Belki de o vahşet anlarını balkondan birileri çekmese hiç haberimiz olmayacaktı. Önceki gece Samsun’da sokak ortasında, babasının şiddetine tanık olan küçücük kız çocuğunun “Anne” çığlıklarını duymayacaktık. Emine Bulut ve kızının sesini duyabilecek miydik peki? Ya da diğer kadınların? Haber bültenlerinde, gazetelerde üçüncü sayfalarda kısacık verilen rutin şiddet haberlerinden farkı olacak mıydı? Üstelik, sokak ortasında olan buysa, kim bilir dört duvarlar arasında ne sessiz çığlıklar hapsoluyor? Kaç kadın sesini duyurabiliyor? Kaç kadının çığlığı olabiliyoruz?
ÖNÜNE GEÇİLEMİYOR
Görüyoruz ki hiçbir tepki kadına yönelik şiddetin önüne geçemiyor. O zaman ülkece toplumsal bir politika, duruş gerekiyor. Mahkemede indirime, karakolda umursanmamaya, sokakta kafanı çevirmeye bir son vermek gerekiyor. Cezanın en ağırını kapsayan yeni yasal düzenlemeler gerekiyor. Belki de seferberlik zamanı geldi de geçiyor!
Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü... Kutlamadan ziyade bugün vurgulamamız gereken; farkındalık yaratmak. Siyasette, istihdamda, eğitimde kadınlara fırsat eşitliği sağlamak. En yüksek sesle “Şiddete hayır” diye haykırmak. Çünkü durdurmadığımız her vahşet, taciz, aşağılama, mobing; annesiyle, ablasıyla, kardeşiyle aynı acıyı, travmayı yaşayan çocuklar demek.
Önceki gece Samsun’da küçük bir kız çocuğunun hayatını kararttık... Bir kadın yine düştü karanlık sokağa kanlar içinde.. Biliyoruz ki bu yasalar çıkmadıkça, bu farkındalık toplumda tam yaratılmadıkça, böyle karanlık olacak hep hayatlarımız. ‘Bir gün bize, kız kardeşimize, annemize, kızımıza da sıra gelecek mi’ diye bekleyemeyiz...
YASAKLAR KALKINCA PANDEMİ BİTTİ SANDIK
Mavi olmayı beklerken kırmızıya meyillendik. İzmir’de vaka sayıları hızla artışa geçti. Yasaklar gevşetilince sandık ki maske ve mesafe kuralları da gevşetildi. İzmir’de her 10 kişiden 3’ünde maske yok. Gelen fotoğraf ve görüntülerde açıkça görülüyor. İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger başta olmak üzere sağlık emekçileri ve yetkililer çok çaba harcadı. Hem pandemiyle savaşta hem de kuralları uygulamak ve denetlemek için gece gündüz, sokak sokak gezdiler.
Ama yasakların gevşetilmesi sanki ‘Pandemi bitti’ rehaveti getirdi. Üstelik aylardır büyük sıkıntı çektiklerine tanık olduğumuz yeme içme sektörü de ilk zamanlardaki gibi hijyen ve mesafe kurallarına pek dikkat etmiyor. Böyle giderse maviye dönüp rahatlamak yerine haritada yasakların sürdüğü kırmızı şehirler arasına girmemize az kaldı.