Sigorta sektörü kadar sürekli didiklenen bir başka sektör var mı? Beyaz eşya satıcıları, mali müşavirler, otomotiv satıcıları, turizm ve seyahat acenteleri ile ilgili sürekli bir düzenleme yapıldığını basından hiç duydunuz mu? Ben 41 yıldır ekonomi gazetecisiyim ve son 14 yılım sigorta sektörüne odaklanarak geçti. Sigorta sektörü, 2007 yılına kadar yarım yamalak kanun ile gelmişti. 2007 yılında sektörün kanunu çıktı ve o gün bugündür, gelen dokundu, giden bir tarafından çekiştirdi.
Bir öyle, bir böyle düzenlemeler yapıldı. Hâlâ otomobil bir türlü otoyolda şeritten gidemedi. 2007 yılında bu kanunu düzenleyen kişi hââ direksiyonun başında olmasına rağmen sektör bir türlü, bu düzenlemelere rağmen stabil bir çizgiye oturamadı. Yeni düzenlemelere asla karşı değilim ama bu kadar istikrarsızlık da sektöre ciddi zarar veriyor.
ACENTELER SIKINTIDA
Türkiye’de 17 bin acente var. Bu acenteler sektörde prim üretiminin yarıdan çoğunu gerçekleştiriyor. Acentelerin bir kısmı bu durumdan memnun. Büyük bölümü ise sıkıntılar içerisinde. Bu konularda hâlâ kalıcı bir düzenleme yapılamadı. Komisyon bir düşürülüyor, bir yükseltiliyor.
Bir taraftan herkes hizmet bedeli ile sigorta satabilir deniliyor, diğer taraftan bazı yerlerde, kiosklarda satılsın çevre acentelere paylaştırılsın diye civcivlere yem atar nitelikte düzenlemeler ile acentelerin ağzına bal çalınmaya çalışılıyor. Tabii ki acenteler düşürülen komisyonlarının artırılmasını istiyor. İptal edilen poliçelerdeki komisyonlarının tamamını iade etmek istemiyorlar haklı olarak.
Çünkü hizmet verdiler. Üstelik pandemi günlerinde maddi zorluklar yaşıyorlar. Devletimizin sunduğu ekonomik desteklerden tam olarak faydalanamıyorlar. Bir de yetkisiz kişilerin her yerde sigorta poliçesi satmamasını istiyorlar. Bunlar tabii ki çok makul istekler.
HEP BERABER TANIK OLACAĞIZ
Ama gel gör ki istekler bununla bitmiyor. Devlet teminatları belirliyor ve şirketlere “Zorunlu trafik sigortası sat” diyor. Buna yüzde 8-10 komisyonla şirketlerin acenteleri aracılık ediyor. Ama acentelerin temsilcileri, poliçeyi düzenleyen, riski üstlenen, hasarı ödeyen şirket temsilcileri ile istişare ederek bir gelişim sağlamak yerine ekonomiden sorumlu sayın Bakanımıza yazı yazıp sektörde köklü değişiklikleri, arkadan dolanıp yaptırmaya çalışıyorlar.
Bu olur olmaz bilemem. Tabii ki Bakanımız ne derse o uygulanacak. Ben gazeteci olarak son günlerdeki yazılarımda SABİT FİYAT uygulamasının gelecekte acentelerin büyük iş kayıplarına neden olacağını belirttim. Diğer taraftan da SABİT FİYAT ile vatandaşın daha uygun fiyatla trafik poliçesi yaptırmasının önünün kesileceğini yazdım.
Bu uygulama ucuz satan şirketlerin batacağı bahanesi ile çıkarılmak isteniyor ama diğer taraftan tüketicinin daha pahalıya sigorta satın alması (üstelik bu sıkıntılı günlerde) sonucunu doğuracağı aşikar. Bu şekilde oldu bitti ile “3 günde hemen geçebiliriz” diyerek yangından mal kaçırır gibi bu kararlar alınmamalı. Sonunda Bakanlık ne karar verirse tabii ki uygulanacaktır. Ama yakın gelecekte bunların yansımalarına hep beraber tanık olacağız.