Yıllardır sayısız insan hikayesi, çok başlı binlerce sorun dinledim. Ve o kadar farklıyız ki... Uçlarda gezinen, birbirine değmeyen öyle başka başka dertlerimiz var ki... Ama biz böyle güzeliz. Çeşit çeşit çiçekten oluşan bir bahçe gibi.
AİLEM VE ÇEVREM ÇOK BASKI YAPIYOR AMA EVLİLİK BANA GÖRE DEĞİL
SORU: Hocam, ailemden ve çevremden çok ciddi bir evlilik baskısı görüyorum. 6 kardeşiz ve tek bekar benim. Ama ben kendimi evliliğe yakın hissetmiyorum. Dönemsel bir şey değil, hiçbir zaman bana uygun olmayacak bir şey. Fakat bunu izah dahi edemem. Ben koca bir hayatın tek kişiyle geçebileceğine inanmıyorum. Evlilik bana kısıtlayıcı geliyor. Fikirlerim bilmediğim bir travmaya mı dayanıyor, normal mi onu da bilemiyorum artık.
CEVAP: Bekarlık, evlilik, annelik, babalık hepsi için geçerli bir şey söyleyeyim; her bir kavram için doğmuş gibi olan insanlar da var, yanından geçmeyecek insanlar da. Elbette mizacımız, hayata bakışımız, hayallerimiz, hedeflerimiz hayatta üstlendiğimiz ya da üstleneceğimiz rollere etki ediyor. Kimse evlenmek zorunda değil. Bu, mutlaka atlanması gereken bir seviye falan da değil. Bir başarı ya da başarısızlık değil. Toplumun bu yargısı tabii ki kırılmalı. Ancak başka bir şey daha eklemek isterim; evliliklerin kısıtlayıcı olması gerekmiyor. Kısıtlayıcı olan insanlar. Siz kendi mizacınıza uygun bir partnerle kendi yaşam biçiminize, değer yargılarınıza, zevkinize göre bir ilişki ya da evlilik inşa edebilirsiniz. Evlilik, sonsuza dek aynı insanla kalma mecburiyeti değil, hayatı paylaşmak üzere bir yola çıkmaktır. O yol sizi ölene dek aynı yastıkta kocatmayabilir, bu çok normal. Birden fazla insanı sevebilirsiniz, birden çok kez evlenebilirsiniz. Ya da hayatınız hep aynı insanla, mutlulukla geçebilir. Önyargılı olmayın derim, akışına bırakın. Ayrıca evliliğe karşı olumsuz, düşmanca bir tutumunuz olduğunu hissediyorsanız tabii ki uzman yardımıyla bu fikrin kökenini de arayabilirsiniz. Ama öyle, kendiliğinden bir şey de olabilir. Kimseye hesap vermek zorunda değilsiniz. Dilediğiniz gibi yaşayın.
YALNIZ KALAMIYORUM BU BİR HASTALIK MI?
SORU: Hocam ben yalnız kalamıyorum. İlk flörtüm 15 yaşımdaydı. Yaşıtlarım arasında sevgilisi olan tek bendim. Ve ondan sonra da hep birileri oldu hayatımda. Mutsuz olduğumda bile yeni bir ihtimal belirmeden asla ilişkimi sonlandıramadım. Bunu kötü niyetle yapmıyorum. Ama ben asla tek kalma fikrini kendime kabul ettiremiyorum. Kararlar alıyorum, 36 yaşıma geldim, artık tek başıma bir tatile gidecek, kendime göre bir ev tutacağım diye ama hayır olmuyor. Sizce bunun sebebi ne, bu bir hastalık mı?
CEVAP: Elbette hastalık diyemeyiz buna. Sizin de sağlıksız bulduğunuz, sebebini merak ettiğiniz ruhsal bir açmazın neticesi, bir sorun belki. Ve ne mutlu ki farkındasınız. Güvende hissetmekle ilgili bir açlığınız olabilir, hayatınızda önem arz eden erkeklerle (baba, ağabey, dede gibi) ilgili travmalar olabilir, cinsel bir dürtünün neticesi olabilir... Herhangi bir duyguda aşırılık, bir ihtiyaçta kıtlık hali olabilir... Bu alanda çalışan uzman arkadaşlarım, psikologlarımız size yardımcı olacaklardır eminim. Yüzeysel tahminlerimden çok daha anlamlı biçimde çalışacağınızdan eminim. İyi bir partner olsanız ve aşkı, sevgiyi, sevgiliyi sevseniz de tek başınıza da anlamlı ve yeterlisiniz, belki sadece bunu hatırlamaya ihtiyacınız var.