Bir ev eşyası almak istediğimizde öncelikle ihtiyacımıza uygun olanını buluruz ve sonrasında da fiyatına bakarız. Ama en önemlisi satın aldıktan sonra bir sorun yaşandığında ise ‘Yetkili servisi iyi midir?’, ‘Yedek parça temini kolay mı?’ diye inceleme yaparız. Ve sonunda bilindik servis ağı olan, iyi bir danışmanlık hizmeti veren markayı satın alırız. Sigorta poliçesi satın almak da aslında çok bilinmeyenli denklem gibi danışmana ihtiyaç duyulan bir şeydir. Rutin sigorta branşlarını mesela Trafik Sigortasını poliçe şartları ve fiyatları neredeyse tüm şirketlerde aynı olduğu için istediğiniz yerden alabilirsiniz.
Ama Allah Korusun bir kaza yaşadığınızda ve oldukça pahalı bir araca çarptığınızda trafik sigortanızın limitleri bu zararı karşılamaya yeterli olmayacaktır. Bu kapsamda trafik sigortasını bir acenteden satın alırsanız size çok küçük bir fiyat farkı ile isteğe bağlı mali mesuliyet teminatınızı poliçenize ekletebilir. Bu sayede özellikle maddi hasarlı trafik kazalarında önemli bir güvence sağlamış olursunuz.
Evet belki sigortayı seçerken de markaya ve fiyata bakarak seçiminizi yapabilirsiniz. Ama bence sonrası çok daha önemli. Sigorta şirketlerinden aldığınız hizmette bir farklılık elbet olmayacaktır. Fakat sigorta poliçesine ihtiyaç duyulduğu anda sizin yanınızda olacak ilk kişi poliçeyi aldığınız acenteniz olacaktır.
Acente danışmanınız varsa poliçenin hazırlanma aşamasından başlayan bir hizmeti almış olacaksınız. Sonrasında başınıza bir şey geldiğinde de sizi en iyi yönlendirecek kişi yine acenteniz olacak. Kendi aracını sigortalısına verip evine yollayan, hasarlı aracı servise çektiren ve kaza sonrası kaza tespit tutanağı doldurmak için sigortalısının yanına giden çok acente tanıyorum. Evet dijital bir çağ yaşıyoruz. Ama birçok konuda hala insan elinin değmesine ihtiyaç var. Bu oldukça da uzun sürecek.