İşte başladık. “2 yaş sendromu”, “ilk ergenlik”, “korkunç iki” ve daha pek çok ismi olan bu dönemi, en çılgın haliyle yaşıyoruz. Evde her şey için çıkan kavgalar bir yana, bir de büyük kadın kaprisleri beni benden alıyor sevgili okur. Bu dönem iki yaşındaki tek bir çocuk anneye ömür törpüsü olurken, varın benim halimi siz düşünün.
Yaklaşık 18 aylıkken başlayan bu deli süreçte çocuklar, kendi kişiliklerini oturtmaya ve artık evin bir bireyi olduklarını ispatlamaya çalışırlar. Kendi istekleri ön plana çıkmaya başlar ve özellikle anneyi deli edebilirler. Yazın ortasında kışlık giysilerini bulup, onları giymek istemeleri, ya da milyonlarca oyuncak arasından, bozuk olanı bulup, onun için ağlamaları, en sevdiği yemeği bir anda elinin tersiyle itmeleri ve benim aklıma gelmeyip de, onların aklına gelen daha pek çok çılgın istekler zinciriyle yorgun düşüyorum bu ara.
“Bu benim!” cümlesini çok sık duyuyoruz. Annenin, çocuğuyla zıtlaşmaması gerekir bu konuda. Peki iki aynı yaşta çocuk kendi arasında zıtlaşırsa, anne ne yapmalıdır? Bu şahane soruyu, uzman psikolog bir doktora sordum.
Genellikle ya tek çocuk ya da iki farklı yaşta kardeşler üzerinde uzmanlaşmış doktorumuz, bu soru karşısında ne diyeceğini bilemedi. Çünkü daha önce de söylediğim gibi, Türkiye’de ikizler üzerine uzmanlaşmış, bu konuda araştırmalar yapmış bir pedagog veya psikolog yok. Annenin çocuğuna karşı nasıl yaklaşması gerektiğini biliyoruz.
Peki ya ikiz anneleri?
Çocuğa karşı anlayışlı, sabırlı ve sevgi dolu yaklaşarak, iki yaş sendromunu en hasarsız şekilde atlatabiliyor bır anne. Peki ya ikiz ve üçüz anneleri ne yapmalı? Bunu biz ikiz ve üçüz anneleri, biraz el yordamıyla hallediyoruz sanırım. Bazen işi kitabına göre yapmak yerine, durumu kitaba uydurmak gerekebiliyor. İkizler arasında çıkan kavgaya müdahale etmemeyi öğrendiğim gibi, oyuncaklarını paylaşmak istemeyen çocuğumu alıp karşıma konuşmam gerektiğini de yaşayarak öğrendim ben. Her ikisini de kucağıma alıp, aynı cümlelerle onlara ikiz olduklarını anlatıp, annelerinin karnını ve memelerini paylaştıkları gibi, oyuncakları da paylaşmaları gerektiğini anlattım büyük insana anlatır gibi.
İlk seferde bu konuşmadan medet ummak da yanlış olur elbette. Onlarla bunu her oyuncak için kavga ettiklerinde tekrarlıyorum. Bu kadar çok şeyi paylaşıp, saçma sapan bir oyuncağı paylaşamadıkları için onları kınıyorum üstelik. İnanmayacaksınız ama, beni anlayıp, bana hak veriyorlar. “Tamam anneciğim” dedikleri an, bütün dünya duruyor benim için. İki yaş sendromu yaşayan, iki küçük kızım var benim. Bana ispat etmek istedikleri şeyi, aynı zamanda kendilerine de ispat etmek istiyorlar. Benimle aralarındakini değil de, kendi aralarındaki bu ergenlik krizini çözmeye çalışıyorum. Benim de bütün meselem bu oluyor.
06 Ağustos 2012, Pazartesi 14:55
Haberin Devamı