Sevgili dünlük, 60 küsur gündür evdeyiz. Sayılı gün de değil ki sayalım geçsin. Biz yerimizde sayarken neyse ki bizler için canla başla çalışanlar var. Başta sağlık çalışanları, sonrasında ilk günden beri evlerimize hizmet ve ürün taşıyan çalışanlar, hepsine olan minnet duygumuz, saygımız ve sevgimiz günden güne artmalı. Bizler ise bir süre daha evde kalmalıyız. Fena idare etmedik gibi geliyor.
Biliyorum sizler de benim gibi çok sıkıldınız, işinize, hayatınıza dönmek istiyorsunuz. Ancak biraz daha sabır. Ben her gün soruyorum kendime. “Nasılsın?” diye. Henüz net bir yanıt alabilmiş değilim. “İyiyim” diyorum. Tam iyi değilim ancak “kötüyüm” de diyemem, “şükür” diyorum. Sadece size de hatırlatmak istiyorum.
Kendinize arada bir halinizi, hatırınızı sormayı unutmayın. Nasılsın? Bir ihtiyacın var mı? deyiverin. İltifat edin, zararı olmaz. Her dakikaya olmasa da, saat başına küçük bir mutluluk oyunu oynayın. Bakalım bu hafta elimizde neler var? Hazırsak başlıyorum.
ÇİĞ ENGİNAR SALATASI
Öyle şanslıyız ki! Enginar cennetindeyiz. Boy boy enginarın tam zamanı. İsmini yazarken bile canım çekiyor. Bu hafta pazarda öyle çok ve güzelleri var ki, aklımı yitiriyordum. Miniciklerini alıp, ızgara yap, ızgara dediğim, bir ters bir düz. Üstüne bol limon, azıcık tuz, zeytinyağı. Dolması, çanak enginarın her türlüsü.
Ben tazesini bu kadar bol bulduğumda ne mi yapıyorum? Mutlaka çiğ olarak ince ince kıyıyorum. Üstüne taze soğan, dere otu. Ekşili çiğ enginar salatasına doyum olmuyor. Denemediyseniz mutlaka tavsiye ediyorum.
PERİHAN ABLA
Şimdi hepimiz evdeyiz ya, herkes yeni ne bulayım ne izleyeyim derdinde doğal olarak. Özellikle dijital platformlarında dizi ve film çılgınlığı uzun yıllar sürecek gibi görünüyor. E bu kadar izlenecek şey varken neden tam olarak mutlu olamıyoruz diye düşündüm. Sonra geçmişte çok severek izlediğimiz diziler geldi aklıma.
Diğer odadan jenerik müziğini duyduğum anda, koridoru koşarak aştığım Perihan Abla, Bizimkiler, Süper Baba ve daha pek çoğu internet ortamında var. Yeniden izlemek iyi hissettiriyor. Bir ana götürüyor. Çocukluğun masum günlerine, ilk gençlik aşklarına ya da işe başladığınız güne. Üstelik o dizilerin bir bölümü bittiğinde, heyecan içinde bir hafta beklerdik yeni bölüm için, şimdi hepsi ard arda. Çayını, kahveni al istediğine yeniden başla. “Bu mahallede yaşar, bizim Perihan abla...”
TELEFONA BAKMA!
Telefona bakmama zamanı değil, kimse kusura bakmasın. Neredeyse tüm kişisel meraklarımı yanıtladığımız, tek tuşla imkansız sandığımız bilgilere ulaştıran bir teknolojik mucize o! Bağımlısı olmamak lazım, kabul ediyorum ancak “ayy yeter bakma artık o telefona” kısmına katılmıyorum.
Şimdi siz telefona bakarken, kendinizi çok iyi hissedeceğiniz uygulamalar var, genel olarak onlardan söz etmek istiyorum. 1/ Sesli kitap: En güncel, en çok okunan kitaplardan, zamansız klasiklere, kişisel gelişimden, iş kitaplarına binlerce sesli kitap parmağınızın ucunda. Dünyanın her yerinde, günün her saatinde sesli kütüphaneniz hep yanınızda oluyor.
Uygulamaların en güzellerinden biri. 2/ Meditasyon: Her türlü dinlendirici ve iyileştirici ses uygulamalarını bulmak mümkün. Zihninizi boşaltıp konsantrasyonu güçlendirmek için oldukça faydasını görebilirsiniz. 3/ Tek şifre: Siz de şifreleri unutuyorsunuz değil mi? Güvenlik ihtiyacımızın da paralel olarak arttığını düşünürsek hafızamızda tutmamız gereken bir sürü şifre var.
Sosyal medya hesaplarının, e-posta adreslerinin ve mobil uygulamaların şifreleri derken bu liste uzar gider. Bir uygulama ile “Hatırlamanız gereken tek şifre” sloganıyla yola çıkıp şifrelerinizi tek bir ortamda güvenli bir şekilde saklamanızı sağlıyor.