Cansu Bengü KayaBüyük şehirlerin, küçük mutlulukları...

HABERİ PAYLAŞ

Büyük şehirlerin, küçük mutlulukları...

Geçenlerde kısa bir tatile gittik. İnsanların trafiğe girmediği, bir yere yetişme telaşı yaşamadığı, kaostan öfkeyle deliye dönmediği köy ve kasabalar gördük. Bir adım daha önde olabilmek için kimsenin kimseyi incitmediği o kadar belliydi ki... Kahvehanede çay içip sohbet eden amcaların bir çoğu telefonlarını muhtemelen sadece eve giderken eşlerine; “Gelirken ne alayım, ne lazım hanım?" demek için kullanıyorlardı.

Kuş ve horoz sesleriyle uyanıp, nar ve limon kokusu ile büyüyen çocuklar sokakta keyifle oynuyordu. Deniz görüş mesafesindeydi, hala eve girmek için akşam ezanı sesi bekleniyor ve çocuklar kuvvetle muhtemel salçalı ekmeğinde tadını biliyordu.

Haberin Devamı

En son ne zaman bu kadar yalındı hayat benim için, hatırlayamadım bile. Süslediğimiz, özenle şıklaştırdığımız hayatımızın aslında bazen yalınlaşmaya, fırından çıkacak, sıcacık ekmeği beklemeye, evde kurabiye pişirip kokusunu yaymaya ihtiyacı vardı.

Büyük şehirlerin, küçük mutlulukları...

Döndüğüm ilk günlerde elimde olmadan çevremde olup bitenleri ve insanları özenle izledim. Metrobüse girerken yaşlı, hamile, çocuk hatta belki sadece insan demeden içeri girmeye çalışanlar kötüler miydi gerçekten?

Bence öğrenilmiş bir yaşam tarzıydı artık bu onlar için. Her birinin bir öyküsü vardı mutlaka. Hatta bir tanesinin öyküsünü hiç düşünmeden tahmin edebilirdim. Upuzun bir yol gidecekti işe giderken, şansı dönmüş araç boş gelmişti, oturursa belki gidene kadar uyuyacak, gün boyu yorulacağı, hatta ayakta çalışacağı işine varmadan biraz dinlenmiş olacaktı sadece...

Ertesi sabah işe gitmiştim. Arabayı uygun olan bir yere park ettiğimde camımı yumruklayan bir “beyefendi” geldi. “Bayan” burası benim iş yerimin önü, buraya sadece ben park ederim" dedi.

Oysa camımı yumruklayıp öfkeyle bakmasaydı da iletişim kurabilirdik kendisi ile. Suçlamalı mıydım onu?

Büyük şehirlerin, küçük mutlulukları...

Suçlamak kolayıma gelse de işin aslı; tatlı dilden anlamayan insanlar, O’na kavga ile sahip olmayı, bağırarak güç göstermeyi iyice öğretmişlerdi. Birçok erkek bir kadına bırakın yardım etmeyi, yol vermeyi, yer vermeyi, arabayı üzerine sürerek şerit almaya çalışır bir halde ne yazık ki...

Haberin Devamı

Oradan ayrılıp otoparka gittiğimde, dakikalarca gezip boş yer bulamadığımda, uygun yer bulunca yüzümdeki ifade, şu cümleyi kurdurdu bana. “Büyük şehrin, küçük mutlulukları işte”

Belki uygun yaşam şartlarında daha farklı bir insan olabilir miydik hepimiz?..

Yaşam şartları ve şehirler bir gün değişirse cevaplamak ve cevapları duymak isterim.

Mail: cansubengu_@hotmail.com

Instagram: cansubengu

Sıradaki haber yükleniyor...
holder