Ünlü basketbolcu Kerem Gönlüm'ün eşi Elif Gönlüm yeni bir heyecan yaşıyor. Süheyl ve Behzat Uygur Tiyatrosu'nun yeni oyunu ‘Süt Kardeşler'de rol alan Gönlüm'le buluştuk. Yeni başlayan tiyatro macerasını, evliliklerini ve aşkı konuştuk.
Şu sıralar tiyatro oyununuz ‘Süt Kardeşler’in heyecanı içerisindesiniz. Nasıl başladı tiyatroya olan ilginiz?
Erken yaşta aile kurdum. İki çocuğum var. Hayal ettiğim eğitimleri bitirdim ve iş kurdum. Çocuklarımın büyüdüğü ve birçok şeyin düzen içerisinde olduğu bu dönemde tiyatro yapmak için kendimi hazır hissettim.
Sizin hep daha içe dönük, sakin biri olduğunuzu düşünmüşümdür. Nasıl geldi sahneye çıkma isteği?
Aslında tam tersi. Oyun, müzik, dans hep içimde olan bir histi. Sanatın yaşamımda olmasını istedim. Süheyl ve Behzat Uygur, aile dostlarımız. Tiyatro oyunculuğuna olan ilgimi hep konuşurduk. Kendime bu fırsatı vermeye hazır olduğum vakit rahmetli üstat Nejat Uygur’un yıllar önce de oynadığı ‘Süt Kardeşler’ oyununun projesi başladı. Denemelerden sonra bana rol verdiler. İlk tiyatro deneyimime harika bir ekiple başlamış oldum.
Devamı gelir mi dersiniz?
Oyunculukla ilgili hayal kurmuyorum ama gelecek tekliflere de açığım. Olmam gereken projelerde seve seve çalışırım.
Oyunda Jale isimli bir hizmetçiyi canlandırıyorsunuz. Nasıl bir karakter Jale?
Fütursuz, süslü, evdekileri ve eve gelenleri takmayan, bildiğini okuyan, tatlı bir hizmetçi Jale karakteri.
Nasıl hazırlandınız bu role?
Ustaların içinde fazla çaba gerektirmiyor. Bana sunulan rolü, Süheyl ve Behzat Uygur’un öğrettikleriyle hakkıyla yaptım.
TİYATRO OYUNCULUĞUYLA BÜTÜNLEŞTİM
Tiyatro sahnesinde olmanın heyecanını nasıl açıklarsınız?
Tiyatro, insanın tıpkı hayat sahnesindeki gibi rollere bürünüp kendini gerçekleştirmesi için ışığının ve varlığının ifadesine olağanüstü bir bakış açısı veriyor. ‘Süt Kardeşler’ gibi komik ve heyecan veren bir oyun ve Uygur tiyatrosu gibi deneyimli bir kadroda olunca hem çok şey öğrenme fırsatı buluyor hem de rolümün gereğini tadını çıkararak yapıyorum. Her oyun, her seyirci enerjisiyle farklı bir his ve heyecan yaratıyor. Çok bütünleştim tiyatro oyunculuğuyla.
Günümüzde dış görünüş, eğitimin önüne geçti gibi bir algı var. Güzel bir kadın, yakışıklı bir erkek daha mı kolay oyuncu olabiliyor?
Dış görüntü ve güzellik üzerine yoğunlaşılıyorsa bu mutlaka popülist sistemin bir parçasıdır. Aksine öyle bir ortamda yetenekler ve eğitimler daha da açığa çıkıyor ve değerli oluyor. Tabii bu projeye bakış açısıyla alakalı. Oyuncu, rolüyle bütünleşip oyunu sahiplendiyse sıfatların fazla önemi olmuyor. Doğallık denince aklıma ilk gelen isim Rahmetli Kemal Sunal’dır. Kendisi yakışıklı bir oyuncuydu.
Küçükken ne olmak istiyordunuz?
Elif olmak istiyordum.
Elif’i hangi cümle en iyi özetler?
Hayattan gelen her şeyi, her tecrübeyi seve seve karşılar. Bu cümle beni en iyi şekilde özetliyor…
ELİF GÖNLÜM SADECE ANNE DEĞİL, İYİ BİR ANADIR
İki tane oğlunuz var. “Bir tane de kızım olsaydı” dediğiniz oluyor mu?
Takdir edilene saygı duyuyorum. Bana bahşedilen evlatlarımla ve ailemle mutluyum. Hepimiz için, tüm insanlık için bir realite var ki ne yaparsak yapalım, ne olursak olalım, günümüzde en değerli olan ve korunması gereken koza, aile.
Elif Gönlüm nasıl bir anne?
Elif Gönlüm sadece anne değil, iyi bir anadır.
Kuralcı bir anne misiniz?
Benim çocuklarım küçük birer adam. Tüm hassasiyetleri, insan ilişkilerini, kendilerini korur ve önemserlerken bile karşı tarafı da anlayabilmeyi öğreniyorlar. Yeteneklerini açığa çıkarmaları için hep yanlarındayız, onlara her şeyi sevgiyle öğretiyoruz ve tabii çok eğleniyoruz. Benim çocuklar gibi şen bir enerjim var, bu çok hoşlarına gidiyor.
Çocuklarınıza verebileceğiniz en büyük hayat dersi nedir?
Tevekkül ve saygı.
KENDİM GİBİ GELİN İSTERİM
Oğullarınız henüz küçük ama ileride karşınıza gelin adaylarıyla çıkacaklar. Nasıl bir gelin var hayalinizde?
Tıpkı benim gibi bir gelin. (Gülüyor)
Sizce siz nasıl bir gelinsiniz?
İçten, saygılı ve iletişimi kuvvetli… Büyükler severler benimle paylaşmayı ve vakit geçirmeyi. Çocuklar benimle eğlenmeyi sever. Ailede her yaşa göre biri varsa işte o benim.
Sık sık yurt dışı seyahatleri yapıyorsunuz. Türkiye’de kadın olmakla dünyanın herhangi bir yerinde kadın olmayı nasıl kıyaslarsınız?
Dünyanın çoğu bölgesini görme şansım oldu. Dünya insanıyız ve ruhumuz her yerde olabilir ve iletişim kurabilir. Sadece doğduğumuz yere ait değiliz. Kadın olarak farklı bir ülkede iletişim kurabilmek, sayılmak, başarmak, özgüven duygusuyla gelir. Tabii dünyada kadın olmak, dünya insanı olmak eşitlikle başlıyor. Türkiye’dekinden farklı çünkü burada her kadın aynı muameleyi ve saygıyı görmüyor, ayrım büyük. Ama nerede olursam olayım Türk kadını olmak gurur verici.
Bugüne kadar aldığınız en cesur karar neydi?
Tüm kararlarımı cesurca alırım.
Son dönemde yaptırdıkları estetikler sebebiyle bütün kadınların birbirine benzediği yönündeki söylemlere katılıyor musunuz?
Birine benzeme çabası yorucu olsa gerek. Başkalarının dış görüntüleri hakkında da hiç düşünmedim açıkçası.
KUAFÖRE HER GÜN GİDİLEBİLİR
Kendinizi güzel buluyor musunuz?
Elif, kendi fıtratında olan birisi. Değerlendirme, eleştirme ya da takdir insanların.
Bakımlı bir kadını nasıl tarif edersiniz?
Kendini bilen her kadın bakımlıdır. Öncelikle sade ve yerine göre giyinebilen, temiz, güler yüzlü, net tavır ve ifadelerde olan kadınlar hayranlık uyandırabilir.
Kuaföre ne kadar sıklıkla gidersiniz?
Düzenli gitmem. Bazen bir ay boyunca uğramadığım olabiliyor. Bazen bir hafta oluyor… Ama her gün bile gidilebilir.
Cemiyet hayatında olunca “Sürekli bakımlı olmak zorundayım” düşüncesi oluyor mu?
Kadın her daim ışıktır. Gittiği, bulunduğu her yerde kutsal bir güzelliktir. Kötü duygu ve niyetlerden uzak olup, dedikodu, hırs yapmadan içinden gelen dişilikle yaşarsa hep genç ve yüksek enerjiyle kalabilir.
GERÇEKLERİ KABUL EDEMEYENLERE ACIYORUM
Sizi en kolay ne öfkelendirir?
Ben içtenken karşımdakinin samimiyetsizliği...
Güven duygunuzu en çok ne zedeler?
Suistimal ve fırsatçılık.
Başkası olsanız kendinizin hangi huyuna sinir olurdunuz?
Mutlak dürüstlüğüm. Bazen kendime “Bu kadar da dürüst olma” desem de dürüstlüğümden asla taviz vermem.
Nasıl bir insan sizde acıma duygusu uyandırır?
Gerçeklerden uzaklaştığını gördüğüm, gerçek olanı fark edemeyen insan…
EVLİLİK KADERİN NETİCESİDİR
23 yaşında evlendiniz. “Keşke bu kadar erken evlenmeseydim” dediğiniz oldu mu?
Evlilik, kaderin neticesidir. Sizi siz yapan önemli döngülerden biridir. Olması gerektiği an evlendim. Ben hâlâ o evlendiğim yaşta hissediyorum ama tek fark o yaşta değilim. “Keşke” kelimesi lügatımda hiç olmadı. Teşekkür ediyorum ve erken evlenmenin, evlat sahibi olmanın şükürlerini, hediyelerini yaşıyorum.
Kusursuz evlilik var mıdır?
Yaşamın içinde kusursuzluk diye bir şey yok. Her şey değişebilir, gelişebilir, deneyimlenebilir. Böyle düşündüğünüzde mükemmellik ortadan kalkıyor. Sevgiyi alarak devam ediyoruz yaşamın her yerinde. Hislerin, duyguların paylaşımı ve anın tadı kusursuzluğa aday. Evliliklerde de uyum, kabul, saygı beraberinde sevgiyi ve böylelikle devamlılığı getiriyor.
Peki başta tutkuyla başlayan aşk, zamanla nasıl bir şekil alıyor?
Avuçlarındaki sevgiyi kalbinde hissetmektir aşk. Ve o kalp, evliliğin oluyor. Seni heyecanlandıran ve hayatını birleştirmek için arzuladığın o saf duygu tüm hayatını kaplıyor iki benlikte, bencillikte tek olmaya dönüyor.
Kerem Bey’i gördüğünüz zaman size “İşte bu benim evleneceğim adam” dedirten şey neydi?
Kerem’le ilk karşılaştığımızda 18 yaşındaydım. O yaşta evlilik beklentisi ya da hayali olan bir genç değildim. Zamanla “Seveceğim, emek vereceğim adam bu” dedim. Hayal ettiğim gibi oldu.
ÇILGINCA DANS ETMEYİ MUM IŞIĞINA TERCİH EDERİM
Eşinizle mum ışığında romantik bir yemek mi, çılgınlar gibi dans etmek mi?
Tabii ki çılgınca dans etmek! Gülmek, eğlenmek… İşte bu tam olarak ben.