Bir tarafta 200’e yakın mermer ocağı, diğer yanda kilometrelerce uzanan sahillerde turizm… İtalya’nın beyaz mermerleriyle ünlü Carrara bölgesi, sürdürülebilir madenciliğin en dikkat çeken örneği. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, bu bölgeye işaret ederek, “Biz halen madencilik karşıtı algıyla uğraşırken İtalya, Carrara mermerini Türkiye’nin 2 katı fiyata dünyaya satıyor. İtalya gibi kendi hikayemizi yazmalıyız” dedi.
Carrara, İtalya’nın kuzeybatısında Toskana bölgesinde yer alan 62 bin nüfuslu bir kent. ‘Dünyanın mermer başkenti’ olarak da biliniyor. Carrara’yı tüm dünyada ünlü yapan kişi, ressam ve heykeltıraş Michelangelo’ydu. Michelangelo 500 yıl önce beyaz mermerden (Carrara Beyazı) en seçkin eseri Davut heykelini yapmıştı. Carrara’da 2 bin yıldır mermer çıkarılıyor. Bu bölgede yaklaşık 200 mermer ocağı bulunuyor. Şu ana kadar çıkarılan mermer ise rezervlerin sadece yüzde 5’i kadar. Carrara, mermercilik faaliyetlerini yürütürken, her yıl 100 binlerce turisti de ağırlıyor.
MADENCİLİK VE TURİZM BİR ARADA
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya ve İMİB Başkan Yardımcısı Eyüp Batal ile Carrara’daki mermer ocaklarını ziyaret ederken gördüklerimiz bizi şaşırttı. Bir tarafta madencilik, diğer tarafta turizm! Dağların tepeleri, kar yağmış gibi bembeyazdı. 5-6 kilometre mesafedeki kumsallarda ise turistler denizin tadını çıkarıyordu. Carrara’da iki ekonominin de birlikte yürütülebildiğine dikkat çeken Çetinkaya, “Mermerin anavatanı Türkiye, bunu henüz başarabilmiş değil” dedi.
HAMMADDE BAĞIMSIZLIĞI İÇİN BUNLAR ŞART
Rüstem Çetinkaya, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de, bir yandan oluşan madencilik karşıtı algı ile uğraşılırken, diğer yandan madencilik yapılmaya çalışılıyor. Biz, bunlarla mücadele ederken İtalya, Carrara mermerini Türkiye’nin 2 katı fiyata satıyor. Doğayla ve turizmle uyumlu sürdürülebilir madencilik yapıyorlar. Hatta madenlere safari araçlarıyla turlar düzenleniyor (turlarda kişi başı 25-40 Euro ödeniyor). ‘Carrara Beyazı’ndan çok daha kaliteli mermerlere sahibiz. Fakat onlar daha iyi pazarlıyor. Artık bizim de kendi hikayemizi yazmamız gerekiyor. Eğer bunu başarırsak hammadde bağımsızlığını da yakalarız.”
30-40 MİLYAR DOLARLIK POTANSİYEL
Türkiye’de madenciliğe olan bakış açısının Avrupa ve ABD gibi gelişmiş ülkelere göre çok daha farklı olduğunu vurgulayan Rüstem Çetinkaya, şu noktaların altını çizdi: “Yeraltı kaynakları tüm ülkeler için çok değerli. Cari açığın en büyük nedenleri arasında da bu konudaki ithalat geliyor. Türkiye madenler konusunda çok zengin bir ülke olmasına rağmen çıkarılan madenler yeterli gelmiyor. Eğer madenlerimizi çıkarmayı başarabilirsek 6.5 milyar dolar olan ihracatımız, 30-40 milyar dolara yükselir. Buradaki sorun, madencilerin doğa karşıtı olarak gösterilmesi. Biz de buna karşı çıkıyoruz. Doğa ile uyumlu, sürdürülebilir bir madenciliği tıpkı İtalya Carrara’da olduğu gibi ülkemizde de yapabiliriz.”
ATIKLAR EKONOMİYE KAZANDIRILMALI
Carrara’nın çok büyük bir üretim merkezi olduğunu kaydeden Rüstem Çetinkaya, “Ancak, burada Türkiye’den farklı olarak ocaklara gidildiğinde görülmeyen bir şey var. Ocaklardan çıkan pasa dediğimiz artıkların depolanması gerekiyor. Bizler de depoluyoruz. Bu alanlar büyüdükçe vatandaş bunları görüp, madencilere karşı cephe alıyor” dedi. Bu işlemin Portekiz, İspanya, İngiltere, İtalya ve Yunanistan’da da aynı bu şekilde yapıldığını vurgulayan Çetinkaya, şöyle devam etti: “Bu görüntünün kötü görünüyor olması, o madenciliğin yanlış yapıldığı anlamına gelmiyor. Ancak, bu saydığım ülkelerde oluşan mermer artıkları alınıyor. Artıklar endüstriyel sembiyozla kirece, çimentoya ya da kalsite çevriliyor. Alçının, boyanın, kağıdın hammaddesi bu madenlerden elde ediliyor. Türkiye’de de aynı şeyi başarabiliriz.”