SEVGİLİSİ HIV POZİTİF OLDUĞUNU GİZLEDİ
Esra, 28 yaşında bir bankacıydı ve iki yıldır sevgilisi Tolga ile birlikteydi. İlişkileri tutkulu ve yakın görünüyordu. Ancak bir gün, Tolga’nın sağlık raporlarını sakladığını öğrenmesiyle hayatı değişti. Tolga, HIV pozitif olduğunu Esra’dan saklamış, ilişkileri boyunca korunmasız birlikte olmuşlardı. Tolga’nın sırrını bir arkadaşının yanlışlıkla ağzından kaçırmasıyla öğrenen Esra, büyük bir şok yaşadı. Esra, hemen bir test yaptırdı ve maalesef HIV pozitif olduğunu öğrendi. Tolga’ya karşı öfke, hayal kırıklığı ve derin bir güven kaybı yaşadı. Tolga’nın gerekçesi, “seni kaybetmekten korktum” olsa da, bu, Esra’nın hayatını altüst eden gerçeği değiştirmiyordu. Esra şimdi tedaviye başladı, ancak duygusal yaraları hâlâ taze. Tolga ile tüm bağlarını kopardı ancak her zaman zihninde şu soru yankılanıyor: “Beni gerçekten sevseydi, bunu benden saklar mıydı?”
SEVGİLİSİNİN HIV STATÜSÜNÜ BİLEREK SAKLADIĞINI KANITLADI HEMEN HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATTI
Dilara, 23 yaşında bir üniversite öğrencisiydi. Üniversitede tanıştığı Cem ile kısa ama yoğun bir ilişki yaşadı. Cem, HIV pozitif olduğunu bilmesine rağmen bunu Dilara ile paylaşmadı ve korunmasız bir şekilde birlikte oldular. Bir süre sonra Dilara, sürekli kendini yorgun hissetmeye başladı ve bazı sağlık sorunları yaşadı. Bu şikayetleri üzerine doktora gittiğinde, HIV pozitif olduğunu öğrendi. Dilara, öğrendiği anda Cem’e ulaşıp bu durum hakkında hesap sordu. Cem ise kendini savunmaya çalışarak, “Sana zarar vermek istemedim. Seni kaybetmekten korktum” dedi. Ancak bu açıklama Dilara için yeterli olmadı. Cem’i mahkemeye veren Dilara, onun HIV statüsünü bilerek sakladığını kanıtladı ve hukuki süreç başlattı. Şimdi, Dilara tedavi görüyor ve HIV hakkında farkındalık yaratmak için üniversitesinde seminerler düzenliyor. Ancak yaşadığı travma, ona hayatının geri kalanı boyunca eşlik edecek.
DIŞLANACAĞINA İNANIYORDU
Mehmet, 34 yaşında bir öğretmendi. Beş yıl önce HIV pozitif olduğunu öğrenmiş ancak bu durumu ailesinden saklamayı tercih etmişti. Mehmet’in korkusu, toplumun ve ailesinin HIV ile ilgili yanlış bilgilere dayanan önyargılarıydı. Özellikle annesi, sağlığa ve ahlaki değerlere çok önem veriyordu; Mehmet, hastalığını öğrenirlerse dışlanacağına inanıyordu. Ancak bu sır, Mehmet’in hayatını giderek daha karmaşık hale getirdi. Tedavi için düzenli olarak doktora gitmesi gerekiyordu ancak bunu ailesine grip kontrolü gibi gösteriyordu. Bir gün, Mehmet’in ilaçlarını yanlışlıkla çantasından düşürdüğünü gören kuzeni bu ilaçların ne olduğunu sorguladı. Kuzeni, durumu ailesine anlattığında Mehmet, annesinin gözlerindeki hayal kırıklığını gördü. Ancak beklenmedik bir şekilde annesi, ona karşı öfkeli ya da dışlayıcı olmadı. Tam tersine, onu destekledi ve bu durumu birlikte aşacaklarını söyledi. Mehmet, yıllarca boşuna korkmuş olduğunu fark etti ve artık daha özgür hissediyor.
HIV VE GİZLİLİĞİN GETİRDİĞİ ZORLUKLAR
Bu öyküler, HIV ile yaşayan bireylerin karşılaştığı en büyük zorluklardan birini ortaya koyuyor: Gerçekleri paylaşma korkusu. Bu korku, sadece bireylerin ruhsal sağlığını değil, aynı zamanda yakın ilişkilerini ve çevrelerindekileri de etkileyebiliyor. HIV, bugün tedavi edilebilir bir durum ve tedavi gören bireyler sağlıklı bir yaşam sürebiliyor. Ancak, toplumdaki önyargılar ve yanlış bilgiler, bu hastalığı bir sır olarak saklama baskısını artırıyor. Gerçekleri paylaşmak cesaret gerektirir ancak bu cesaret hem kişinin kendisi hem de sevdikleri için daha sağlıklı bir yaşamın kapısını aralayabilir.