Candaş Tolga IşıkMazhar olmak

HABERİ PAYLAŞ

İstanbul’un göbeğinde Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde sahneye izleyiciler arasında yer alan Cem Yılmaz çıktı... Yaklaşık 2 saat boyunca seyrettiği performans için: “Bugüne kadar burada seyrettiğim en iyi gösteriydi” dedi. Ve ben de oradaydım.

Aralarında Cem Yılmaz’dan Okan Bayülgen’e Ali Taran’dan Serdar Erener’e isimlerin olduğu 2 bine yakın seyircinin ağzı açık seyrettiği o gösteri Mazhar Alanson’un “Mazhar Olmak” isimli performansıydı.

Mazhar Alanson, kafası başka türlü çalışan bir adam. Bazen bir deli... Bazen bir derviş... Bazen duygusal, bazen çılgın... Her haliyle, yazdığı her söz bestelediği her notayla bu topraklarda yaşayan, yaşamış ve yaşayacak milyonlarca insanın kalbine “dokunmuş”, “dokunmaya” da devam eden sahici bir müzisyen.

Haberin Devamı

Alanson’u ilk kez sahnede bir şarkıcı olarak değil, bir anlatıcı olarak görüyorsunuz. Bir insan hikayesi anlatıyor... Kendisini... Umre’ye gittiğinde yazdığı şarkıyı anlatıyor. Sizi alıyor o kutsal topraklara götürüyor. Nasıl yandığını onun ağzından dinliyorsunuz... Ve sonra gitarın teline dokunuyor ve başlıyor o efsane şarkıyı söylemeye: “Yandım yandım, yandım yandım ah ki ne yandım.” Mazhar Alanson “Güllerin içinden” derken sahneden salona bir gül kokusu yayılıyor. Bu kimin fikri diye soruyorsunuz, sahnede olup biten her şeyin altındaki o imza çıkıyor karşınıza: Eşi Biricik Suden. Biricik Suden demişken, Mazhar Alanson sahneden “Sarı Laleler” şarkısını nasıl yazdığını da anlatıyor. Amsterdam’da çiçek pazarından eşine aldığı bir demet sarı lalenin vesile olduğu o bestenin hikayesini dinlerken tüyleriniz diken diken oluyor.

Geçtiğimiz hafta sahnelenen “Mazhar Olmak” önümüzdeki ay yine bir seferliğine Zorlu PSM’de sahneye konacak. Ne yapın, edin, kaçırmayın.

Birkaç pazardır kandan, gözyaşından, siyasetten, savaştan bunalmış bünyelerimize bir nefes aldıracak şeyler yazmaya çalışıyorum... Umarım başarabiliyorumdur.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder