladık. 2019’da Fransa’da ‘Toprağın Kadınları’ ödülünü aldım. O parayı kooperatife hibe ettim.”
BİR KADIN DEĞİŞİNCE TOPLUM DEĞİŞİYOR
“Dezavantajlı yerel halkın ve mültecilerin eğitimi ve istihdamı ile ilgili projeler yürütüyorum. Projeler, kadın dayanışmasının örneği. Başka kadınların da bu işi yapabilmesi için fırsat tanımalıyız. Türkiye’nin 37 belediyesiyle yürüttüğümüz ve kadınların çalıştığı atık projemiz de var. Bir kadın değişince toplum da değişiyor. Hepimiz bir araya gelince bu büyük güç ortaya çıkıyor.”
70 KİŞİYE DAHA İSTİHDAM
“E-ticaret kurduk. Günlük 100-300 paket arası yerel üreticinin ürünleri satılıyor. Sabunlarımızı yurt dışına da göndermeye başladık. Son 6 aylık ciromuz 17 milyon. Derik zeytininden ve zeytinyağından yola çıkarak Doğu Akdeniz restoranı içine sabun fabrikası kurduk. 170 çiftçiyle sözleşmeli tarım yapıp ürünlerini alıyoruz. Sabunhane 1890’ı mayısta açmayı düşünüyoruz. Gastronomi dünyasında ilk olacak, Avrupa’da bir kooperatifin kurduğu ilk deneyim restoranı. Burada konu Mardin’in yöresel yemeklerini yeme meselesi değil, çiftçilerin ürünü nasıl yemek olur hikayesi. 70 kişi daha burada çalışmaya başlayacak. Misafirler zeytinyağlı yemeklerini yedikten sonra geleneksel Halep yöntemi ile sabunun üretimini deneyebilecek.”
BÜYÜK DESTEK VERDİ
Demir, AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı’nın en başından beri kendisine büyük destek olduğunu anlatarak, şunları kaydediyor:
“Mardin’de tarım projeleri yapalım, kadınlara istihdam sağlayalım dedik. Kooperatif kısmını başta düşünmeden sosyal projeler noktasında sivil toplum örgütümüzün Onursal Başkanı Ceyda Hanım oldu. BM’den fon almamızda büyük yardımı oldu. Büyük projelerin yurt dışından gelip Türkiye’de bakanlıklar üzerinden paylaşılarak bunların kontrolörü olarak istihdama dönüşmesi için arabulucumuz oldu. Ben tek başıma bunları bir yere kadar yapabilirdim. Ceyda Hanım bize inandı ve sayesinde her kapı açıldı. Başarımızın en başında Ceyda Hanım, onun arkasında bu işleri organize eden ben, altımda da bu işi yürüten, doğru yolu görmek isteyen kadınlarımız var.”
‘HER ALANDA GÜÇLÜYÜZ'
Kurumsal İletişim ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak 2012’de katıldığı Bahçeşehir Koleji’nde, 2016’dan bu yana Genel Müdürlük görevini yürüten Özlem Dağ, Türkiye’nin en etkili kadın CEO’ları arasında gösteriliyor.
Birçok eğitim ve kadın derneklerinde görev alan Dağ; eğitimde sürdürülebilirlik, inovatif yaklaşımlar ve kadın istihdamı konularında kurum içi ve dışında çalışmalar yürütüyor. Farklı sektörlerdeki deneyimlerinin ardından çok uzun yıllardır eğitim kurumlarında yöneticilik yapan Dağ, eğitim sektöründeki ‘geleceğe dair fark yaratma’ duygusunun kendisi için önemli olduğunu söylüyor. Dağ, genel olarak kadın ağırlıklı bir sektör olan eğitimde, üst yönetimi dahil pek çok kademede kadın profesyonellerden oluşan bir ekibin başında, Anadolu’nun dört bir yanında. “Eğitim sektörünü tercih etmemde eğitimci bir ailede, ülkesini seven ve topluma fayda sağlamayı önemseyen birey olarak yetişmemin etkisi büyük. Ülkemizin kalkınması ve geleceğimiz için büyük önem taşıyan eğitim sektöründe yer almak çok kıymetli” diyen Dağ, şunları kaydediyor:
DUYGUSAL ZEKA
“Uzun yıllara dayanan tecrübelerimle kadın olmanın yöneticilikte önemli bir avantaja dönüştüğünü görüyorum. Daha duyarlı, iletişime daha açık, daha demokratik ve daha esnek bir bakış açısına sahip olmaları kadınlara yönetim kademelerinde büyük artılar sağlıyor. Ayrıca duygusal zekâları da daha gelişmiş olduğundan kadınlar ekipleri ile daha rahat empati kurabiliyor. Kadınlar, yönetim kademelerinde fark yaratıyor. Başarılı bir yönetici olmak, gelecek kuşaklar için de kadınlara ilham vermek demek. Kadın veya erkek olsun Bahçeşehir Koleji’nde cinsiyet temelli cam tavanlardan söz etmek mümkün değil. Kadınların iş yaşamı da dahil yaşamın her alanındaki güçlü varlığını destekleyen, yeni nesillerde bu bilincin ve farkındalığın yerleşmesini önemseyen bir kurumuz. Bir kadın lider olarak, toplumdaki tüm eşitsizliklerin eğitim yoluyla giderilebileceğine inanıyorum. Yeni nesillerde eşitlik farkındalığının yerleşmesine katkıda bulunmak, eğitim sektöründe çalışmanın en iyi yanlarından biri.”
ŞANLIURFA’DAN SES OLDULAR
Şanlıurfa’dan Göbeklitepe Girişimci Kadınlar Üretim ve İşletme Kooperatifi Başkanı Emine Çakmak da hayata geçiriği örnek bir projeyle Üreten Kadınlar Yarışması’nda Kadın Kooperatifi Kategorisi’nde ödüle layık görüldü.
Organize Sanayi Bölgesi’nde kurdukları iplik bağcığı fabrikasında 15 kadına istihdam sağlayan Çakmak, şunları anlatıyor: “Dezavantajlı kadınların çalışması ve topluma kazandırılması adına ne yapabiliriz düşüncesiyle hikayemiz başladı. Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik. Hedefimiz istihdam sayımızı yükseltmek, daha çok anneye ve kadına ulaşmak. Biz tüm üretken kadınları başarılı buluyoruz. Bu ödülle de Şanlıurfa’daki üretken kadınların sesini Türkiye’ye duyurmuş olduk.”
’HER ŞEYİ BAŞARACAĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUM’
Medicana International Ankara Hastanesi Başhekimi ve Genel Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Gülçin Türkmen Sarıyıldız, Başkent’te sağlık yöneticileri arasında öne çıkan isimlerden.
Genç yaştan itibaren hekimliğin yanı sıra sağlık sektöründe yöneticilik yapmaya başlayan Sarıyıldız, “Uzmanlıkla birlikte yöneticilik hikâyem de başladı” diyor. Sağlık Bakanlığı’nın farklı birimlerinde yönetici pozisyonlarında görev alarak, özel projelere hayat veren Sarıyıldız; liderlik, yalın hastanecilik, sağlıkta teknolojik dönüşüm, inovasyon ve finansal sürdürebilirlik gibi konular üzerine örnek çalışmalar yürütüyor. Medicana Ankara Hastanesi yönetiminde kadın bilim insanı olarak dikkatleri üzerine toplayan Sarıyıldız, “Türkiye yeni dönemde kadınıyla erkeğiyle çalışmalı ve üretken olmalı. Bir toplumun medeniyet seviyesi, kadına verdiği değerle ilgili. Kadınları çalışma hayatına katmadan ekonomik kalkınmayı sağlamak mümkün değildir. Yöneticilikte cinsiyetten önce averaj liyakatten yana kullanılırsa her şeyi başaracağımızı düşünüyorum. Her alanda kadının varlığının getirdiği renkliliği sağlık yöneticiliğinde daha sık görüyoruz, çünkü kadınlar sağlık sektörünün doğal oyuncuları.”