2020'nin Ocak ayında yazdığım bir yazıda "2020 pek de hoş gelmedi sanki" başlığını kullanmıştım.
O yazımda "Corona virüsü Çin’in Wuhan kentinden çıktı ve bazı kaynaklara göre şimdilik 56 kişinin ölümüne sebep oldu. Henüz tedavisi bulunmuş değil" diye bir ifadede bulunmuşum. O yazının ana odağı 2020'nin ilk günlerinde aldığımız kötü haberler olmasına rağmen corona virüse hepi topu bir cümlede değinmişim.
Ama yalnızca bir cümlede kısaca bahsederek pek tabii ki corona virüsü hafife almışım.
Peki bugünün gözüyle baktığımız zaman bu virüsü hafife alan sadece ben miydim?
İtiraf etmek gerekiyor ki belli bir azınlık haricinde neredeyse hiçkimse o kalabalık gündemde o gün için sadece "54" kişiyi öldüren bir virüsü dikkate almadı. Virüs göz ardı edildi.
Uluslararası spor müsabakaları oynanmaya devam etti. Sanat ve eğlence aktiviteleri kesintiye uğramadı. Herkes işini yapmaya, toplu taşımaları kullanmaya devam etti.
Bu yaşananların ardından dünya olarak geldiğimiz nokta ortada. İnsanoğlunun hayatını büyük ölçüde etkileyen, belki bundan yıllar sonra bile okullardaki tarih kitaplarında büyük bir konu başlığı altında çocuklarımıza, torunlarımıza anlatılacak bir dönemi yaşıyoruz.
Günün sonunda günlük yaşantımızı, kültürel davranışlarımızı, yeme-içme alışkanlıklarımızı değiştirmemize neden olacak bir görünmez düşmanla savaş halindeyiz.
Bizden önceki nesillerin birebir yaşadığı darbeler, savaşlar, kıtlıklar, krizler, doğal felaketler ve salgınlar oldu.
Fakat bu tarihi olayların toplumlara etkisi hep kısıtlı oldu. Savaşlara katılmayan ülkeler savaş kaynaklı can kayıpları yaşamadı. Bir ülkede askeri veya siyasi darbeler gerçekleşirken diğer bütün ülkeler bundan etkilenmedi. Bu ve bunun gibi örnekler yakın ve uzak geçmişe bakılarak çeşitlendirilebilir.
Corona virüs pandemisi ise bütün dünyayı neredeyse aynı ölçüde etkiledi. Yeryüzünün en ücra köşeleri bile virüsle tanıştı.
Ülkemizden örnek verecek olursak; 15 Temmuz 2016'da hain darbe girişimi yaşandığında 12 Eylül veya 27 Mayıs darbesini yaşayan insanların birçoğu bu duruma yabancı değillerdi ve birçoğu soğukkanlılığını korudular.
Fakat corona virüs salgınında durum öyle olmadı.
Kuş gribi, domuz gribi gibi dünyayı etkisi altına alan salgınlar son 20 yılda ülkemize uğradı uğramasına ama hiçbiri corona virüs kadar tedirginlik yaratmadı. Veya hiçbiri insanlara korona kadar geniş önlemler aldırmadı.
Dünya çapında da durum ülkemizden farklı değil, hatta birçok yerde daha bile kötü.
Sosyal hayatın durma noktasına geldiği, hatta durduğu ülkeler ve şehirler mevcut.
Avrupa'da virüsün etkilerini en fazla görebileceğimiz, "Biz de bu ülkeler gibi olmayalım" denilerek kötü örnek olarak gösterilen İtalya ve İspanya başta olmak üzere birçok ülke ve kentte uzun zamandır sokağa çıkma yasağı devam ediyor.
Virüsün spora ve sanat etkileri
Dünya üzerinde "Beyaz Rusya Premier Ligi" gibi futbol oynamayı sürdüren birkaç lig dışında futbol oynanan lig yok. EURO 2020 UEFA tarafından 2021 yazına ertelendi. Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'nin ne zaman ve hangi şartlar altında ise devam edeceği merak konusu.
Basketbolda NBA ve Euroleague de dahil olmak üzere bütün ligler durdu.
Tenis tarihinin en ikonik turnuvası olan, tamı tamına 143 yıllık bir geçmişe sahip "Wimbledon Tenis Turnuvası" bu yıl oynanmayacak. Wimbledon tarihinde bu olay ikinci kez gerçekleşirken ilk iptalin "İkinci Dünya Savaşı" yüzünden gerçekleşmesi aslında ne kadar büyük bir tehditle karşı karşıya olduğumuzun da bir kanıtı.
Yine aynı şekilde tarihte yalnızca 3 kez (1916-1940-1944) gerçekleşmeyen "Yaz Olimpiyat Oyunları" da Wimbledon gibi bu yıl gerçekleşmeyecek büyük spor müsabakalarından bir diğeri. 1916 Olimpiyatları'nın 1. Dünya Savaşı yüzünden, 1940 ve 1944 Olimpiyatları'nın ise 2. Dünya Savaşı yüzünden düzenlenmediğini düşünürsek felaketin boyutu tekrar göz önüne serilmiş oluyor.
F1 ve MotoGP gibi motor sporları da sezonluk yarış takvimlerini yaz aylarına kadar durdurmuştu. Haziran ayı ile birlikte onların da ne yönde bir karar alacakları merakla bekleniyor.
Bunun yanında Amerika Birleşik Devletleri ekonomisine silah ve teknoloji ithalatı ile birlikte en büyük katkıyı sağlayan sinema ve dizi sektörü durmuş durumda.
Hollywood'taki yapım şirketleri çekimleri devam eden projelerin setlerini prodüksiyonlarını durdurdu. Başlaması planlanan film ve dizi çekimleri süresiz olarak ertelendi.
İlgiyle beklenen birçok yapım, hem çekimlerin aksaması hem de sinema salonlarının pandemi yüzünden kapalı tutulması dolayısıyla seyirciyle buluşamadığı için, Disney, Sony, WarnerBros gibi dev yapım şirketleri kara kara düşünüyor.
Festival, fuar, konser, sahne gösterisi gibi büyük insan topluluklarını bir araya getirecek bütün etkinlikler iptal olmuş durumda.
Aynı şekilde video oyun sektörü de bu durumda darbe aldı. Sony'nin kendi oyun konsolu PlayStation 4'e özel geliştirdiği ve ilk oyunuyla oyun tarihine adını altın harflerle yazdıran "The Last of Us"ın devam oyunu "The Last of Us: Part II" nin çıkış tarihi oyunun dağıtımında yaşanacak sorunlar yüzünden bilinmeyen bir tarihe ertelendi. Yine dağıtım ayağında oluşabilecek sorunlar yüzünden kasım ayında piyasaya sürülecek yeni nesil konsolların da çıkışı tehlikede.
Tabii bu durum dijital film, dizi ve oyun servislerine pozitif etkide de bulunmadı değil. İnsanların zamanının büyük bir bölümünü evde geçirmek zorunda olduğu bu dönemlerde bir şeyler izlemek ve bir şeyler oynamak insanlar tarafından çokça tercih edilen eğlencelik aktiviteler. Yeni film, dizi ve oyunların piyasaya çıkması aksayınca kullanıcılar da uzun zamandır listesine aldıkları fakat yoğunluktan bir türlü başlayamadıkları film ve oyun serilerine, dizi sezonlarına başlayacak fırsatı buldu. Bu da haliyle online içerik platformlarına rağbeti arttırdı.
Pandemi sonrası normale dönmek mümkün mü?
Peki bu corona virüs salgını ne zaman bitecek? Yakın zamanda sosyal yaşam normale dönecek mi? Tabii ki bu sorulara hiçbirimizin bilimsel bir cevabı yok. Ama bildiğimiz bir şey var ki o da şimdilik çıkış tarihi hakkında spekülasyondan ve tahminlerden öteye gidemediğimiz "Covid-19" aşısı bulunup tüm dünyaya dağıtılmadan veya virüs mutasyona uğrayıp insanlara zarar vermeyecek hale gelmeden virüsün öncesinde yaşadığımız hayatlarımıza dönmemiz imkansız gibi görünüyor.
Bu virüs salgınının uzun süre daha bizlerle birlikte olacağı gerçeğiyle yüzleşmeli ve hayatlarımızı buna göre devam ettirmeliyiz.
Çünkü dünyada son bir enfekte hasta kalsa bile yine beş ayda bütün dünyaya yayılabilecek bir virüsten bahsediyoruz.
Aşı bulunana ve dünyada hastalık çok nadir görülmeye başlayana kadar temasın, öpüşmenin, toplu taşıma kullanımının minimuma ineceği, insanların başka insanlara yaratıkmış gibi bakacağı ve halihazırda agresif bir toplum olduğumuz aşikarken korona ile birlikte sosyal olarak daha da gergin hale geleceğimiz bir döneme giriyoruz.
İmkanı olanların evde kalmasını, işe gitmesi gereken emekçilerimizin ve özellikle sağlık çalışanlarımıza da sağlıklı günler diliyorum.
Son olarak da bütün İslam aleminin Ramazan ayını kutlu olsun.
Kendinize iyi bakın. Daha iç açıcı yazılarda görüşmek üzere.