Bu ülkede kadınlara erkeklerle ilgili o kadar çok görev yükleniyor ki sanırım bir yerden sonra kadın, dahasını da yapma konusunda gönüllü oluyor. “Ben bunu alır, baştan sona yenilerim” diyor bir inançla. Bakım vereni olduğu erkeğin ruhunu da değiştirebileceğini, amiyane tabiriyle onu “adam edebileceğini”, defosuz sorunsuz birine dönüştürebileceğini düşünüyor. E bu da yerleşik bir anlayış. Aileler de başlarını ağrıtan oğullarını evlendirerek adam etme yoluna gitmiyor mu? Ama size zaten bildiğiniz, zaman zaman unuttuğunuz bir şeyi söylemem gerekiyor. Sevdiği adamı değiştirmeye çalışarak bir ömür geçiren ve sonunda eli böğründe kalan, harcanmış yaşamıyla ne yapacağını bilemeyen kadınlarla dolu hayat. Siz onlardan olmayın.
SİZ ÖDÜN VERDİKÇE O ALDI
Kitaplarımı okuyanlar, uzun zamandır takip edenler bileceklerdir ne çok kadın hikayesine tanıklık ettiğimi. Üstelik eminim sizler de mahallenizde, sülalenizde, arkadaş çevrenizde görüyorsunuz bu kadınları. Belki onlardan biri de sizsiniz. Bir ilişkiyi sağlıklı ve sevgili yürütmeye muktedir olmayan erkeklere aşık oldunuz ve ümit kesemediniz. Yıllarca her yolu denediniz ve çok ağladınız. Yaşamınızı değiştirdiniz, saplantılarını hafifletmek için kendinizi değiştirdiniz, sınırlarına uydunuz, kalıplarına girdiniz. Karşılıklı olursa ortada buluşursunuz sandınız ama o karşılığı alamadınız. Çünkü siz verdikçe aldı, aldıkça dahasına hakkı olduğunu sandı. Bu hikayenin genel hatları hep böyle. Ama mutlu sonla biteni yok desem inanın. İlişkiler, besleyici olmalıdır. İki insanın birbirine ilgi duymasından ve o ilgiyi doğru biçimde yönetmesinden doğar sağlıklı ilişki. Birlikte olduğunuz kişiyi, birlikte yaşanır birine dönüştürmek için onu yontmak, değiştirmek gerekiyorsa ve kendinizi resmen buna adarsanız bu bir ilişki olmaktan çıkıp bir sosyal sorumluluk projesine benzer. Sevgiliniz sizin sosyal projeniz değil ve olmamalı.
DEĞİŞİM ASLINDA GELİŞİMDİR
Diyeceksiniz ki birbirini seven iki insan birbiri için değişemez mi? Elbette değişebilir. Zaman da değiştirir zaten insanı ve kendiliğinden, yaşamsal deneyimlerle gelen, ilham alarak gelen değişim aslında gelişimdir. Güven duygusu güçlendikçe kıskançlığın hafiflemesi olağandır mesela. Ya da sinemaya ilgi duymamış birinin partneri sayesinde bilgi edinip sevmeye başlaması güzel bir etkileşimdir. Türkçe’yi doğru kullanma konusunda iyi olmayan birinin partneri sayesinde kendini ifade edişinde bir dönüşüm ve ilerleme olması, ilişkiye pek yakışır. Hayatında özel günlere anlam yüklememiş birinin sırf partneri önem veriyor diye özen göstermesi de hoş bir değişimdir. Ve insanlar bu tür değişimler için birbirini teşvik edebilir.
NİKAHTA KERAMET YOK
O kişiyi mevcut haliyle kabul edebiliyor, o haliyle birlikte bir yaşama hazır hissediyor, canınızı sıkan şeyleri tolere edebileceğinizi biliyorsanız çıkın o yola, çıkmayın demiyorum. Ama nikahta keramet yok canım kadınlar. Bu adamlar sizin sosyal projeleriniz, vazifeleriniz, vasisi olduğunuz kişiler değiller. İlişkinin amacı yaşamı paylaşmaktır, yaşamı birinin sırtlaması değil. Ayrılık acısının böyle ilişkilerin sonunda duyulan acıdan daha hafif olduğunu düşünüyorum. Çünkü en zoru, insanın kendinden ve kendi yaşamından ayrılması. İlişkiye emek vermek başka, ilişkinin hamalı olmak başka. Hem siz hiç “Bu kızı alalım, sonra adam ederiz” dediklerini duydunuz mu? Söz konusu kadın olunca herkes nasıl da kusursuzunun peşinde... Bence biz bunları yemeyiz. Haybeye harcanacak ömrümüz yok bizim
DEFOLAR BİR KALEMDE SİLİNMEZ
Bir erkeği ya da kadını (ama bizim toplumumuzda itiraf edelim ki daha çok erkeği) ideal bir aile babası, ideal bir sevgili, ideal bir koca yapmak için, kurtulmamız gereken defoları, ite kaka geçecek, bir kalemde silinecek türden olmuyor genelde. Alkol sorunu olan birini, o istemedikçe sosyal içiciye dönüştüremezsiniz. Şiddet yanlısı biri, kendine geldiğinde tövbeler ediyor diye ona inanamazsınız. İhaneti alışkanlık haline getirmiş birini çocuk doğurarak eve bağlayamazsınız. Sosyal ilişkiler anlamında zayıf ve de görgü sahibi olmayan birini ezbere direktiflerle her yerde yanınızda taşıyamazsınız. Zarar görürsünüz çünkü. İki kere iki dörttür.