Provokatif, özgün ve kendine has harika tasarımlarıyla Türk modasına yön veren önemli isimlerin başında gelen Cengiz Abazoğlu ile, hakkında merak ettiğiniz her şeyi konuştuk.
Karantina günlerini nasıl geçirdin?
Mart ayından beri şehir dışındayım. Arada İstanbul ziyaretlerim oldu fakat onları da çok kısa tutmaya çalıştım. Salgın günleri kendime bolca vakit ayırdığım, okumaya fırsat bulamadığım kitapları okuduğum, filmleri izlediğim, doğa ile iç içe meditasyon yaptığım terapi gibi bir dönem oldu benim için.
Bu zor süreç tasarım, üretim ve satış dünyana nasıl yansıdı?
Tasarım zaten günlük hayatımın her anında olmaya devam etti. Zaten beni besleyen ve dinamik tutan en önemli olgu. Satış konusuna gelince ise “elbise almak kimin umurunda, elbise satmak kimin umurunda” şeklinde bir özet yapabilirim. İçinde bulunduğumuz öyle bir süreç ki önceliklerimiz alt-üst oldu.
Bu salgın bittikten sonra, moda dünyası nasıl bir konumda olacak?
Moda dünyasında tasarım, üretim ve satış kanallarına kadar her alanda radikal değişikler yaşayacağız. Bu değişimleri keşke öngörebilsek.
Bu dönemin bitimiyle alışveriş çılgınlığı mı olur yoksa herkes elindekilerle yetinip alışverişe ara mı verir?
Hissettiğim alt ve orta gelir gruplarında daha aklı başında, ayakları yere basan bir tüketim modeli gelişecek. Lüks ise az sayıda ürün ancak çok sık yenilenen farklı koleksiyonlar üreten bir modelde ilerliyor. Zaten talepler de bu yönde. Fiyatlarda ise makas iyice açılacak ve rakamlar astronomik noktaya gelecek. Fakat alıcısı kesinlikle olacaktır.
2020–2021 Sonbahar Kış modasından bahseder misin? Bu iki sezonda yenilikler neler?
Sükunet başrolde. Maskülen çizgiler, oversize kalıplar, klasik, rafine ve zamansız bir silüet yaratarak sezona damgasını vuracak. Her zamankinden daha güçlü, kendinden emin, protest ve söz sahibi kadınların doğuşu gibi bu sezon. Kutu bebeği gibi dolaşan hanımlar maalesef başka bir ligde kalacaklar.
Kumaş ve renklerde trendler neler?
İnce yünlüler ve kaşmir, ton sür ton bir renk paleti şehirli kadın için en ideal seçim olacaktır.
Sen neler hazırladın?
Kişiye özel tasarımlar yapıyorum. Günden geceye uzanan gardıroplar hazırlıyoruz. Bu nedenle markamı tercih edenlerin yaşam biçimlerine uygun yorumlarla çizimlerimi yapıyorum. 20/21 sezonunda da Cengiz Abazoğlu günden geceye her daim yüksek moda disiplinlerinde üretilen dinamik ve şık çizgisini koruyor olacak.
Bu kötü dönem ilham kaynaklarını köreltti mi, yoksa yeni ilhamlar mı verdi?
Travmatik süreçler geçirdik, hatta hala içindeyiz. Tasarımlarıma da dinginlik ve sükunet getirdi.
Sonbahar ve kış sezonunun olmazsa olmazları neler olacak?
Bu sezon bu klişe geçerli değil. Herkese her şey serbest.
Tasarımlarda yaratıcılık mı, farklılık mı, özgünlük mü yoksa rahat kullanım mı ön planda olmalı?
Özgünlük. Kişiselleştirilmiş şıklık benim daima favorim olmuştur. Aksi yamalı veya hormonlu bir görüntü oluyor maalesef.
Günümüzün hızlı yaşam, hızlı moda anlayışı pandemi dönemiyle birlikte değişti mi?
Yaşamın farklı dinamiklerindeki hız değişimlerini bilemem fakat moda tam gaz yoluna devam edecek.
Hazır giyim ile haute couture bir araya getiren ilk tasarımcılardansın. Bu tür işbirliklerinin senin için önemi nedir?
Geniş kitlelere ulaşım ciddi bir manevi tatmin. Bu tatmini yaşayan bir tasarımcı olarak çizgimi geniş yelpazede yorumlamak çok eğlenceli diyebilirim.
Yine bir marka ile işbirliği yaparsan kıyafet dışında ne gibi ürünler tasarlarsın?
Mobilya ilk sırada olabilir düşünüyorum.
Türk modası sence trendler yaratıyor mu? Dünyadaki pozisyonumuz sizce nasıl?
Bu soru yıllardır sorulur ve cevabı da bellidir. Ülkemizden yaratıcı kalıcı ve akım belirleyici bir marka çıkması için öncelikle çocuklarımızı orijinal oldukları için cezalandırmamalıyız. “Sürüden ayrılanı kurt kapar” atasözüne itibar eden bir yapı, yaratıcı ve farklı olanı ötekileştirir, yalnızlaştırır, bir nevi cezalandırır. Önce insan kaynağımıza bu cesareti vermemiz lazım. Olay tamamen sosyolojik diye düşünüyorum.
Birbirinden çekici, kadınların hayallerini süsleyen tasarımlar yaratıyorsunuz. Peki, sizin için kadınlara tasarım yapmanın en keyifli yanı nedir?
Hem eğlenceli hem de kazançlı olması.
Moda sürekli değişen bir alan. Her sezon yeni trendler, detaylar karşımıza çıkıyor. Bu durum seni ne kadar etkiliyor? Trendlere bağlı mı kalıyorsun yoksa hep kendi trendlerini mi yaratıyorsun?
Trendler daima dikkate alınır. Fakat fark yaratan, ayrışan çizgimi daima korurum.
Son dönemlerde sayıları hızla artan moda akademileri ve tasarım yarışmalarının moda dünyamıza katkıları oluyor mu?
Her sahne fırsat demektir. Bu tip organizasyonların da mutlaka moda dünyasına adım atmak isteyenler için bir motivasyonu vardır.
Dünyaca ünlü birçok starı giydirdin. Şimdi tasarımlarını kimlerin üzerinde görmek istiyorsun?
Jennifer Lopez, Eva Longoria, Heidi Klum, Lucy Hale bugüne kadar tasarımlarımı kırmızı halıda kullanan isimlerden ilk aklıma gelenler. Yeni dönem için tabii pek çok isim aklımda ancak bu pandemiyle davetlerin yeni bir şekle dönüşümü ve tasarımları ulaştırma zorluğu geçene kadar bekleyip yeni bir strateji oluşturacağız.
Cengiz Abazoğlu’nun stil kodu nedir?
Dinamik, enerjisi yüksek ve aynı zamanda rafine.
Türk kadının giyim stilini nasıl buluyorsun? Bunun dünya modası içindeki yeri nerede?
Dünya moda litaretüründe Türk kadını çizgisi diye bir ifade oluştuğunu düşünmüyorum. Keşke bu oluşabilmiş olsaydı. Hepimizi mutlu ederdi.