“Öfke ile kalkan, zararla oturur", "Öfke gelince akıl uçup gider” gibi birçok atasözünü duymuşsunuzdur. Öfke de diğer duygular gibi insani bir his. Önemli olan öfkelendiğimizde bu duygumuzla nasıl baş edebildiğimiz ve nasıl yönetebildiğimiz. Öfkeyi doğru yönettiğimizde ilişkilerin daha yapıcı olduğu ve iletişim sorunlarının çözüldüğü görülürken; öfkeyi kontrol edemediğimiz, yıkıcı ve saldırgan bir tutum için olduğumuzda bazı bedeller ödediğimizi biliyoruz.
İlk öfkeyi ne zaman hissederiz?
Bebeklik dönemi diye tabir ettiğimiz (0-18 ay) temel ihtiyaçların karşılandığı ve güvenli bağlanmanın oluştuğu bu dönemde çocuk isteklerini farklı tonlarda ağlayarak belli eder, tepkisini gösterir.
Okulöncesi dönemde (3-5 yaş) öğrendiği dört temel duygudan biri olan kızgınlığın artması ve duyguyu kontrol edememesi ile öfkeye dönüşür.
Çocuklarda öfke nöbetlerinin olduğu en yoğun dönem ise 1,5 – 3 yaş arasıdır. Yürüme ile bağımsızlığını kazanan çocuk; kendini dünyanın merkezinde sanar. Çocuğun yaşadığı başarısızlıklar, bedensel yetersizlikler, davranışlarının engellenmesi ve kendini tam olarak ifade edememesi sonucu kızgınlığının en yoğun halini yaşar. Öfkeye dönüşen kızgınlık duygusu, çevreye ve kişilere zarar verecek hale gelir.
Aslında burada çocuğun yaşadığı bazı konularda bağımlı olmakla birlikte, diğer alanlardaki bağımsızlaşma isteği karşısında yaşadığı yetersizlik duygusudur. Bu da onda karmaşa yaratır. Ve nasıl davranacağını bilemez.
3-5 yaş aralığında kendini ifade etmenin yetersizliği, paylaşmayı bilmemek, pazarlığı kabul etmemek, kendi dediğini ve istediği dışındaki görüşleri kabul etmemek, sınırlarını çizmeye çalışmak , iletişim eksikliği, fizyolojik süreçler gibi sebepleri öfke nedenleri arasında sayabiliriz.
Okula başlayan çocukla birlikte yaşadığı duygular, tepkiler,sorunlar, kaygılar ve içsel çatışmalarda farklılaşır. Yapılan davranışlar sonucunda haksızlığa uğradığını düşünme, dışlandığı hissetme, kurallara uymak istememe, davranışların sonucundaki yaptırımlara/cezalara direnme, kimsenin onu anlamadığını sanma, iletişimsizlik, kendisinden sürekli bir beklenti halinde olunması gibi durumları öfke nedenleri arasında sayabiliriz. Çocuğun bunları gösterme şekli yaşla birlikte farklılık gösterir. Hırçınlık, agresiflik, kötü sözler söyleme, şiddete ve kavgaya meyilli olma, topluma yada gruba aykırı davranma, farklı giyinme tarzı, inatlaşma gibi davranışlarla tepkilerini gösterir.
Ne yapmalı?
- Öfkeye müdahale ederken; çocuğun yaşına, psikolojisine uygun şekilde konuşmak ve davranmak önem taşır.
- Öfkelenen çocuğunuzun karşısında sakin, sabırlı ve soğukkanlı olun. Kaygılarınızı belli etmeyin.
- Sözel ve fiziksel şiddet uygulamayın.
- Kriz anında (bağıran, ağlayan vb.) çocukla iletişim kurmaya çalışmayın. Sakinleşmesini bekleyin.
- İstediğini yaptırmak için tepinen, ağlayan, tutturan çocukla göz temasını kesin. Sakin ve sabırlı şekilde davranışı görmezden gelin. Çocuk sakinleşince iletişime geçin.
- Çocuğunuz sakinleşsin ya da sussun diye istediği şeyi yapmayın. Çocuğunuz sakinleştiği zaman hissettikleriniz ve duygularınız hakkında konuşun. İstediği şeyi neden yapmadığınızı anlatın. Kendisini nasıl ifade etmesi gerektiği hakkında model olun.
- Çocuğunuzun ilgi alanlarını ve yeteneklerini keşfetmesine imkan sağlayın.
- Çocuğunuzun duygularına eşlik edin. Olaylar karşısında nasıl tepkiler vermesi gerektiğini, kendini nasıl ifade etmesi gerektiği hakkında konuşun. Siz de günlük hayatta bunları yaparak model olun.
- Çocuğunuzla planları gerçekleştirmeden önce kuralları net ve anlaşılır şekilde açıklayın. ("Saat 20:00 evde olmanı istiyorum", "Yemeğin bitince film izleyebilirsin", "Beş kere salıncakta sallandıktan sonra eve gideceğiz" gibi.)
- Ebeveyn olarak kararlı ve tutarlı bir tutum içinde olun. İyi polis-kötü polisi oynamayın.
- Çocuğunda dahil olduğu planlar, sohbetler yapın. Birlikte kararlar alın ve sonuçları hakkında bilgi alışverişinde bulunun.
- Öfke nöbetleri çevreye ve kişiye zarar verme gibi bir boyuta geldiyse, altta yatan sebepleri anlamak için psikolojik veya psikiyatrik bir destek almak faydalı olur.