“Bayan değil kadın” söylemini ilk duyduğumda “Aman canım ne fark eder” deyip gereksiz duyar olduğunu düşünmüştüm. Yine de dikkat etmeye, bayan ya da kız kelimeleri yerine kadın diyebileceğim her durumda değiştirmeye başladım.
Yıllar geçti ve hala şaşkınım.
Herkes, yakın arkadaşlarım dahil, 'kadın' dendiğinde gözlerini kaçırıyor, cümleyi 'kız' diye düzeltiyor, kimisi epey geriliyor. Hele ki konu bir kadının hayatında -herhalde hamilelikten sonra- en özel süreç olan regl dönemine gelmeyegörsün, herkes mavi ekran!
İlk reglin beraberinde müthiş bir utanç ve korku getirmesi, solgun göründüğüm için hasta mıyım diye sorana “Hayır, regliyim” dediğimdeki absürt sessizlik, ofis masamda duran pedi her akşam temizlik görevlilerinin peçeteye sarıp bırakması, menstrüasyon kabını övdüğüm hatrı sayılır sayıda hemcinsimin “Ay ben öyle dokunamam ‘orama’” demesi.. Müthiş cahiliz.
Hem de yani istediğin okullarda okusan çare olmayacak seviyede.
Anca kendi kendini eğitince..
Kadını erkeği her birey, kendi doğal süreçlerinden utanmamayı öğrendikçe.
Malum hiç derdimiz kalmamışçasına, bu haftaki gündemimiz Ceyda Düvenci’nin, kızının regl oluşunu ritüellerle onurlandıracağını duyurması oldu. Okuduğumda gözlerim doldu. Bu paylaşımı yaptığında ne kadar saldırıya maruz kalacağının farkındadır elbet, yine de “normal olanı normalleştirmek” için verdiği mücadeleyi seçmiş, kızının da iznini alarak aslında tüm kadınlara “kendine sahip çık” mesajı vermiş.
Üstelik bir insanın, ilahi kaynağa en yakın olduğu döngüsü vesilesiyle. Zira kadınların regl dönemlerinde inzivaya çekilmesi ve çemberlere katılmaması sanıldığı gibi “kirli” olduğu için değildir. Algıları ve sezgileri muazzam seviyede açık olduğu bu günlerde, kaynakla kolaylıkla bağlantıya geçebilmesi içindir. Yani aslında regl dönemindeki kadının enerji alanı, diğerleri tarafından “kirlenmesin” diyedir.
Velhasıl kelam..
Tüm bedenimin her ay dingin bir telaşla tek bir amaca odaklanması, iyice artan ses, koku, ışık hassasiyetim, içleri tam kapasite dolan memelerim, anlamlı anlamsız her şeyin kalbimi titretmesi, doyasıya ağlayabilmek, bitki çayları içerek ve yağlarla masaj yaparak bedenime destek olmak, yumurtalıklarımı, rahmimi sevip doğurganlığım için teşekkür edip yumurtamla vedalaşmak, tüm o ağrı, kramplar, mide bulantıları, duygu yoğunluğu ardından her şeyin kendiliğinden normale dönmesi kimse kusura bakmasın en son utanacağım şey.
Ve erkekler; annenize, çocuğunuza, kardeşinize, sevdiğiniz kadına, kadın arkadaşlarınıza “Galiba sen yine özel dönemindesin” iticiliğiyle bu dönemi daha da zorlaştırmak yerine bir minik empati kursanız da ayaklarını ovalasanız, canı ne çekiyorsa alıp getirseniz, ağlarken saçlarını okşasanız.. Bir kadının üreme organları ve döngüsüyle barışık olması kendisini sevmesinin temel şartı. Zira kendini sevmeyen kadının ceremesini nihayetinde de yine o kadının oğlu, aşığı, evladının babası, abisi, babası olarak sizler çekeceksiniz.