Sevgili dünlük, açıkçası Nisan ayında “şu günlerde” yağan yağmurlar eskiden beni çok sıkar ve üzerdi. Acilen bahara kavuşmak, ona sarılmak, saçıma papatyadan taçlar takmak ve kot üstü beyaz tshirtler giymek isterdim. Artık olaylara, daha geniş açıdan bakmaya çabalıyorum. Mutluluk sebeplerim değişti. Kendimin daha iyi versiyonu bir insan olmaya çalışmaktan mutlu oluyorum örneğin. Yaşadığımız gezegenin ısı dengesi, benim anlık keyiflerimden daha önemli bir konu oluyor minnacık zihnimde!
Biz dünyaya iyi bakmazsak, nerede yaşarız? Tüm bunları düşündüğümde dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyorum; biz, bizden önceki nesil, onlardan önceki ve daha önceki nesil, öyle bilinçsiz, düşüncesiz adımlar attık ki, dünya çok yorgun. Ben artık o bize ne verirse onunla yetinmemiz gerektiğine inanıyorum ve yağmurdan şikayet etmiyorum. İki haftadır sürecek olan yağmurlu fırtınalı havaya da bakıyorum hafta sonu mola veriyor. Bize de bu iki günü iyi değerlendirmek düşüyor.
FERNAND PAGY EVİ
Bornova’da çiçekleri yola taşmış bir ev gördüm, bahçesinin etrafında biraz yürüyünce kocaman kapısının açık olduğunu fark ettim. Kapıda asılı bir afiş dikkatimi çekti, içeride bir sergi vardı. Böylelikle kayrak taşından yapılmış ince uzun yolundan girdim yürüdüm. Öylece karşımdaydı Bayan Marie France ve eşi Claude Caporal’in 19. Yüzyılda inşa edilmiş köşkü. Kendileri ve aile üyeleri yakın zamana dek burada yaşamaya devam etmişler ancak sonrasında Kanada’ya göçmüşler.
Şimdilerde ise, (BAYETAV) Bir Arada Yaşarız Vakfı’nın sanat merkezi olarak kullanıyor. Köşk içinde vakıf çalışmalarını sürdürürken pek çok kültür sanat etkinliğine de ev sahipliği yapıyor. Sergiler, müzik dinletileri, söyleşiler başta geliyor. Ayrıca vakıf, doğa yürüyüşü etkinlikleri ve online söyleşiler de yapıyor. Sizler de elbette, köşkü girip ziyaret edebilirsiniz. Bornova 83. Sokak’ta yer alan köşkün, cafe ya da restoran hizmeti bulunmuyor.
EMİRALEM ÇİLEĞİ
Çileği tezgahlarda bolca görünmeye başlayınca sizin de keyfiniz yerine geliyor mu? Çilek benim için, yaza doğru yanan bir sarı ışık gibi; ‘HAZIRLAN GEÇECEKSİN’ anlamına geliyor. İzmirliler olarak şanslıyız ki, Menemen Emiralem’de ülkenin en güzel çilekleri yetişiyor. Kokulu bu güzeller güzeli ürün şu sıralar çiçek açtı, meyve vermeye başları, havaların ısınmasıyla bolluğu artacaktır.
Çok miktarda şeker, vitamin, folik asit, lif, karoten, pektinler, demir, kobalt, kalsiyum, fosfor ve manganez içeriyor. Böyle bir bitkinin elbette insan vücudu üzerinde güçlü ve sağlıklı bir etkisi var. Hem görüntüsü hem içeri güzel meyveleri ayrı seviyoruz. Ben meyvesinden önce, çiçeğinin peşine düşerim derseniz, Emiralem’e bir uğrayın derim. Üstelik orada sizi şahane bir mesire alanı da karşılayacak, ister güzel havanın tadını çıkarın, ister doğa yürüyüşü yapın…