Yılbaşı gecesi herkes ailesi, sevdikleri, dostlarıyla yeni yılı kutlarken İçişleri Bakanı Hakkari-Yüksekova’da 2970 rakımlı Evliya Tepe Üs Bölgesi’ndeydi. 34 jandarma komando, polis özel harekat ve korucuyla birlikte yeni yıla giriyor. Kar kalınlığı 3 metre. Bakan Soylu gece saat 12’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arıyor. Sesi hoparlöre veriyor, “Buradaki evlatlarımızla sizin yeni yılınızı tebrik etmek için aradık efendim” diyor. Cumhurbaşkanı, bu çok özel gecede orada görev yapan 34 vatan evladına özel olarak sesleniyor, yeni yıllarını kutluyor, dua ediyor. Yıllarca hep “devlet baba” diye birinden bahsettiler. Kimdi bu devlet baba, neydi? İşte hep bildiğimiz ama bir türlü tarif edemediğimiz devlet baba tam olarak budur: 2970 rakımlı bir dağın tepesinde vatanı için bekleyen evlatların omzuna -her insanın ailesiyle geçirmek isteyeceği- müstesna bir gecede dokunan baba elidir. O eli o evlatlara hissettiren herkesten Allah razı olsun.
YİNE TAKSİM YİNE YILBAŞI VE YİNE TACİZ
Her sene yılbaşı aynı haber: Taksim’de yılbaşı gecesi kadınları taciz etmeye kalkanlara güven timleri müdahale etti. Fotoğraflar, videolar filan... 12 yıldır gazetecilik yapıyorum 12 yıldır değişmedi bu, her yılbaşı ertesi aynı haber düşüyor önümüze. Buradan çıkan sonuç şu: Her yılbaşı Taksim’e kadın taciz etmeye giden bir sapık güruhu yaşıyor bu şehirde. Turist, yerli artık kime denk gelirlerse... Bu herifler için yılbaşı ve Taksim’in tek bir anlamı var: Taciz.
BENDEN BU KADAR: DAHA DA MİLLİ PİYANGO İLE İŞİM OLMAZ!
İnternette dolaşan skandal Milli Piyango çekilişi videosunun üzerine Sözcü’den Veli Toprak’ın haberiyle öğreniyoruz ki bir de Sayıştay raporu eklenmiş. Sayıştay raporunda Milli Piyango çekilişleriyle ilgili açıkça “güven sorununa” dikkat çekiliyor. Büyük bir rezalettir bu. Bundan böyle Milli Piyango çekilişlerinde açıklanan sonuçlara inanan bir tek Allah kulu bulamazsınız. Sizi bilmem ama biri çıkıp doğru dürüst bir izahat yapana kadar adında Milli Piyango geçen hiçbir faaliyetle işim olmaz benim.
HAYAT GELİP GEÇİYOR...
“Bu yaz, Engin’e bir şey için kızdım. Kendimce küstüm. Neyse yukarı çıktı, yatağa yattık. O böyle, 'Hadi gel barışalım' der gibisinden kolunu uzattı, ‘Omzuma gel’ demeye getirdi. Eski Gülriz gitmezdi. Ama bugünkü Gülriz olarak düşündüm, 'Nasıl olsa, beş gün sonra gideceğim o omuza. O omuz, benim hayatta kendimi en huzurlu hissettiğim yer. Birden, ‘Neden vakit kaybedeyim ki?’ dedim, hemen gittim sarıldım.’ Gençliğimde böyle değildim. Herkese, affedici olmalarını tavsiye ederim. Hayat gelip geçiyor, zamanın ve aşkınızın kıymetini bilin.”
Türk tiyatrosunun dev ismi Gülriz Sururi tedavi gördüğü hastanede yaşamını kaybetti. Yukardaki satırlar ona aitti... Bu vesileyle tekrar Gülriz Hanım’ı ve eşi Engin Cezzar’ı saygı ve rahmetle anıyorum.