Sevgili dünlük, sosyal medyanın hayatımıza girişi ile birlikte bize en uzak gelen ülkeleri, onların şehir ve kasabalarını bile yakından görebilir olduk! Her şehrin kendi ruhu, renkleri, kokusu ve dokusu var. Renkli şehirlerin bizi içine ne denli çektiğini biliyoruz. Şehrimiz de böyle bir şehir! Caddeler, sokaklar, parklar, meydanlar ve hatta kimi zaman istasyonları ile farklı pek çok sanat dalına ait eserlerin gösterim alanları! Duvarları da öyle, yakın zamanda İzmir’in duvarları, göz alıcı bir sanatsal hareket ile hayat buldu; Mural. Kentin duvarları Mural Hareketi bünyesinde ortaya çıkan değerli resimlere ev sahipliği yapıyor. Mural İzmir Rotası, pek çok önemli mural sanatıçısının ilgi çekici örneklerini meraklılar ile buluştururken, şehri bir kez daha tanımaya vesile olabilecek bir gezinti de öneriyor.
EN GÖZDE ALSANCAK
İzmir’e gelen misafirlerimin görmeyi en çok istediği yerlerin başında Alsancak geliyor. Kordon, gevrek ve boyozu biliyor ama ara sokakları hiç bilmiyorlar! Tren garının yanından, daracık sokaklardan geçtiklerinde büyüleniyorlar! Geçmişten günümüze aktarılan cumbalı ahşap evler, sıcacık fırınlar, taş sokaklar, kahveciler ve rengarenk sanat eserlerini göstermekse beni çok çok mutlu ediyor!
RUSTAM QBIC’IN ESERİ
1985 doğumlu Rus sanatçı Rustam Qbic Alsancak’ta Kordon’nun bir arka sokağında bir apartmanın yan cephe duvarına çizdi eserini. İzmir’in duvarlarını süsleyen iki sokak resmi “Street Art Cities” adlı topluluğun 2019 Aralık ayı seçkisine girdi. Dünya çapında sekiz işin yer aldığı listede Gooze-Art’ın Konak Kemeraltı’ndaki “Derin” adlı eseri yer aldı.
ARTEZ’İN RENKLERLE DANSI
Sırbistanlı sanatçının tarzı, çoğu durumda konuma özgü realizm ve ilistrasyonun bir karışımı olarak betimliyor. Çoğu kamusal girişimin simgesi resimde çevreye en iyi uyum sağlayacak bir atmosfer yaratmak olduğundan İzmir’e yakışacak renkleri seçmiş sanatçı.
GLEO KADINI RESMETMİŞ
Sevgili dünlük, özellikle pandemi sonrası dönemde doğaya ve toprağa yakın olma isteğinin ne denli arttığını fark ediyor musunuz? Bende de yoğun bir biçimde ortaya çıkan bir hissiyat. Biraz araştırdığımda gördüm ki, tüm dünyada yaygınlaşmış bir akım var; insanlara, hakim endüstriyel yaşam tarzındaki mevcut durumdan daha fazla kendi kendine, sürdürülebilirliğe ve yerel topluluğa vurgu yaparak küçük toprak sahibi olmak ve topraktan yiyecek yetiştirmek ihtiyacı. Şehrimizde de bu ihtiyaçlara yanıt olabilecek bazı noktalar var, sizlere paylaşmak için sabırsızlanıyorum.
EFES TARLASI YAŞAM KÖYÜ
Efes Tarlası Yaşam Köyü bu kültürün, zenginliğin korunması ve aktarımı için bir başka değerli ve ilgi çekici kurum. Aslında 02 Haziran 2021 tarihinde hizmete açılmış. Yaşam Köyü’nün kuruluşundan itibaren burada tarımı, tarımsal faaliyetleri desteklemek pekçok faaliyet gerçekleştirmekte. Tohum-fide dağıtımından, tohum-takas uygulamalarına, farklı yaş gruplarına verilen eğitimlerden sergilere kadar pek çok faaliyete imza atılıyor. Bunlara düzenlenen paneller ve çalıştaylar da eklenebilir. Bir kültür sanat alanı olarak Efes Tarlası Yaşam Köyü, kentteki sanatsal faaliyetlere de ev sahipliği de yapıyor. Yaşam köyünün bünyesinde farklı bölümleri barındırıyor. Toprak Okulu, Tohum Merkezi, Tarım Müzesi, Toprak Kütüphanesi, Köy Enstitüleri Anı Odası, Küçük Çiftçiler Oyun Odası, Tohum Cafe, Ekim-Dikim Alanları ve bir de Sera mevcut. Tarımsal faaliyetleri hem teorik, hem de uygulamalı olarak yakından tanıklık etmek ve öğrenmek mümkün. Yaşam köyü bir anlamda değerli bir misyonun da taşıyıcısı! Tarımsal faaliyetler ve bunun yarattığı kültüre ilişkin bir bellek oluşturmak, korumak ve bunu aktarmak çok kıymetli. Tohum Merkezi (mevcut tohum türü ve sayısı), barındırdığı 1300’e yakın kitabı ile Toprak Kütüphanesi, İsmail Hakkı Tonguç adı ile anılan Tarım Müzesi ve yine buna paralel olarak Köy Enstitüleri Anı Odası, bu belleklerin taşınması için çok değerli! Efes Tarlası Yaşam Köyü, Efes-Selçuk’u ziyaret edenler için görülmesi yerlerden biri. Ziyaret için 08:30–17:30 saatleri uygun.
SEFERİHİSAR VE BORNOVA’DAKİ CAN YÜCEL TOHUM MERKEZLERİ
İzmir’de tarım temalı bir kültür rotası oluşturmak isteyenler için alternatif noktalardan bir tanesi İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kurduğu tohum merkezleri. Büyük şair Can Yücel ismiyle anılan Seferihisar ve Bornova’daki merkezler, tarımsal üretimin önemini, sağlıklı gıdaya erişimin bir hak olarak önemini özellikle genç kuşaklara doğru bir şekilde aktarmak için önemli merkezler. Bu merkezlerin Can Yücel’in vasiyeti de olduğunu da hatırlatmak isterim. Hem tarımsal bir belleğin oluşturulmasına katkı sağlıyor, diğer yandan da birer okul! Düzenlenen tohum takas günleri-şenlikleri yerel üreticilerin katılımıyla kaçırılamayacak etkinliklere dönüşüyor. Mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.
Sevgili dünlük, bir yol düşün, bu güzel Ege topraklarından kıvrıla kıvrıla geçilen, bir yanı alabildiğine mavi sular, diğer yanı sedir, göknar, ladin. Bu yolları severiz sevmesine ama bir de ulaştığımız yerde oraya has bir lezzet varsa tadına doyum olmaz. Biz hem keşfin, hem yolun, hem lezzetin peşinde koşanlar böyleyizdir. Bazı yemeklerin, adını duyduğumuz anda hızlı atmaya başlar kalbimiz. Hemen plan yapmaya başlar küçük zihinlerimiz. Hele mevsimlerden yazsa, çifte lezzet bulmak garantilidir. Benim güzel yollarım! Öğreten, mutlu eden, ilham veren yollarım. Ege’nin tatlı yolları, bu hafta bizi yaz lezzetlerine götürecek!
İNCİR
İncirin kalbi, bize çok yakın olan Aydın Germencik’te atıyor. İncir üreticisi bir aile ile tanışma fırsatım oldu. Germencik’te yaklaşık 90 bin dekar incir ekili arazi var. Yıllık ortalama 40 bin ton incir elde ediliyor. Bu küçücük meyvenin tadını yaz sonu çıkarmaktan büyük keyif alsak da, kurusunun ne denli faydalı olduğunu ben yeni öğrendim. Kuru incir içerisinde bulunan birçok vitamin sayesinde insan sağlığını düzenleyen ve koruyan bir yapıya sahip. En çok ilgimi çeken özelliklerinden biri; yüksek zengin içeriği, boğaz ağrılarının iyileşmesini sağlıyor. Ayrıca antioksidan özelliği ile özellikle meme kanserinde, kanserli hücrelere karşı tedavide kullanılıyor. İncir A, B1 ve B2 Vitaminleri, manganez ve potasyum, magnezyum, bakır, demir ve fosfor bakımından çok zengin.
Yüksek potasyum seviyesi ve düşük sodyum seviyesi, hipertansiyonu olan insanlara rahatlama sağlıyor. Hemen her yaş grubuna faydalı bu meyveyi bolca tüketmenizi öneriyorum.
KÜNAR
Aydın’da incir peşinde koşarken acıkıyor insan. Koçarlı’ya tahinli, künarlı pide yemeğe mutlaka gidin. Künar, çam fıstığı aslında. Aydın’ın kendine has, şahane bol tahinli pidesiyle birleşince ortaya inanılmaz bir lezzet çıkıyor. Bol tereyağlı, tahinli, kavrulmuş künarlı ve başlı pide için Koçarlı’ya gitmenizi kalpten öneriyorum.
Yeni pandemi tedbirleri ile, gidip orada yiyemeseniz de, paket yaptırın ve bu güzelliği kaçırmayın. Şahsen, künarlı pideyi uzun yıllar övmek istiyorum. Çok geniş kitlelerin bilmediği bu yerel lezzeti anlatmaktan asla sıkılmayacağım. Ne kadar güzel topraklarda yaşadığımızı ve ne kadar şanslı olduğumuzu unutmayalım lütfen.
Sevgili dünlük, yaşadığımız şehir, popüler kültür gezi listelerinde her zaman ilk sıralarda. Özellikle bu mevsim İzmir’de misafirimiz hiç eksik olmuyor. Benim de tüm platformlardan en çok aldığım soru, “İzmir’e dışardan gelen arkadaşlarımızı şehir merkezinde nerelere götürelim?” sorusu oluyor. Gezecek çok yer, görülecek çok şey olsa da benim için ilk olarak bu beşli liste geliyor, hemen sizinle de paylaşıyorum.
KIZLARARASI HANI
Şehrimizde en başarılı şekilde korunmuş tarihi hanlardan biri olan Kızlarağası Hanı’nın 1744 yılında Hacı Beşir Ağa tarafından yaptırıldığı tahmin ediliyor. Kemeraltı Çarşısı içerisinde bulunuyor olması kolaylıkla ulaşabilmesini mümkün hale getiriyor. Düzen olarak, diğer Osmanlı hanımlarını aldıran Kızlarağası Hanı dikdörtgen planlı ve iki katlı bir tasarıma sahip. 500 metrekarelik havlusu ile oldukça görkemli bir han olması sebebiyle dikkat çeken Kızlarağası Hanı’nın 1988 ile 1993 yılları arasında restorasyon çalışmalarına girdiği biliniyor. Özel fincanda pişen Türk kahvenizi yudumlamanıza imkan tanıyan kafeleri içerisinde yer veren Kızlarağası Hanı; el sanatları, gümüş takılar, halı ve kilim gibi ürünlerin satıldığı dükkanlara da sahip.
AGORA
İzmir’de bulunan ve en önemli üç ören yerinden biri olma özelliği taşıyan Agora, bugüne dek birçok farklı milletin egemenliği altına girmiş. Sütun ve kemerler üzerinde çok katlı olarak inşa edilmiş bir yapı topluluğu olan Agora, yapısı ile dünyadaki tek. Günümüzde belediye tarafından yapılan çeşitli çalışmalar ile daha başarılı hale getirilen ancak arkeolojik çalışmaların hala devam ettiği bilinen Agora Açık Hava Müzesi.
KADİFEKALE
İzmir’in merkez konumunda bulunan ve en etkileyici tarihi yapılarından biri olan Kadifekale, 186 metre uzunluğu ile görenleri adeta büyülüyor. M.Ö. 3000 yılları başında Büyük İskender’in ölümü sonrasında inşa edildiği tahmin edilen Kadifekale, oldukça köklü bir geçmişe sahip. Bugüne dek birçok farklı medeniyetin egemenliği altına giren Kadifekale, 15. yüzyıl Osmanlı döneminde değişikliklere uğramış. Bu dönemde genişletilen ve taş ile tuğla mimarisine sahip olan Kadifekale 750 metrekare büyüklükteki devasa sarnıçları, kilise ve manastırları ile tarih ve kültür meraklıları tarafından çok yoğun bir ilgi görüyor.
KENT ORMANI
Sevgili dünlük, yaza elimizi verdik, kolumuzu kaptırdık, ömrümde böyle sıcak yaz ne gördüm ne de duydum. Hal böyle olunca benden de hep serin öneriler isteniyor. Çoluk çocuk, gün boyu yapılacakların içinde en keyiflisi bence tekne turları. Çarşaf gibi denizlede, açıktan denize girmek, bol bol yüzmek, acıkmak tam da bu zamanlara yakışır! Ben her an, “bana iyi gelenler listesi” ne bir yenisini eklemeye çabalıyorum ve her gün yaşadığımız bu güzel şehire yüksek sesle teşekkür ediyorum. Mevsimler hızlı hızlı geçerken, dört bir yanı, mavi mavi sularla çevrili canım İzmir ve çevresinden bu hafta önerilerim, tekneyle gidilebilecek koylar.
FOÇA
Karşıyaka tarafından gidilecek en mantıklı lokasyon tabii ki Foça. Foça tekne turları her gün saat 11.00’da Foça sahilinden hareket ediyor, akşam üzeri 16.30-17.00 saatleri arasında limana geri dönülüyor. Foça tekne turu ile görülebilecekler:
* İngiliz Burnu
* Orak Adası
* Siren Kayalıkları
* Atatürk Adası
* Eski Fransız Tatil Köyü
Sevgili dünlük, pozitif düşüncenin insan hayatı üstündeki etkisi hakkında ahkâm kesecek uzmanlıkta değilim ama siz de benim gibi ağzınızın tadı bozulmasın isterseniz, her yeni gün bu mutluluk oyununu oynamaktan hiç vazgeçmeyin olur mu? Aklınıza gelen her güzelliğin, lezzetli yemeğin, iyi ve neşeli insanın takipçisi olun, üşenmeden peşinden gidin, ceplerinizi umut ve keyifle doldurun, gerisi kolay gelecektir. Ben her mevsim doğanın bize sunduğu mucizelerin arkasından koştururum. Neşeli sahillerin, bol bereketli sofraların adı yazla anılıyor elbette ve ben bu mevsim gördüğüm her maviyi zihnime kaydediyorum, kışın çok özledikçe aklıma getirir mutlu olurum diye! Bu hafta sizi Dikili’ye götürüyorum, bol bol mavilere…
ZİNDANCIK KOYU
Dikili Bademler köyünde Zindancık koyu. Tam olarak güzelliğinin keşfedilmediğine inandığım bu doğa harikası koy, Dikili merkeze sadece 10 km. uzaklığında. Bembeyaz kumunu uzaktan bile fark edecek, kıyısına gittiğinizde gözlerinize inanamayacaksınız.
PİSSA KOYU
Dikili Bademler köyününün diğer güzel kızı da Pissa koyu. Bademler köyüne 15 dakika mesafedeki koy, sahiline indiğinizde karşınızda ada manzarası ve tadına doyulmaz bir gün sizi bekliyor olacak. Yanınıza, katlanabilir sandalye, şemsiye gibi araç gereçleri alırsanız, oldukça keyifli zaman geçirirsiniz.
KİLLİK KOYU
Bademler köyünün bu defa 7 km. uzağında bir güzellik, Killik koyu. Bu koy tam olarak, Bademler için Türkiye’nin Maldivleri denmesinin sebebi olabilir. Koyda bir tesis var. Giriş için ücret ödemek zorunda değilsiniz elbette. Ancak şezlong kullanmak isterseniz buradan ücretini ödeyerek kiralayabilirsiniz.
HAYITLI KOYU
Sevgili dünlük, bugün sizi sevmekten hiç sıkılmadığım bir yere götüreyim. Çünkü hangi yoldan gelirseniz gelin, kıvrıla kıvrıla önce tırmanıp sonra indiğiniz bodur çamlı yollar sizi, tatlı Foça’ ya götürecektir. Ege’nin sınırsız merhameti, neşesi, coşkusu, çalışırken bile rahat oluşu yayılmıştır Foça topraklarına. Her mevsimi ayrı güzeldirde yazı bir ayrı büyülüdür. Geldiğin an yakalar seni, masmavi denizine baktırır, ahşap iskelesine oturtup, yaz dizisi hayalleri kurdurur.
NEDEN FOÇA?
Kent antik çağda, bir iyon yerleşimi olarak ortaya çıktığında, denizde yaşayan foklardan dolayı Phokaia ismi almış ve günümüzde bu isim Foça olarak evrilmiştir. Bu nedenle kale surlarının denize bakan tarafında fok heykeli bulunmaktadır. İzmir’e 70 km. gibi kısa bir mesafededir. Bu yakınlıktan dolayı, Foça İzmir’in çok sevdiği bir arkadaşı gibi koşa koşa gittiği bir yerdir. Akşam yemeğine, sabah kahvaltısı, yüzmeye, sadece bir kahve içmeye bile gidilir.
EGE KAHVALTISI
Hem eski hem yeni Foça’da hem de Kozbeyli’de kelimenin tam anlamı ile Ege kahvaltısı yapabileceğiniz pek çok yer var. Çoğu da bahçeli taş binalar. Pişi, gözleme, börek, sıcak ekmek ve tulum peyniri, kırma zeytin, bahçeden domates, biber, roka, reyhan mis kokulu limonlu soslarla birleşiyor. Ev salçasını sürdüğünüz pişiyi, demli bir çayla eşleştirdiğinizde kahvaltı keyfini saatlerce sürdürebilirsiniz.
DONDURMA
Foça’da Girit usulü dondurma yaygın, yemek için bir miktar sıra beklemeniz gerekebilir ama buna değecektir. Tüm çeşitleri, çilek, damla sakızı, karamel, karadut, ceviz, limon, kayısı gibi doğal ürünlerle yapılmış bu dondurma damaklarda büyük coşku yaratır.
NEREDE YÜZELİM?
Sevgili dünlük, sağlıkla uyandığım her gün, önce gökyüzüne, hemen ardından da elinde ne varsa, bizlerin önüne sermiş yer yüzüne şükrediyorum. Ege toprakları, her mevsim ayrı güzellikler yaşatıyor bize. Hiç heyecanını kaybettirmeyen bir aşk hikayesi gibi, her gün yeni bir sürprizle çıkıyor karşımıza. Hala, ismini yeni duyduğum bir köyün meydanında buluyorum kendimi. Motorsiklet tepesinde bir amcaya yol soruyorum. Güneşten kıpkırmızı olmuş yanakları ve kocaman gülümsemesiyle,
tarif ediyor, bağları, bahçeleri.
Fotoğrafını çekerken el sallıyor. Hangi navigasyon öyle iyi bilir köy yollarını, hangi navigasyon tatlı tatlı anlatır, hangi navigasyon el sallar ardınızdan?
Havasının güzelliği, toprağının sıcaklığı yüzüne yansımış ege insanı! Az ilerde çeşme var bak diyor, suyundan yüzüme çarpıp yola koyuluyorum. Bir güzel yol aklımı çeliyor, sonunda koylar var! Bakalım bu hafta nerelere gidiyorum?
ALTINKOY
Urla’nın renkleri en güzel plajı desem yalan olmaz. Bu bakir ve kumluk koy, yazın kampçılarla doluyor. Üzerinde şemsiye, şezlong kiralayabileceğiniz, ve bir şeyler yiyip içebileceğiniz bir tesis de bulunuyor.
DEMİRCİLİ
Denizin içinde yarımada boynunun her iki yanına uzanan iki tane şahane koy var. Bunun en iyi yanı bir tarafı dalgalı ise diğer tarafının sütliman olması. Yani her daim dümdüz bir deniz var.