Bu memlekette popülerleştiğin anda yarayı almaya hazır olmalısın. Bu memlekette farklı durduğu anda bedelini ödemeye hazır olmalısın. Hayatın her alanında spor, sinema, müzik ya da edebiyat. Konfor alanın terk etmeden oturduğu mahfilden seni bir anda yerle bir etmek için hazırlanmış ekipler bir anda ortaya çıkar. Kendi kafalarında oturttukları yerden ayrı bir yöne gittiğini düşündükleri anda sana 'düşmanlarıymış gibi saldırıya geçmekte bir an için tereddüt etmezler...
Bedeli ağırdır farklı olmanın
Bizim memlekette farklı bir iş yapmak zordur. Bedeli ağırdır. Hayatın hangi alanı olursa olsun ezber bozmaya kalktığınızda önünüze binbir engel çıkarırlar. Düzenin bozulmasıyla avantajını kaybedenlere, sebepsiz olarak da düzeni bozulanların sesi eklenir. Böylece farklı olmanın ve yıllardan bu yana devam eden düzeni tekrarlamamanın cezasını çekersiniz.
'Özen'li bir örnek
Memleketin "Futbol Genel Direktörü" tanımına yabancı olduğu bir dönemde üstüne farklı bir anlayış sergileyip medya ile cıvımadan ilişki kurup, saygı ve ciddiyeti elden bırakmadan kendini işini yapmaya adayan, kendisine uzatılan her mikrofona bir açıklama yapma gereği duymadan, rakiplerini "düşman" ilan edip oyuncuları motive etme derdine taraftarları birbirine düşürmeyen bir futbol adamının yani Önder Özen anlatmaya çalıştığım olayın en bariz örneklerinden biridir belki de. Ne anlattığını dinlediniz mi? Kimsenin durup incelikleri anlamaya vakti olmadığı bir dönemde, Emrah Serbes'e yönelik açıklamaları ve tartışmayı da bu eksende düşünüyorum. Saldırı tadında kaleme alınan metine bakıyorum ve Emrah Serbes'in ne anlattığını konuşmanın bütününü dinleyip dinlemediklerini gerçekten merak ediyorum.
Nerede durduğunu düşündünüz mü?
"Emrah Oğlum Aynaya Bak! Kumu Döv. Kalemden de kelamdan da kumu yeterince dövdüğüne kani olana dek uzak dur. Çünkü aslanım, bundan böyle Feminist edebiyatçılar olarak Söz ’ümüzü sizin gibilere kaptırmaya niyetimiz yok.Çünkü aslanım, bundan böyle Feminist edebiyatçılar olarak Söz ’ümüzü sizin gibilere kaptırmaya niyetimiz yok." cümlelerini kaleme alırken bu adamın bu zamana kadar neler yaptığını hiç düşündünüz mü? Hayatın neresinde hangi alanında durduğunu? Yaptığı işlerin popülerliğine rağmen kendisinin popülerleşmeyi tercih edip etmediğini mesela?
Dünyayı temizlemek için!
Kemal Tahir'in geçen yıl vefat eden Türk sinemasının unutulmaz senaristlerinden Ayşe Şasa'ya verdiği bir öğüt aklımın bir tarafında hep durur: "Maskaralık yaptığın sürece seni alkışlarlar, ciddi bir şey yaptığında kimse suratına bakmaz, yolunu ona göre seç" Yalnızca bu yolu seçmek de yetmiyor bazen. Başka bir hayat mümkün diyebilen, muktedirlerle ciddi bir kavgayı göze alan birine ne söylediğini anlamadan en hafif ifadeyle saldırmanın en kolay olduğu bir memleket burası. Evet şimdi hep birlikte Emrah Serbes'i linç edebiliriz... Böylece "İlişkileri girift, mafyatik ve oldukça kirli bu dünyayı temizler ve özgürlükçü bir dilin güçlenmesini" sağlarız...